nine (m)

1.6K 46 13
                                    

"Lisa?"

İsmimi onun ağzından duymak bile bacaklarımı titretirken küçük bir gülümseme belirdi yüzümde. Aramızdaki bir adımı da kapatarak ona yaslandım. Kokusu burnuma geliyordu..saçma bir şekilde daha önce kokladığım bir koku gibi gelmişti. Karşımdaki manzara yüzünden dudaklarım aralıktı. Ellerim omuzlarına düşmüştü ve başımı kaldırmam gerekiyordu. "Efendim kookie?" diye fısıldadım.

Bu kadar yakın olmak tüm vücudumun bir tireme almasına yol açarken yüzünü inceliyordum. Onun bakışları söylediğim kelime yüzünden kısılırken eliyle çenemi kavradı. Sıcak nefesleri yüzümü yaktı geçti adeta. Işık az olmasına rağmen o kadar yakışıklı görünüyordu ki, büyülenmiştim ve bu büyüden asla çıkacak gibi de değildim.

Baş parmağını alt dudağıma bastırdığında çenemi biraz kaldırmıştı kendine doğru. "Şu güzel ağzına hiç yakışmıyor bu kelime."

Dudaklarımızın arasındaki mesafe yok denecek kadar azdı. Çıplak bacağımı onun bacak arasına koyarken dudaklarım kıvrıldı. Yutkunduğunu fark ettiğimde inlememek için zor duruyordum. Bu nasıl bir çekim, bu nasıl bir histi böyle? "Hangi kelimeymiş o Jungkookie~"

Tatlı çıkan ses tonumla dudaklarını dişleyerek bakışlarını benden çekti. Bakışları etrafta dolanırken çıplak bacağımı daha çok yasladım. Bakışları tekrar gözlerime kenetlendi. "Arsız bir kadın olduğunu söylemiş miydim?"

"Birçok kez."

Hoşuna gidermişcesine bir mırıltı çıkardı. Eli çenemden yanağıma kaydı. Gözlerim daha fazla dokunmasını ister gibi kapandı. dudaklarım dudaklarının baskısını istercesine kavruluyordu. Yüzümü severcesine okşuyordu ve bir kedi gibi kıvranasım geliyordu. Onu ilk görüşümün böyle olacağını tahmin etmemiştim fakat beni çağıran oydu.

"Nasıl bir kadınsın sen böyle?" fısıldayarak söyleyişi beni daha da yükseltiyordu. "Asıl sen nasıl birisin Jungkook? Karanlık ve soğuksun.." Omzundaki elim karnına indi. Karın kaslarında dolaştırmaya başladım. Bakışlarım dudaklarındayken elim asla rahat durmuyordu. Neredeyse tek beden olmuştuk dakikalar içinde. "Ve ben senden uzaklaşamıyorum."

Dayanamayarak dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Küçük bir öpücük kondurdum buz gibi olan dudaklarına. Hiçbir karşılık alamadan kısa bir öpücük bırakarak geri çekilmiştim. Dudakları o kadar yumuşaktı ki, kendime engel olamamıştım.

Bakışlarının yoğunlaştığını hissederken omuzlarımdan tutup duvara sertçe yasladı. Beni duvarla arasına alırken sırtımın duvara çarpışıyla küçük bir inleme çıktı ağzımdan.

Hiç beklemeden dudaklarını açlıkla aralık olan dudaklarıma hapsetti. Hızlı ve sert bir öpüşme başlarken ellerimi nereye koyacağımı bilememiştim. Omuzlarına doladım ve onu daha çok kendime yasladım. Alt dudağımı emiyor, öpüyor ve ısırarak çekiştiriyordu. Canımı yakıyordu.

Dillerimiz birleştiğinde küçük bir inilti çıktı ağzımdan. Hızına ayak uydurmaya çalışıyordum. Bacaklarımı aralayarak kendini bana yasladı. Deli gibi öpüşüyorduk.

Elimi omzundan çekip aşağıya, onu okşamak için indirdim. Dudakları dudaklarımdan ayrılmamıştı. Tadı o kadar güzeldi ki, sarhoş ediyordu beni. Yaramaz bir tavırla pantolonunun üzerinden onu okşamaya başladım. Kasıkları çok sertti. Kaslı vücudunun bu kadar sıkı oluşunu tahmin etmiyordum.

Titrediğini hissettim. Onu küçük bir dokunuşumla bile titretiyordum.

Üst dudağını dişlerim arasına alıp çekiştirdim. Boğuk bir hırıltı duyarken bundan zevk aldığını anlamıştım. Nefes almak için geri çekildiği sıra dudaklarının şişmiş olduğunu gördüm. Sık nefeslerimiz ritimli bir şekilde az önce yaşadığımızı sindirmemize yardımcı olurken elimi hâlâ pantolonundan çekmemiştim.

"Fazla yaramazsın Lisa." küçük bir kıkırdama çıkarken dudaklarımdan, gülüşüme odaklandığını gördüm. Başımı yana eğerken ne yaptığımı bilerek gülümsemeye devam ettim. "Küçük yaramaz kızın olmak istiyorum."

Dudakları kıvrılmıştı. Öpüşmemizden dolayı ıslak görünen dudaklarına tekrar yaslanmamak için zor duruyordum. Elimin altında okşadığım aleti sertleşmeye başlamıştı.

"Hoşuna gidiyor mu?"

Ani bir hareketle fermuarını indirdim. "Lisa.."

"Şşht." dudaklarını parmağımla kapatarak konuşmasını engelledim. Beni engellemesini istemiyordum. Duvarla arasındaki o boşlukta dizlerimin üzerine çöktüm. Aşağıdan ona bakarken gözleri parlıyordu adeta. Pantolonunun düğmesini açtım ve fermuarını indirdim. Dudaklarımla baksırının üzerinden öpücük bırakmaya başlarken Jungkook kısık sesle küfür savuruyordu.

Baksırını indirdim ve sertleşmiş aletini çıkarttım. Dudaklarımı yalayarak gözlerimi Jungkook'tan ayırmadan kasıklarına öpücükler bırakmaya başladım. O kadar zevk alıyordum ki onu izlemekten, onun da benim ona bakarak bunu yapmamdan zevk aldığını anlamıştım. Elim aletini kavrarken parmağımla ucuna baskı uyguladım.

Jungkook'tan beklediğim gibiydi. Büyüktü ve bu düşlediğimden daha fazlasıydı. Onun tadına bakmak için dilimle yaladım boydan boya. Aleti dikilirken hiç beklemeden ağzıma aldım. Ağzından çıkan o inilti kasıklarımda ağrı oluşmasını sağlamıştı.

Yarısını alabildiğim aletiyle Jungkook'un eli saçlarımı kavrarken hızlı bir şekilde gelgit yapmaya başladım.  "Siktir...evet."

İniltisi kulaklarımı doldururken gururumu okşuyordu bu. Dilimle darbeler atıyor, saçlarımdaki eliyle hızlanmama sebep oluyordu. Sırtım duvarla Jungkook'un alt bedeni arasında kalmıştı. Boğazıma çarpan aleti sayesinde gözlerimden yaşlar akıyordu. Biraz ittirerek tamamını almamı sağladı. Boğulacak gibiydim. Zevkten gözlerim kayacak derecedeydi. Boğuk iniltiler çıkıyordu ağzımdan.

Küfür savuruşu, vücudu, dudakları.. Jungkook hayalleri süsleyen 'o adam'dı. İlk karşılaşmamızda yaşananları asla unutmayacağımdan emindim, istediğim gibi ilerliyordu. Zevkten, daha o bana dokunmadan boşalacak haldeydim.

Geleceğini anladığımda kafamı biraz geriye çekerek dilimi çıkardım dışarıya doğru. Bu görüntü fazlasıyla azdırıcı bir görüntüydü. Yukarıdan Jungkook'a bakarken gözlerimi bir an olsun ayırmıyordum. Aletinin ucu dilime değerken eliyle ağzıma gelmesi için dilime sürttü birkaç kez.

En sonunda zevk suları ağzımın içine ve yanaklarıma sıçradı. "Imm.."

Eliyle penisini okşarken dudaklarını ısırarak beni izliyordu. Tıpkı sanatını izleyen bir ressam gibi gözlerime ve dudaklarıma bakarken dilimle dudaklarımın etrafını yaladım, temizledim. Ağzımda kalanları yutarken memnun olmuşcasına beni izlemeyi sürdürüyordu.

"Tadın güzelmiş Jungkook."

Ardından ayağa kalktım. Dizlerim acıyordu artık. Elbisem yukarı çıkmış, iç çamaşırım görünüyordu. Elbisemi düzelttim. Saçlarımı da parmaklarımla tararcasına kabarıklığının bir nebze de olsa düzelmesini sağladım. Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi kendimi toparlıyordum. Elbisemin üst kısmını da çekiştirdikten sonra kaşları çatık bir şekilde izleyen Jungkook'a çevirdim bakışlarımı.

Artık gitmeliydim. Bu kadarı yeterliydi.

"Görüşürüz Jungkookie~ iyi eğlenceler dilerim sana." Muzip bir gülüşle onu orada bırakarak arkamı döndüm.

Bu cümlemden sonra, sessiz koridorda sadece topuklularımın sesi yankılanıyordu.

dirty, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin