jungkook: gelmem için can atıyorsun fakat aklımdan geçenleri bilseydin, inan bu kadar istekli olmazdın.
texting, düzyazı.
+18! küfür ve cinsellik barındırır.
Rosé'nin kafasına elimdeki askıyla vurmak istiyordum. Öğleden beri birlikteydik. Dışarıda kahve içip bize geçmiştik. Birkaç saate Jungkook'a gitmem gerekiyordu ama bu çatlak kız hâlâ bendeydi.
"Nereye gideceksin de beni kovuyorsun onu söyle bakalım?
Elimdeki askıda asılı olan elbiseye bakıp beğenmeyerek geri yerine bıraktım. Kendime elbise bakıyordum. Güzel olmalıydım. Her ne kadar yemek yiyecek olsam da onun yanına kötü gitmek istemiyordum. Hem sabahtan beri de doğru düzgün konuşmamıştık. Onunla iletişimsiz kalınca sıkılıyordum. Bıkkın bir ifadeyle Rosé'ye döndüm. Tek kaşı havada, merakla beni izliyordu kapı pervazında.
"Jungkook'a uğrayacağım.." Omuz silker bir tavırla elime başka bir elbise aldım. Ona bakmıyordum. "Onda yemek yiyeceğiz."
"Lisa sen ciddi misin?!" Tiz ve yüksek sesi kulaklarımda yankılanırken yatağa adımladı ve kolumdan tutup beni çekiştirerek karşısına oturttu. "Jungkook ve sen? En son mesajlaşıyordunuz? Lisa sen neden bana özel hayatın hariç tüm gereksiz detayları anlatıyorsun?" Nefes almadan sorularını sıralarken şaşkınlıkla onu izliyordum. Omuz silktim.
"Evet hatta seviştik."
"Siktir! Nerede?"
"Birkaç defa oldu, önce sizinle gittiğimiz gün. Ardından babamla katıldığım iş yemeğinde.."
"Oha, iş yemeği mi?"
"Evet babamın yeni ortağı."
"Sen şaka mı yapıyorsun?-" Şok içinde birkaç saniye kalakaldı. Ardından kendini tutamayıp gülmeye başladı. Onu görünce bende utançla gülümsedim. Komik geliyordu böyle anlatınca. Tesadüfler komikti ama yaşarken değildi, inanın.
Gülmekten gözleri yaşarmıştı. Omzuna vurarak durdurmaya çalıştım onu. "Sus artık dalga geçiyorsun resmen."
Eliyle saçını düzeltip gülüşünü durdurmaya çalıştı. Yerini gülümsemeye bırakırken onu izliyordum. "Siz sevgili de olursunuz bu arada. Şaşırmam. Fuckbuddycilikten doğan aşk."
Ona bakmayı bırakarak ayağa kalktım. Elbise yerine etek crop mu yapsam diye düşünürken konuşmaya başladım. "Ya aslında biliyorsun, ben başından beri takığım bu adama. Olsak şaşırmam sanırım. Yanımdayken sürekli yakın olalım istiyorum. Tamam cinsel anlamda da istiyorum ama bazen farklı oluyor. Kendimi çözemiyorum ki.."
"Ondan hoşlanıyor musun?"
Düşünceli bir tavırla elbiselere bakıyordum. "Bilmiyorum, o muhtemelen hissetmiyordur ama onunla cinsellik dışında da vakit geçirmek ve bir şeyler yapma dürtüsü hissediyorum. Dün gece de ben yazdım ona yemek yiyelim diye."
"Her ilişkide duygu olarak biri daha baskındır. Sanırım o da sensin."
Kalkarak yanıma geldi. Elimi tutarak durdurdu ve tekrardan yatağa oturttu beni. "Ben bulayım sana bir şeyler, bu arada.."
Birkaç saniye oyalandı. Ardından beyaz bralet tarzında, arkadan iplerle bağlanan bir askılı ve siyah mini bir etek uzattı. Etek kalçamı sarıyordu ve mini olmasına rağmen fazla hoş duruyordu. Ne abartı ne değil ikilisiydi bu. İkisi birlikte hayal edince bile fazlasıyla hoş duruyorlardı. Beyaz bileğimden yukarı birkaç cm uzun olan çorabımı ve lolita ayakkabılarımı da uzattı bana. Ona teşekkür edercesine bakıyordum.
"Kendini kaptırma, aynı zamanda onu da dengele. Cinsellik dışında bir gece geçirmeye bakın. Belki bakarsın güzel bir çift olursunuz." diyerek tekrar güldü.
"Teşekkür ederim bebeğim."
"Yerim, rica ederim. Hadi ben gideyim de hazırlan."
Rosé'ye minnettardım. O olmasa fazlasıyla arada kalırdım. Yatağımdan kalkarak önce onu kapıya kadar geçirdim. Ardından odama geri dönerek seçtiklerini giyindim. İnce belim bu kombinde dikkat çekerken hem tatlı hem seksi görünüyordum. Saçlarımı Rosé ile buluşacağım zaman hafif dalgalandırmıştım ve hâlâ bozulmamıştı. Kirpik diplerime buğulu durması için ince bir far fırçasıyla siyah far sürmüştüm. Dudaklarımı nemlendirip yüzüme daha fazla dokunmadım. Parfümü de unutmadım.
Siyah küçük çantamı ve telefonumu alıp evden çıktım. Arabama ilerlerken Jungkook'a mesaj atıyordum.
lisa: geliyorum fazla heyecanlanma
Ondan cevap gelmezken umursamayarak arabama bindim. Dün gece attığı konuma doğru sürmeye başladım. Ona gülüyordum ama ben heyecanlanmıştım. Avuç içlerim terlemişti. Onunla yemek yapacak, yiyecek ve sohbet edecektik. Bu adam benim kendimi kaybetmemi sağlıyordu. Yan yanayken ona hissettiğim çekimi daha önce kimseye hissetmemiştim.
Hoşuma gidiyordu, hemde fazlasıyla.
Konuma vardığımda arabadan indim. Kapıyı kapattım ve etrafa bakındım. Hoş ve modern bir evdi. Jungkook'tu işte. Tahmin edilecek bir evdi.
Eve doğru adımlamaya başladım. Kapıya vardığımda telefonumda hâlâ bir mesaj olmaması dudaklarımı büzmeme sebep olurken zile bastım. Kapı nihayet yavaşça aralandı.
Merakla Jungkook'a bakmayı beklerken tahmin edemeyeceğim bir şey oldu. Karşımda Jungkook yoktu.
Çünkü kapıyı açan Jennie'ydi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.