seventeen (m)

1.8K 46 32
                                        

Dudaklarıma sürdüğüm rujun taşan kısmını parmağımla düzeltirken aynadan kendimi süzüyordum. Saat 11'i geçiyordu. Jungkook'un nerede olduğunu merak ediyordum. Heyecandan ellerimin içi terliyordu. Üzerime giydiğim saten siyah geceliğin askılarını düzelttim. Sütyen giymemiştim. Parfümümden sıktım. Saçlarımı omuzlarımın gerisine bırakırken derin bir nefes aldım. Onu istiyordum. Başından beri onu istiyordum.

Hayali bile beni dağıtırken şu an gerçeğine maruz kalacaktım. Zil sesini duymamla birlikte kendimle ilgilenmeyi kestim. Heyecandan kalbimi duyuyordum sadece. Aynı zamanda neler olacağını çok merak ediyordum. Soğuk merdivenlere değen çıplak ayaklarımın sesi evde yankılanırken kapıya ilerledim. Titreyen ellerimle kapı kolunu indirip yavaşça araladım.

Elini kapıya yaslamış, ceketini omzuna asmış ve saçları alnına dökülen Jeon Jungkook.

Göz göze geldiğimiz anda gözleri parlamıştı, beni süzmüştü baştan aşağı. Bayık bakan gözleri, yorgunluğunu belli ederken yutkunma ihtiyacı hissetmiştim. Tanrım, bu adam nasıl bu kadar çekici olabiliyordu..

"Geç olmuş ama beklemişsin yine de."

"İçeri gel hadi."

Kapının pervazına yasladığı elini tutarak onu içeriye gelmesi için teşvik ettim. Adımlarıma ayak uydurup içeri gelirken kapıyı ardımızdan da kapatmayı unutmadım. Onu yönlendirmeye devam ederek yukarıya çıkması için ilerlemeye başladım. Eli hâlâ elimde, adımlarımız uyumlu. Sadece ben, merdivenleri çıkarken bir adım önündeyim. Saten geceliğim baldırlarımı okşuyordu. Birazdan üzerimde olmasını istemiyordum. Üzerimde olmasını istediğim başka şeyler vardı.

Saniyeler sonra yatak odama vardığımızda tuttuğum eliyle durdurdu beni. Ani durdurmasıyla yalpalayıp ona doğru adımladım. Aramızda çok fazla bir mesafe kalmamıştı. Göz gözeydik. Dilim tutukluk yapmış, gözünü gözümden ayırmıyordu. Odanın ortasında kalakalırken diğer elinde tuttuğu ceketini fırlattı yere.

Dudaklarım yana kıvrılırken bana doğru gömleğinin düğmelerini açmaya başlayarak adımlamaya başladı.

"Beni delirtiyorsun Lisa."

"Sende beni, ama işte çok yormuşlar seni.."

"Attığın resim ne hoştu öyle."

"Hmm, öyle miydi?"

"Bu gece gelmezsen daha da çağırmam dedin."

"Hmhm, öyle dedim."

"Sence ben bunu dinler miydim Lisa?"

Yüzlerimiz yakın, o adım atınca bende atıyordum geriye doğru. Kısık tondaki konuşmalarımız nefes nefese çıkıyordu ağzımızdan. En sonunda çıplak bacaklarım yatağa değdiğinde o üzerime gelmeye devam ettiği için geriye doğru ittirdi beni.

Soğuk çarşaf tenime değdiğinde bir ürperti gelmişti. Yatak başlığına doğru gerilerken Jungkook bir dizini yatağa yaslamıştı. Bana doğru geldi. Ben kafamı yastığa yaslamış, uzanır haldeyken o dizlerinin üzerindeydi. Önünü açtığı siyah gömleğinin altından çıkan kaslı vücudu dudaklarımı ıslatmama sebep olmuştu. Ona fazlasıyla dokunmak istiyordum.

"Şimdi o güzel bileklerini acıtacağım biraz."

Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. "Ne yapacaksın bana?" Ses tonum hem istekli hemde meraklı bir tonda çıkmıştı.

Bu sorumla birlikte bakışlarını benden çekip yatak başlığını incelemişti. Arka cebine uzattı elini. Çıkarttığı şeyleri görmemle dudaklarım kıvrıldı. İki tane kelepçeydi.

dirty, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin