Carol durağa geldiğinde yine ondan erken gelen Tom'un yanına oturdu. Bu sefer ilk selam veren o olmuştu.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Nasıl gidiyo?"
"Normal, senin?"
"Aynı benimde. Farklı olan bir şey olmuyo zaten."
"Olsun, daha iyidir belki de."
"Haklısın, bi bakıma öyle."
İkisininde nefret beslediği o sessizlik kapladı ortalığı, tıkanıp kalmışlardı. Ama dün onları basan kedi yine oradaydı. Aynı şekilde gelip tekrardan kıvrıldı Tom'un kucağına.
"Alıştı bu da."
Tom sevmeye başladı tüylerini. Kedi değişik sesler çıkarıyor, Tom'un bacağına kafasını sürtüyordu.
"Aç mı acaba?"
"Sanırım."
Carol çantasına uzandı. İçini biraz karıştırdıktan sonra küçük süt kutusu çıkardı.
"Koyacak kap yok ki."
Tom elini cebine attığında bir çakı çıkardı ve Carol'a uzattı. Carol kaşlarını çatarak Tom'un eline bakarken biraz çekinerek konuştu.
"Sorgulama işte her ihtimale karşı. Şu kısmı kesersen ordan içebilir."
Carol çakıyı aldıktan sonra Tom'un söylediği şekilde kesik açtı ve geri uzattı. Kedi sütü farkettiği anda yattığı yerden kalktı ve süte geldi. Kedi sütü içerken Carol da kediyi seviyordu.
"Çok mu acıktın sen?"
"Söz benden yarın mama."
İkiside kediyle ilgilenirken otobüs gelmişti. Carol moralinin bozulduğunu belli etmemeye çalışarak kalktı sevdiği yerden.
"Görüşürüz."
"Görüşürüz..."