Carol durağa geldiğinde her zamanki yerine oturdu.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Naber?"
"İyi sen?"
"İyi bende."
Tom cebinden çıkardığı iki çikolatadan birisini Carol'a uzattı.
"Seviyorsun, değil mi?"
"Evet en sevdiğimden. Gerek yoktu teşekkür ederim."
"Rica ederim."
Gülümseyen Carol'a Tom da gülümseyerek cevap verdikten sonra yemeye başladılar.
"Taco nerde acaba?"
"Bilmiyorum ki."
"Başına bir şey gelmemişti di mi?"
"Yok. Yani, herhalde."
"Umarım."
Carol'un endişeyle soluduğu havadan sonra Tom konuştu.
"Korkma buralardadır. Yarın gelir belki."
Carol başını tamam şeklinde salladı. Ardından bakışlarını yola yöneltti. Tom ise kafasını geri yaslayıp Carol'u izledi. Gözü, kaşı, saçı her şeyiyle mükemmeldi. Nasıl başarmıştı? Carol gözlerini yoldan çektiğinde Tom'a çevirdi.
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır."
"Neden öyle bakıyorsun?"
Tom başıyla yolu işaret etti.
"Otobüs geldi git hadi."
"Peki öyleyse. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Giden Carol'un arkasından Tom yine bakakalmıştı. Otobüste gitmişti. Taco'nun sesiyle aynı olan bi kedi miyavlamasıyla Tom düşüncelerinden ayrıldı. Sağ alta baktığında hiç bir şey göremedi. Miyavlama arttığında yerinden kalkıp aramaya başladı. Bulduğunda ise Taco durağın arka kısmında yerde kanlar içinde yatıyordu...