Lies In The Party

46 5 0
                                    

Marcus's Pov


Kot pantolonumun üstüne beyaz gömleğimi giydikten sonra salona indim. Annem, babam ve kardeşim komite olarak toplanmış sırıtarak bana bakıyorlardı. Bir ara annemin gözlerinin dolduğunu gördüm. Sanki evleniyorum, bu kadar da abartılmaz. Dışarıdan korna sesi gelince üçlü komite aynı anda kapıya yürüyüp yüz ifadelerini hiç bozmadan yanaklarıma öpücükler kondurdular. Delirmek üzereydim cidden. Bir de beni bu partiye çağıran kişinin okulun en güzel ve en popüler kızı olduğunu bilseler, herhalde konfeti patlatırlardı. Beyaz büyük kapıyı açtığımda kırmızı Aston Martiniyle (araba markası) bahçe kapısının önünde beni bekleyen Peter'ı gördüm. Annem son bir kez daha beni öperek Peter'a da rezil etmişti. Sağol annecim. Arabaya bindiğimde ilk işim Peter'ın kıyafetine bakmak olmuştu. Daha önce bir partiye katılmamıştım sonuçta. O da siyah bir T-shirt'ün altına kot pantolon giymişti. Hey ben de kot giydim, bu iyi bir şey, değil mi? :)

Peter: "Dostum oradaki kızları düşünmeden edemiyorum. Hiçbirinin etek veya şort giymeyeceği üzüyor doğrusu. "

Marcus: " Neden giymiyorlar ki? "

Peter: " Çünkü Ashley ve Diana izin vermedi. Bu yüzden kimse öyle giyinmeyecek."

Marcus: " Çok saçma, neyse alışmaya başladım. "

Dedim gülümseyerek. Kızların ne giydiği umrumda değildi. Aslında Diana da umrumda değildi, çok şımarık bir kız benziyor ama nedense ben Diana'nın bunlardan ibaret olmadığına inanıyorum, ilginç bir şekilde şuan sadece onu görmek istiyorum. Bu karmaşık düşüncelerden çıkmamı sağlayan Peter'ın sorusuydu. Kafamda bir patlamaya sebep olmuştu.

Peter: "Hey Marcus?"

Marcus: "Evet?"

Peter: "Sen Diana'dan hoşlanıyor musun?"

Marcus: "Ne? Hayır."

Gayet net bir cevap vermiştim. Tamam düşüncelerimden emin değildim ama hislerimden emindim.

Peter: "Hmm.. Güzel."

Marcus: "Neden böyle bir soru sordun ki?

Peter: "Fazla özenli geldin gözüme :D"

Marcus: "Partiye gidiyoruz ayrıca senin de dediğin gibi orada bir sürü kız olacak"

Peter: " Oradaki kızlar umrumda değil Marcus, ben Diana'ya aşığım."

İşte asıl beyin patlaması bu olsa gerek. Diana'ya ne? Ama nasıl? Aşk? O an istemsiz bir şekilde kekeledim.

Marcus: "Sen ne-e?"

Bu salağa yatmak değildi, bu tamamen salaklaşmaktı. Aptala dönmüştüm. Peter'ın o kızdan nefret ettiğini sanarken aşk?

Peter: "Aynen öyle dostum, o kıza yıllardır aşığım."

Marcus: " Emin misin aşk öyle çok şey bir şey değil yani kolay, tabi ki sana kolay demiyorum ama aşk biraz ne bileyim.. Peter kafam karıştı dostum"

Peter: "Neyse onu boşver de geldik."

O kadar afallamıştım ki son ses açık olan müziği duymadığım için eve geldiğimizi anlayamamıştım. Olaydan kafamı kaldırıp etrafa bakınca, lüks bir ev etrafında ışıl ışıl bir havuz görüyordum. Beyaz iki katlı (çatı katı hariç) evin için parlak ve çok sesliydi. İçeri girdiğimizde her yerde içki içen kızlar ve okuldan olmayan birçok erkek görmüştüm. Peter haklıydı, kızların hiçbiri etek, şort vb. şeyler giymemişlerdi. Acaba Diana ne giymişti? Aman Tanrım bunu düşünmemeliydim. Derken kolumdan birinin çektiğini hissettim. Eli takip edince bu kolun Diana'ya ait olduğunu gördüm. Pembe bluzu ona çok yakışmıştı. Peter'ın görmemesi için dua ederken, Diana kulağıma yaklaştı.

Liar LiarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin