Dışarıdan sıcak ve hoş gözüken, fakat içinde genelde yüzlerine maske takıp rol yapan zavallı insancıkların bulunduğu, nezih bir semtteki restoranda yemek yiyen ikili arasındaki sessizlik anlaşmasını sol tarafta oturan bozdu. Sözleri üzerine düşünmedi, kelimeleri ölçüp tartmadı.
" Beni sevmeyi bıraktın mı? "
Karşısındaki kadın şaşkınlıkla kafasını kaldırdı ve elindeki çatal bıçağı nazikçe tabağının kenarına yerleştirdi.
" O nedenmiş? "
Kız derince soludu.
" Güller. "
Sağ taraftakinin yüzündeki gülümseme soldu, her an ateş püskürtmeye hazır bir yanardağ gibi kıvrandı.
" Chaeyoung, sana yaptığım jestlere saçma sapan anlamlar yüklemeyi bırak. "
Elini şarap kadehine uzattı, yıllardır susuzluk çekercesine içerken birkaç damla üstündeki beyaz gömleğe döküldü, kan gibi yayıldı. Kimsenin umrunda olmadı.
" İlaçlarını aldın mı? "
Sol taraftaki kafasını salladı.
Çatal bıçağını tekrar eline alan kadın memnunca gülümsedi. Biraz sonra ayaklandı öteki. Kadehindeki son yudumu aldı beceriksizce. Yürümeye başladı, bu diğerinin bakışlarının ona dönmesine sebep oldu. Birkaç saniye izledi. Ardından gri renkli hoş peçeteyle ağzını sildi ve ayağa kalktı.
Deniz dışarıdan güzel gözüküyordu, havada yasemin kokusu vardı ve ılık esen deniz meltemi ortama hoş bir hava katıyordu. Büyük restoranın denize açılan kapıları tamamen aralanmıştı.
Kadın önündeki kızı takip etti, öndeki farketmedi bile. Adım adım, biraz daha yaklaştılar.
Kapıyı ittirip içeri girdikleri an etraf karanlıklaştı, müzik kesildi. Kız dengesizce musluğa uzandı, avucuna su alıp boynunu ıslattı. Diğeri sakince yanına yaklaştı.
" Chaeyoung, "
Diye fısıldadı.
" Seni özledim. "
Kız elleriyle boynunu ovmayı bıraktı, birkaç saniye aynadan birbirlerini izlediler. Kendisine yaklaşan kızı itmeyi aklının ucundan bile geçirmedi Chaeyoung, kokusunu özlemişti.
Fakat biraz sonra kaşlarını çattı ve kapalı gözleriyle mırıldandı.
"Parfüm mü sıktın, sevmiyorum demiştim. "
" Chae, yanında değildim, toplantıdaydım. "
Kız kafasını salladı, inkar ediyor gibiydi.
Dudakları buluştuğunda, özlem hissiyle kavruldu, çırpınmayı bıraktı. Biri diğerini nefretini kusar gibi duvara ittirdiğinde, müzik tekrar başladı. Igor'dan bir şeyler çalıyor gibiydi. Klasik müzik, bir çok şey için iyidi.
Dudaklarını ayırdığında, boynuna yönelmişti ki, diğerinden ses duyuldu.
"Gömleğine üç damla şarap döküldü."
" Siktir et. "
Diğeri doyumsuzca karşısındakine dokunuyordu sadece. İçeri giren bir kadın şaşkınlıkla gözlerini büyüttü.
Üstü başı dağılmış iki genç kadın, bu birlikte son geceleriymiş gibi öpüşüyorlardı. Elleri birbirlerinin boynundan başka yerlere gitmeye başladığında, kadın panikle çıktı.
Uzun boylu olan hareketleriyle diğerinin birkaç mırıldanmasını kazanınca hafifçe gülümsedi.
Gece böyle ilerlerken, bir çakmak ateşi aydınlattı ortalığı. İkili yanyana sigaralarını içerken Mina aynadan kendisine ve dağılan saçlarına baktı.
" Sigara içmemeliyiz Chae, iyi gelmiyor. "
Onlar da birbirlerine iyi gelmiyordu fakat her seferinde ateşle barut gibi, bir nefes kadar yakın, ten tene buluyorlardı birbirlerini.
Fransızlar şu ifadeye sahiptir;
" Amitié amoureuse. "
Bir aşk arkadaşlığı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rosemary
FanfictionGül birkaç gün sonra sönecek bir aşkın habercisidir derler; kapımda kocaman bir gül buketi var.