when the firing

15 7 2
                                    

Bir kişi kendinden başka herkesten kaçabilir.

- Stefan Zweig, Amok Koşucusu.

Güneşli bir öğlen vakti, Mina sürüklediği bavulu biraz daha çekiştirdi. Pantolonunun cebinden bir anahtar çıkarıp kapıyı araladı. Genelde eve döndüğünde onu kapının biraz gerisinde çekingen bakışlarla karşılayan Chaeyoung'u görürdü fakat bu sefer evin içinde derin bir sessizlik vardı. Mina valizi öylece bırakıp içeri girdi ve aceleyle odaları kontrol etti.

Chaeyoung'un ne yapacağını, kimse bilemezdi.

Neredeyse koşarak banyoya dalan Mina gördüğüyle gözlerini büyüttü.

Küvetin içindeki su, tamamen kırmızıydı ve içinde yatan Chaeyoung'un gözleri kapalıydı. Mina yutkundu, henüz bir titreme belirtisi göstermeyen ellerini ona doğru uzattı, birazdan içeride yankılanacak olan sesler çığlıklarından başka bir şey olmayacaktı.

" Chaeyoung. Chaeyoung! "

Kızı defalarca dürttü.

" Chae! "

Küvetin içindeki kız büyük bir irkilmeyle gözlerini araladı, birkaç saniye bakındı.

" Chae, ne oluyor, iyi misin? Bir şey söyle! "

Chaeyoung, yavaşça doğruldu küvetin içinde. Kırmızının sebebi olan ve hâlâ sızlayan bileklerine bir bakış attı. Mina farketti ve farkettiği an ağlamakla bağırmak arasında bir ses çıkararak kızın bileklerine uzandı.

" Derin değiller, acısı azalsın diye küvete girmiştim. "

Chaeyoung acısı hakkında kimsenin umrunda olmayan açıklamalar yaparken Mina bir şeyler sayıklıyordu. Biraz sonra yerde sürünerek arkasını döndü ve dizlerinin üstünde içerideki beyaz dolaba ulaştı. İçinden eşyaları döke döke çıkarttığı şeyleri getirdi, kızın bileklerini bir havluyla bastırmadan kurulayıp sardı.

" Neden, neden? Neden yapıyorsun. Neden yaptın? "

Mina titreyen sesini kontrol edemeden konuşuyordu.

" İyiyim. "

Hiçbiri iyi değildi.

Az önce olanların bir rüyadan ibaret olduğunu düşündürürcesine, Chaeyoung mutfak masasında elindeki kahve kupasıyla oturmuş ayaklarını sallayarak Mina'nın kahvesini içmesini bekliyordu. Onun bu haline kıyasla, Mina üstü başı dağılmış, düğmeleri açılmış gömleği ve ellerindeki kan izleriyle birlikte boş bakışlarla yeri izliyordu. Az sonra, yanında birinin daha olduğunu yeni farketmiş gibi bakışlarını kıza çevirdi. Daha sonra iyi olduğundan emin olmak ister gibi bileklerine, ve oradan gözlerine.

Chaeyoung'un gözleri, ışıltısını kaybedeli yıllar oluyordu. Fakat hâlâ güzel olduklarını kimse inkar edemezdi.

Kızın elinde tuttuğu kahve fincanına bir bakış attıktan sonra ayağa kalktı halsizce.

" Uyuyacağım. "

Yavaş adımlarla oradan çıktı, yatak odasına ilerledi. Az öncekilerin dışa vurumu olarak titreyen elleriyle dolabın kapağını açtı, siyah bir gömlek çıkardı. Üstündeki kirlenen beyaz gömleği çıkarıp yere bıraktı, diğerini giydi. Ardından yatağa uzandı. Cenin pozisyonu alıp öylece bekledi. Gözleri yorgunlukla kapanırken iyice hissizleşmeyi ve unutmayı diledi. Fakat arkasında hissettiği beden unutmasına yine engel oldu. Sol gözünden bir damla yaş aktı.

Mina'nın sol tarafı hep yaralıydı.

RosemaryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin