First Class Lawyer (BL) Novel 2

Bölüm 215- FİNAL

Tatil sona erdi ve ardından iki başarılı avukat da sürekli hareket halinde, birlikte çalıştıkları bir dizi davaya gömüldü.

Özellikle de Yan Suizhi.

Nan Lu'da kendisine verilen davaların yanı sıra Maze Üniversitesi'ndeki görevlerini de yerine getirmesi gerekiyordu. Bahçeyi sulamak ve budamak bir yana, bahçede dolaşacak boş zamanı bile zor buluyordu.

Bu durum, tam tersine, bitki örtüsünün zarar görmekten kurtulmasını sağladı.

Bu süre zarfında, göl kenarındaki villanın ön ve arka bahçelerinde peyzaj kontrolü açılmıştı. Nem ve sıcaklık Gao Lin'in tavsiyelerine göre ayarlanmıştı. Villaya gönderdiği bitkiler hızla filizlendi ve bahçe bir aydan kısa bir süre içinde şekillenmeye başladı.

Yan Suizhi ilk başta olağan dışı bir şey fark etmedi.

Oturma odasındaki kanepede oturmuş dava dosyalarını okuyordu. Zaman zaman başını kaldırıyor ve tavandan tabana pencerelerden uzaklara bakıyordu. Üstünkörü bir bakıştan fazlası değildi, ama bahçenin eskisinden çok daha fazla çeşitli canlılıkla geliştiği izlenimini edinmişti.

Nisan ayının başlarında bir öğleden sonra bahçenin Gu Yan'dan daha derin bir sevgi belirtisi sakladığını keşfetti.

Birinci Sınıf Avukatlar Zirvesi'nden bir gün önceydi. O ve Gu Yan, seyahate hazırlanmak için yoğun programlarından bir öğleden sonra izin almışlardı.

Aslında ikisi de sık uçan yolculardı. Nefes aldıkları kadar sık iş seyahatine çıkarlardı; valizlerini hazırlamaları on beş dakikadan fazla sürmez, sonra da öğleden sonranın geri kalanında özgür olurlardı.

Gao Lin, beyaz ve çift renkli kakulelerin yılın bu döneminde özellikle kırılgan olduğunu ve enfeksiyona yatkın olduğunu belirten bir mesaj gönderdi. Eğer müsaitlerse kakulelerin büyüme bilgilerini kaydedip göndermelerini, kendisinin de buna dayanarak yeni bir gübre hazırlayacağını ve gelecek hafta teslim edebileceğini söyledi.

Yan Suizhi zamanı ve eğilimi olduğu için depoya gitti ve Gao Lin'in onlara verdiği bitki ölçüm bandını çıkardı.

Gu Yan, dekanın uğursuz ellerine pek güvenmiyordu ve bu işi kendisi halletmek niyetindeydi ama bahçedeki açık hava sandalyesine sıkıştırılmıştı.

"Bana korkunç bir düşmanla karşı karşıyaymışsın gibi bakma. Eğer bitkiler gerçekten yapraklarına iki dokunuşumla ölseydi, ilk ölen sen, bu nane özü olmaz mıydın?" Dekan iddialı konuştu.

Gu Yan, "???"

Yan Suizhi elindeki ölçüm bandını salladı. "Ben ölçüleri alacağım, sen de buradan kaydedebilirsin. Daha sonra Gao Lin'e göndermeyi unutma."

Aslında dekan bitki örtüsüne karşı kötü niyet beslemiyordu elbette. Daha ziyade, Gu Yan'ın dün gece geç saatlere kadar dava dosyalarını incelediğini ve fazla uyumadığını biliyordu, bu yüzden Gu Yan'ı rahat bırakmayı umuyordu.

Yan Suizhi elindeki mezurayla bahçede dolaşarak taze çiçekleri ve genç fidanları belirledi.

Kakule, kızılcık, ebegümeci, latinçiçeği, sümbülteber...

Teker teker birkaç çeşidin adı zihninden geçti ve iki tur sonra olduğu yerde durdu. Çünkü bu çiçekler ona çok tanıdık geliyordu...

Bunlar çocukluk evinin bahçesine dikilen çeşitlerin aynısıydı.

Eğer bir elma ağacı ve tatlı kavunlar da olsaydı, neredeyse ayırt edilemez olurdu.

Aklına tam bu düşünce gelirken bakışları avlunun çok da uzak olmayan bir köşesine kaydı. Gerçekten de orada duran bir elma ağacı vardı ve tatlı kavunların kalın asma sapları gövdesinin etrafına tırmanarak avlu duvarına yaslanmıştı.