"A-aşk mı?"
"Hm hm."
"A-ama olamaz. Hayır, hayır. Ben aşık olmuş olamam değil mi? Olamam."
"Ne oldu lan Minho? İyi misin amınakoyayım?"Minho hızla ayağa kalkıp sığınağa girmiş, içerden hızla silah kapıp gelmişti. Silahı beline yerleştirmiş ve Hyunjin'in onu tutmasına bile izin vermeden hızla bahçe kapısını çarpıp gitmişti.
Bu "kapının çarpmasının" çıkardığı yüksek ses sayesinde sığınağın içeridekiler koşarak bahçeye çıkmışlardı.
"Ne oldu Hyunjin?"
"Ne oldu Hyuniin hyung?"
"O ses de neydi?"Chan, Jeongin ve Changbin sırayla sorularını sıralamışlardı bile çoktan!
"Minho..Ne oldu bilmiyorum ama konuşuyorduk, sonra bir şey söyledim ve gitti."
"Ne söyledin ona Hyun?"
"O, size söylememi istemezdi yüksek ihtimalle. Ama kötü bir şey değil, merak etmeyin."
"Sadece bana söyle Hyun, onu sizden çok saha iyi tanıyorum."
"Tamam Chris hyung."Hyunjin, Chris'e yaklaştı ve kulağına fısıldadı.
"O, Felix'ten hoşlanıyor hyung, bana birkaç şey söyledi ve bende bunun aşk olduğunu söyledim. Sonra olamaz gibi şeyler söyleyerek çıktı."
"Ah, hayır Hyunjin! O geçmişten kalan bir travması yüzünden böyle davranmış olmalı! Hassiktir!"
"Yanına gitmeliyiz o zaman. Zombiler saldırırsa o zaman kafasını toplayamadığı için bir şey olabilir!"
"Ah, hayır. Yanında silahı var mı?"
"Evet, almıştı."
"O zaman bırak yalnız kalsın biraz, yalnız kalması kafasını toplamasına yardımcı olur."Felix ikilinin arasındaki konuşmayı iyive merak etmişti.
"Hey, siz ikiniz ne fısıldaşıyorsunuz? Bize de söyleyecek misiniz?"
"Ehm, önemli bir durum yok. Sadece onun biraz yanlız kalması gerekiyor."
"Peki."-
"Chris hyung.."
Oturma odasında tek başına oturup telefonda takılan Chris'in yanına gelmişti Felix.
"Efendim Lix?"
"O iyi mi?"
"Kim iyi mi?"
"Mi-Minho hyung.. Onu gerçekten merak ediyorum."
"Evet iyi, hiç merak etmene gerek yok. Büyük ihtimalle sahildedir. O hep bir sorun olunca oraya gider."
"Tamam."Felix Chris'le diyaloğunu bitirip aklından planlar yapmıştı. Minho'nun yanına gidecekti, çünkü.. Onu merak ediyordu işte!
Silah odasının neresi olduğunu öğrenmişti, nasıl kullanıldığını bilmese de ne olur ne olmaz diye yanına bir silah almak istemişti. Eline oradan kaptığı rastgele bir G18 silahını geçirmişti.
Ardından gizlice sığınak kapısına adımlayıp, kapıyı açtı ve dışarıya çıktı.
Sahil çok uzaklarında olmamalıydı, hemen oraya gidebilirdi değil mi? Yolun üzerindeki tabelalardan sahilin nerede olduğunu öğrendi.
Canı acıdığından sadece biraz hızlı adımlar atarak oraya gidiyordu. Taa ki peşinden gelen birkaç zombiyi görene kadar.
Çok paniklemişti, 3 yıldır Jisung ve Seungmin ona hiç silah kullandırmamıştı. Her neyse diyerek beline sıkıştırdığı silahını çıkardı, mermisini doldurdu ve dan! Zombileri teker teker kafalarından vurmuştu.
"Baya iyiymişim, ha." diyerek mırıldandı.
-
Sahile sonunda geldiğinde Minho'yu görmüştü.
Bomboş sahilde bir palmiye ağacına yaslanmış ve kuma bir şeyler yazıp siliyordu.Onun iyi olduğunu görünce merakı biraz dinmişti. Bacakları, istemsiz şekilde oraya adımlamaya başlayınca Felix gözlerini büyütmüştü.
"Minho hyung, iyi misin?"
"F-Felix? Burada ne arıyorsun?"
"Hyung iyi misin dedim?"
"İ-iyiyim..Yani sayılır."
"Ne oldu Hyung, neden sığınağı terkettin?"
"Ah, önemli değil boşver."
"Hayır Hyung, ben seninle konuşmak için sığınaktan kaçtım. Ne olduğunu anlatmalısın, yardımcı olabilirim."
"SIĞINAKTAN MI KAÇTIN?"
"E-evet."
"FELİX SEN DELİRDİN Mİ? YA SANA BİR ŞEY OLSAYDI?"
"Ö-özür dilerim..Sadece seni çok merak etmiştim."Felix dudaklarını büzüp gözleri dolduğunda Minho ayağa kalkıp onu kolları arasına almıştı.
"Özür dilemene gerek yok.. Sadece ya sana bir şey olsaydı?"
Felix gülümseyerek Minho'nun etrafına kollarını dolamıştı.
"Eğer sana bir şey olsa kendimi asla affetmezdim.", Minho fısıldayarak konuşmuştu. Ancak neredeyse dip dibe olduklarından dolayı Felix onu duymuştu.
"Neden?"
"Ha?"
"Neden affetmezdin kendini?"
"Artık dönsek mi, üşüyeceksin. Bir de hasta olma istersen."
"Hyung soruma soru ile cevap vermeni rica ediyorum, neden kendini affetmezdin?"
"Ne önemi var ki?"
"Sen söyleyene kadar buradayım Hyung. Hatta şuraya oturayım, hıh!"Felix az önce Minho'nun yaslandığı ağacın önüne oturmuş ve kollarını önünde birleştirmiştirdi.
"Neden bu kadar inatçısın?"
Büyük olan ellerini beline koyarak sormuştu.
"Aradığınız Felix'e cevap vermediğiniz sürece ulaşılamıyor Hyung."
"Bilmiyorum Felix, öyle diyesim geldi ve söyledim."
"Peki neden kapıyı çarpıp gittin?"
"Ahh! Soruların bitmeyecek mi?"
"Hayır, cevap vermediğin sürece hayır yani."
"Sana güvenebilir miyim ki?"
"Oh, tabii hyung! Bana güvenmeyip kime güveneceksin!"
"Tamam anlatıyorum, ama sonra gideceğiz."
"Peki."Minho da Felix'in yanına oturup anlatmaya başlamıştı.
-
Heyyooo! Naber bebişs?
Kıroya döndüm iyice 🤓
Yeni bir bölüm sonu, bölümü nasıl buldunuz?Evet bugünkü sorumuz:
Bir idolle konuşabilseydiniz kiminle konuşurdunuz ve ona ne derdiniz?
Ben Chan'la ilk Skz'i tanıdığımdan beri konuşmak istemiştimdir. Ona hep beni bunca süre boyunca hayatta tuttuğu ve beni tanımasa bile onun destekleri sayesinde şuan nefes alabildiğimi söyleyip sarılmak isterdim.Sizi çok seviyorum 😽
Bölümü beğendiyseniz alttan oy ver kısmındaki 🌟'ı doldurursanız bölümleri daha hızlı ve uzun atmamı sağlarsınız aşkolaer!Bayyy 😍🥰😘
~Haneul
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Innefable, Minlix
FanfictionDünya'da zombi virüsü yayılmış ve zombi istilası başlamıştır.Yıllardır süren bu istila sonucu Dünya'nın nüfüsü çok azalmıştır ancak Minho, Chan, Changbin ve Hyunjin bir arkadaş grubu olarak hayatta kalabilmişlerdir.Yiyecek stoklarını yenilemek için...