Seven : Massacre

183 21 54
                                    

~~~~~~~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~~~~~~~~

Diğer bölümün devamı, Jimin'den.

Salonda büyük bir sessizlik hakimken yumduğum gözlerimi açmamakta ısrarcıydım. Başta adım seslerini sadece ben duymuş olsam da artık salonda ki herkesin bu sesleri duyduğundan emindim çünkü sesler o kadar yakından geliyordu ki duymamak imkansızdı.

Gözlerim hâlâ kapalıyken etrafta telaşlı sesler duydum, insanlar bir yerlere saklanmaya çalışıyordu ve babam büyük ihtimalle öfkeden kıpkırmızı olmuştu.

Babamın öfkeden deliye dönmesini ama elinden hiçbir şey gelmemesini görmek muhteşem birşeydi bu yüzden yumduğum gözlerimi aralamış ve direkt olarak onunla göz göze gelmiştim.

Tahmin ettiğim gibiydi, çaresiz oluşu onu deliye çevirmişti ve kızgın bir boğa gibi oradan oraya koşturup misafirlerle ilgileniyordu. Duyduğum kadarıyla onlara "Yalnış duymuşsunuzdur." demişti.

Güldüm, kimsenin yanlış duyduğu falan yoktu; kurtlar burada, bu büyük kapının hemen ardındaydı. Saraya kadar gelip içeriye girmeme sebepleri neydi bilmiyordum ama onların burada olması, dahası Atlantik'in burada olma ihtimali beni güvende hissettirmişti.

Ağabeyime baktığımda onunda en az diğerleri kadar endişeli ve öfkeli olduğunu görmüştüm. Onun kurtlara karşı büyük bir nefreti elbette yoktu, o da benim gibi düşünüyordu ama şu anda evimize (?) Kadar giren kurtlar onu sinirlendirmiş olmalıydı.

Mina yanımda tir tir titrerken belki de beni birşeylere mecbur bırakmış olmasa ona sarılır ve korkmasına gerek olmadığını söylerdim. Ama hayır, içimden bir ses kurtların buraya benim için geldiğini söylüyordu yani mina anne ve babamdan sonra korkması gereken ilk kişiydi. 

Keyfim yerine geldiğinden ve nikah memuru çoktan toz olup gittiğinden masadan kalkmış ve salonun ortasına doğru adımlamıştım. Bende ki bu rahatlık nereden geliyordu? Dışarıda belki de onlarca kurt vardı ve yıllardır babamın (!) Kurtlara yaptığı işkenceleri bilmeyen yoktu. Bende onun oğluydum belki de bana da zarar vereceklerdi ama hayır, kapının ardında bekleyen kurtlar bana sadece güven veriyordu.

Bunu Atlantik'e bağlamıştım. 

Sonuçta yıllar öncesinde onunla bir geçmişimiz olmuştu ve o, kısa sürede fazlasıyla değer verdiğim birisi haline gelmişti. Belki de onun bana olan güzel tavrı diğer kurtlara da sempati duymamı sağlamıştı, bilemiyordum.

Kurtların hırıltıları çoğalırken neden içeriye girmediklerini düşünüyordum yalnızca. Buraya kadar gelmişlerdi, buradan sonrası çocuk oyuncağı sayılmaz mıydı?

Ainkien, Jikook (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin