baya uzun sürdü yazması ama şu sıralar sınav falan derken vaktim yok ve ilham da asla gelmek bilmedi :(
bu kitabı o kadar okuyan olduğunun farkında değildim ama daha fazla okunma alanlardan çok istendi, ben de önceliğimi buna verdim. umarım beğenirsiniz. destek için yorum ve oy atmayı unutmayın, etkileşime göre yazmaya çalışıyorum <33yazar notu: artık gif vs. görsel kullanmayı düşünmüyorum.
ufak bir not daha: falcıya gitmeye bayılırım akcnwoncwoc ironik bir bölüm
•┈┈┈••✦ ✦••┈┈┈•
1689, Epidosa
"Yakında buradan gideceğiz." John'un dudaklarından dökülen umut verici sözler içinde kaybolduğunu sandığı duyguları harakete geçirdi. Karanlık yolunun sonunu aydınlatan ışığı görmek ona her seferinde biraz daha umut aşılıyordu, bu kelimenin varlığını anımsayamayan ruhu birden çiçek açmıştı sanki. Yaşamak artık hayatta kalmaktan, nefes alıp emirleri uygulamaktan ibaret değildi. Yüzüne samimi bir gülümseme yayılıyor, kalbi hiç olmadığı gibi çarpıyordu.
Gözbebeklerinde yer edinmiş ölümün yerini yaşamaktan zevk almanın verdiği o tatlı parıltı almıştı. Sadece John ona bakarken beliren gamzesi sahip olabilecekleri geleceğin başlangıcıydı. Ölümün miras kaldığı yorgun bedeninde öfke ve korkudan başka duygular hissederken bile başarmış hissediyordu.
"Ama önce falcıyı bulmamız gerek." John elindeki haritayı evirip çevirirken Glory silkelendi, daha önce de aşkın bu kadar tatlı ve gözü kör eden bir meyve olduğunu duymuştu ancak tecrübe etmek bambaşkaydı. Bazen ona bakarken dediği çoğu şeye dikkat etmiyordu, mavi yeşil gözlerini izlemek her zaman daha cazip bir seçenekti.
"Daha önce uğradım." Atları tembel adımlarla ilerlerken yolu izledi. Son seferinde can almaya gitmemişti ancak bir suçluyu teslim alması gerekti ve Kral kimlik tespiti için bu şarlatanları tercih etmişti.
Kahin olmadıklarından Glory sözlerinin akıbetine inanmamayı tercih ediyordu, boşa sıkıp arada tutturan sahtekarları dinlemeye meraklı değildi. Kral da sonunda ona yalan söylediklerini farkettiğinde canlarının alınması için emir vermişti. Bu dünyaya doğan çoğu zavallının sonu buydu zaten, ölüm. Glory sadece işlemi hızlandırıyordu. Öyle ki sonunda onu bile bulacaktı.
"Biraz ileride karşımıza çıkar, eğer o kadar iyilerse geleceğimizi de görmüşlerdir." Söylenirken omuz silkti ve şöyle bir etrafa bakındı. John'a olan güveni onu yatıştırdığından artık eskisi kadar dikkatli ve diken üzerinde haraket etmiyordu. Bunun bir eksik olup olmadığından henüz emin değildi.
"Falcılara inanıyor musun?" John'un sorusuna güldü. "Yalancılara inanmam, kahinler geleceği görür, bunlar düpedüz şarlatan. Son çaresi umut olan köylüleri kandırıp kalan beş kuruş paralarını da cebe atıyorlar."
John onu başıyla onayladı. "Yalancılar."
Eğer falcılar geleceği o kadar iyi biliyorsalar birazdan ruhlarının bedenden çekilip yok olacağını da öngörmüş olmalarını umdu.
Büyük bir suç işledikleri yoktu, aslında kendi halinde fakat kralı öfkelendirecek bir mesleği icra ediyorlardı. Epidosa'nın diktatörü hoşuna gitmeyen ger şeyden kurtulma eğilimine sahipti ve bu şey bir canlı olduğunda Glory'yi görevlendiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEAVEN IN HIDING-PERCY JACKSON
أدب الهواةGlory Helsong, Tartarus'a hapsedilmiş öfkeli bir titan tarafından sonsuz uykusundan uyandırılıp yok oluşununun önüne geçen tek bir amaç uğruna savaşmaya geri döner. 'Percy Jackson'ı öldür.' [percy jackson x female!oc]