beş, her ruhun tamamlaması gereken bir görev vardır

88 11 4
                                    

her yaptığımda belirtiyorum ama önceden okumuş olan varsa bu bölüm tamamen baştan yazıldı, değişiklik yapmazsam nereleri düzenlediğimi yazıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

her yaptığımda belirtiyorum ama önceden okumuş olan varsa bu bölüm tamamen baştan yazıldı, değişiklik yapmazsam nereleri düzenlediğimi yazıyorum

eski bıraktığım yere geri dönebilmek için ilk on bölümü kısa aralıklarla yayınlayacağım. arka arkaya atabilirim önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun öptümm

•┈┈┈••✦ ✦••┈┈┈•

  GLORY HELSONG, denizden nefret ediyordu. Çıplak ayakları yaklaşan sonbaharın soğuğundan nasibini almış kumlara değerken gelgit yapan suya bir bakış attı. Köpüklü, göz alıcı ve hoş görünen bir ölüm kapanı diye düşündü kendi kendine.

Bir zamanlar huzuru bulduğunu sandığı bir yerde bu kadar rahatsız hissedeceğini tahmin edemezdi. İhanetin midesini sıkan tutuşundan kurtulabilmek için gözlerini yumdu, üzerinde yıllar geçmesine rağmen hala içinde bir yerlerde oturduğunu bilmek can yakıcıydı ama mantıksız değildi. Öldükten sonra ihaneti atlatacak vakti olmamıştı, bu sefer olsun da istemiyordu, hayata döndürülmesinin bir amacı vardı ve sorgulamak, başına buyruk olmayan planları deşmek yerine işini halledip zorla çekildiği uykusuna geri döneceği zamanı beklemeyi tercih edecekti. Ve o zamana kadar, eski günlerdeki gibi haraket edecekti, görevlerindeki soğukkanlılığı ve profesyonelliğini koruyarak.

Onu buraya gönderen tanrının ─en iyi tahmini buydu, bir amacı vardı ancak kendisininkiyle bir değildi. Bu gerçek, hiçbir zaman unutmadığı, soğuk gecelerde kafasını sert taşlara yaslayarak uykuya dalmaya çalışırken unutmadığı tek şeydi ve şimdi de aynısını yapması gerekiyordu. Amacımız aynı değil, ben geri dönmek istiyorum, o ise Percy’nin ölmesini istiyor.

Percy kendi amacıma giden yoldaki bir araç.

Roma’ya olan yolculuklarında bunu hatırlayacağına dair yemin etti ve kıyıyı daha da hırçın dövmeye başlayan dalgalardan uzaklaştı. Percy, kısa bir mola için durmuştu, muhtemelen Glory’nin arabada olmadığını bilmiyordu ve bebek bakıcılığı olarak adlandırdığı görevini daha da ciddiye almadan önce geri dönmesi gerekiyordu.

Kollarını göğsünde birleştirdi ve ufak yamaçtan yukarıya doğru yürüyerek araca doğru ilerledi, halen bu tür aletlerin varlığına alışmaya çalıştığından modeli hakkında bir fikri yoktu ancak içinde atlardan daha hızlı ve konforlu olduğunu anlamasına yetecek kadar zaman geçirmişti. İçinde bir müzik kutusu, hava soğuduğunda sıcak üfleyen başka bir alet ve aklında tutamadığı onlarca tuhaf şey daha barındırıyordu. Her yeni keşfinde kaşlarını çatıp yeni doğan bebekler gibi önündekini incelemesi Percy’nin hoşuna gittiğinden bunu yapmamaya çalışacaktı. Onun en ufak bir şeyden keyif almasını bırakın, kalan ömrünü dikenler üzerinde çıplak ayakla yürüyecekmiş gibi tamamlamasını istiyordu. Kişiselleştirmemesi gerektiğinin farkındaydı ancak tıpkı John’unkine benzeyen deniz yeşili gözleri, eskiden onda gördüğü aura ve daha fazlası bir metre yakınında dururken içindeki kini bastırmakta zorlanmadığını inkar edemezdi.

HEAVEN IN HIDING-PERCY JACKSON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin