4.Bölüm

528 29 0
                                    

Telefonumun çalmasıyla irlilerek yataktan kalktım numara yazmıyordu. Oflayarak telefonu kulağıma götürdüm.

"Ne var?!" Uykuluyken biraz agresif olduğum doğrudur.

"Bir aylık göreve gidiyorum, vedalaşmak istersin diye düşündüm. Gelecek misin?" Uykum kaçmıştı.

"Neredesin?" derken üzerime ceketimi geçiriyordum.

"Aşağıdayım bekliyorum." Kaşlarım çatıldı, duraksadım.

"Peki babam?" Güldüğünü hissettim.

"Merak etme o erken çıktı." Telefonu kapatıp odamın kapısını araladım sessizce, ablam tehlikesi vardı bir de. Parmak uçlarımda ses çıkarmamaya çalışarak yürürken ablamın "Nereye Elacığım?" diyen sesini duyduğumda duraksadım.

Yüzüme sevimli bir gülümseme yerleştiril arkamı döndüm.
"Ekmek almaya." kaşları havalandı, elinde demir bir maşa vardı.
"Evde ekmek var." Alt dudağımı dişledim.

"Hadi dökül, nereye?!" Ofladım.

"Görmem gereken biri var. Babama söylemezsen, bende senin gece gizli gizli kulübeye gidip asteğmen sevgilinle fingirdeştiğini söylemem!" Gözleri kocaman açıldı. Sinsice sırıttım.

Elindeki maşayı bana fırlattı ama maşa kapıya çarparak yere düştü. "Defol, seni küçük yılan!" kıkırdayarak evden çıktığımda arkamdan hâlâ söyleniyordu.

Kafam sert bir cisimle çarpıştığında dengemi sağlayamadım ve kaslı kollarına düştüm.

Gülümsedi ve o aşık olduğum gamzesi çıktı yine ortaya.

"Günaydın prenses." Gülümsedim.

Belimdeki elinden destek alarak doğruldum. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdığında böyle bir temas beklemediğim için şaşırdım.

"Neden bakıyorsun öyle?"

"H-hiç. Sen göreve mi gidiyorsun? Nereye?"

"Suriye, bir aylık çok uzun değil. Üzüldün mü?" Gözlerimi kaçırdım.

"Ben... sanırım senden hoşlanıyorum, teğmen." Gülümsedi, gözlerini gözlerime kenetlendi.

"Birincisi ben teğmen değilim, ikincisi ise bende senden hoşlanıyorum ve bundan eminim." Gözlerimin parladiğına yemin edebilirim, bu sözleri duymak hoşuma gitmişti.

Telefonu çaldığında bakışmamızı bozdu, benden birkaç adım uzaklaşıp konuşmaya başladığında derin bir nefes verip elimi kalbime götürdüm.

Sabah sabah fazla mutluluk iyi gelmemişti.

Bakışları bana döndüğünde elim hâlâ kalbimdeydi bakışları göğsümde takılı kalınca üzerimi siliyormuş gibi yaparak elimi tenime sürttüm. Beni alıcı gözüyle süzdüğünde dışarıya pijamayla çıktığımı fark ettim.
Telefonunu kapatıp yanına geldi. "Hava soğuk hadi yukarıya çık artık." bakışları apartmandaydı. Aynı lojmanda yaşıyorduk.

Tam gidiyordum ki duraksadım, arkamı dönüp gözlerine baktım, gördüğüm en güzel kahverengi gözlere sahipti. Gülümsedim, gülümsedi elini kaldırıp bana el salladığında koşarak yanına gidip kollarımı sert bedenine sardım, kafamı da göğsüne gömdüm.
Onun kollarını da belimde hissettiğimde gülümsedim.
Birkaç dakika öylece kaldık. Gidiyordu, belki geri dönüşü olmazdı sarılmamın tek sebebi buydu.

"Birisi görecek başıma bela alacağım şimdi albay kızı, hadi bırak beni." Ondan ayrılıp elimi yüzüne götürdüm.

"Son bir şey isteyebilir miyim?" diye sorduğumda titremeye başlamıştım.

Kafasını salladığında iç çektim. "Gamzene dokunabilir miyim?" sorduğum soru onu gülümsetmişti. Gözlerini açıp kapayarak onayladığında işaret parmağımı yanağındaki çukura bastırdım. Gözleri yüzümün her zerresinde dolaşıyordu.

Yanaklarımın yanmaya başlamasıyla onu bırakıp koşarak apartmana girip merdivenleri çıktım. Soluk soluğa kaldığımda merdiven basamağına oturdum.

Bugün onun gamzesine dokunmuştum bugün bir nevi ona 'seni seviyorum' demiştim ve o bugün bir aylık bir göreve gidiyordu en kötüsü ise timiniyle ilgilenen baş komutan babamdı.

~~~~~~~~~

Yeni bölümü nasıl buldunuz?

Sizce yakınlaşmaları doğru muydu?

Peki karkaterler hakkındaki düşünceleriniz?

Diğer bölümde görüşürüz.

Oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.

💖 Tiktok hesabımız: watty.melissbydr

Hoşçakalın!

KAHRAMAN *teksting* ASKIDA!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin