desteğiniz için teşekkür ederim! ♡
[Modern Talking - cheri cheri lady]
Dengesizlik. Olağanüstü yeteneklerimden bir diğeri. Jeongguk'un beni nasıl idare ettiği konusunda hiçbir fikrim yok. Özellikle kafamı yastığa koyduktan sonra gün içinde yaptıklarımı düşünürken.
Yastık dediğime de bakmayın, kendisinin göğsünde yatmaktayım. Oldukça sert bir yastık ama sıcak ve titreşimi var. Hızlı hızlı yükselip alçalan kalp atışları sanki beni hayata bağlıyor.
Gülümsüyor ve göğsüne yumuşak bir öpücük konduruyorum. Onu hak etmediğimi düşünürken tekrar uyuyakalıyorum.
'
9 yıl sonra, Seoul Sanat Galerisi
"Geleceğinizi düşünmemiştim, Bay Jeon." diyorum biz koridorda yavaşça yürümeye başlarken.
"Ben de öyle," diye mırıldanıyor dalgın dalgın. Kalbimin olabilirmiş gibi daha da kırıldığını hissediyorum ancak umurumda değil. Çoktan alışmıştım buna. Çoktan alışmıştım, kendimi telkin ediyorum.
"En sevdiğim eğitmenimin ilk sergimde oluşu beni gerçekten sevindirdi, efendim."
Beni kale almıyor.
"Temanı beğendim. Kırmızı. Daha önce bir renk tonu üzerine sergi yapanı görmedim. Özgün çalışman için tebrik ederim."
Asansörün önüne geldiğimizde ona öncelik veriyorum. Başını aşağı eğip biniyor. Peşi sıra adımlıyorum hemen. Beşinci kata basıyorum ve elimle fularımı düzeltiyorum.
Kırmızıya yakışacağını düşündüğüm için yeşil ve siyah tonlarında giyindim bugün. Siyah kumaş pantolonum, siyah üstüne yeşil yaprak desenleri baskılı gömleğim, yeşil-beyaz fularım ve yeşil damla küpelerimle harikaydım bence. Saçlarımı geçen gün boyamıştım. Sarılardı. Jeon Jeongguk bütün bunlar hakkında hiçbir şey söylemiyor. Kendime ne beklediğimi soruyorum. Hiçbir şey önemli değilmiş gibi gülümsemeye devam ediyorum. Halbuki elim ayağım tutmuyor. Yanımda o var.
"Kırmızı içinde pek çok şeyi taşır. Aşk, şehvet, zarafet, şeytani dürtüler, hisler... İstediğimiz kadar çoğaltabiliriz. İki yıldır bunu tasarlıyordum kafamda. Pek orijinal sayılmaz. Sevgilisinden yeni ayrılan her insan benim gibi düşünürdü, buna eminim. Ancak yine de teşekkür ederim."
Hak ettiği karşılığı verdiğimi düşünüyorum ama bu kısa sürüyor. Yanılgımı anında gösteriyor bana. Her zaman olduğu gibi.
"İhanettir kırmızı. Sevgilisinden ayrılan herkes yapmaz bunu. İhanete uğradığını düşünen biri yapar. Kırmızı aşkın en acı halidir, Taehyung-shi. Sen acıyı simgelemişsin, aşkı değil."
Sonuna kadar direniyorum. "Henüz sergimi görmediniz bile. Acı duyarak yapmam resimlerimi, biliyorsunuz. Onlardan şifa bulurum."
"Ne mutlu."
Tanrım! Sinir bozucu herifin tekisin değil mi? Tamam, sakin ol Taehyung. İyisin.
'
"Uyandın mı?" Gözlerimi kırpıştırarak açtığım ve kendimi yatağımda yüzüstü yatarken bulduğum sıra sıcak ve kalın sesi beni büyülüyor. "Lütfen... Biraz daha uyuyalım." diye mırıldanıyorum ona tekrar sokulurken. Elleri kollarımı buluyor ve beni kendinden uzaklaştırıyor. Güzel gülüşünü görüyorum gözlerimi araladığımda. Sıcacık. Gülüşü sıcak ve sakin. Ona özgü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Born to be Blue | taekook
FanficKirli bir binanın beşinci katı, on dokuz buçuk yaşım ve pas tutmuş ruhum. Bir de o. Herkeslerden itinayla sakındırdığım o... Pas tutmamış her bir parçamı esir alan o.