Bölüm 2: Afrika'nın İncisi

200 17 1
                                    

Her şey susmuştu. Adeta başka bir evrende süzülüyordum. Hayatım, olan biten her şey adeta gözümün önünden geçiyordu. Sesler duymaya başlamıştım. Bir kadın bağırıyordu. Sesi boğuk ve güçlüydü.
"Ah uyanıyor! Noah o uyanıyor!"
Gözlerimi yavaşça açarken etraf gittikçe garipleşiyordu. Puslu gören gözlerim iyice netleşince etrafımdaki insanların koyu ten rengine sahip olduğunu fark ettim. Aniden yerimden kalktım. Başımda bekleyen kadın:
"Maisie kızım! Ah Noah senin bayıldığını söylediğinde o kadar endişelendim ki!"
Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bu kadın bana sesleniyordu ama adımı yanlış söylüyordu. Yanındaki adam:
"Maisie kucağıma düştüğünde çok korktum. Kafanı çarpmıştın. Beni çok endişelendirdin."
Hâla be olduğunu anlamamıştım. Herkes bana Maisie diyordu. Ve garip bir şekilde boğazım hiç acımıyordu. Hızlıca kalktım. Yere bastığımda sarsıldım. Çünkü boyum normalden 10 cm kadar fazlaydı. Ayaklarıma baktığımda koyu ten rengine sahip olduklarını gördüm. O şokla ellerime de baktım. Onlar da koyuydu. Hemen çığlık attım.
"Maisie kızım ne oluyor iyi misin?"
Kadına hayretle baktım. Ve ağzımdan uyandığımdan beri çıkan ilk kelimeler çıktı:
"Bana ne oluyor? Neredeyim ben? "
İkisi de hayretle bana baktı.
"Ne demek istiyorsun? Evdeyiz."
"B-ben sizi tanımıyorum. Adım Maisie değil Vanessa. Ayrıca benim ten rengime ne oldu böyle?"
Adam çenemden kafamı tuttu :
"iyi olduğuna emin misin Maisie? Garip davranıyorsun."
Şok geçiriyordum. Ne oluyordu böyle?
"Bakın ben sizi gerçekten tanımıyorum. Ayrıca benim boğazımı kesmişlerdi."
Bana dehşetle baktılar.
O sırada boğazımı yokluyordum:
"Hiç bir şey yok!?"
"Maisie kızım sen iyi değilsin"
Durumu yavaş yavaş çözüyordum. Ben başkasının vücundaydım.
"Sanırım ne olduğunu anlıyorum."
"Ne oluyor kızım?"
"Ben Vanessa. İngilterede yaşıyordum. Dün gece biri beni öldürdü yani boğazımı kesti. Anladığım kadarıyla ben şuan Maisie adında birinin vücudundayım. Sizin kızınız"
Kadının gözleri söylediğim her kelimede daha da büyüyordu.
"A-ama o zaman Maisie nerede?"
Bunu yanımdaki adam sormuştu.
"İnanın hiç bir fikrim yok. Ben de çok korkuyorum."
Kadın aniden çıkıştı :
"Söylediklerin çok saçma! Sana inanamıyorum. Sen delirmişsin!"
Yanımdaki adam beni çekiştirerek dışarı çıkardı.
"Bak, ben sana inanıyorum. Daha önce komşu kabilemizden birinden bu tip şeyler duymuştum. Sana yardım edeceğim."
Ona minnetle baktım.
"Sen benim yani Maisie'nin neyi oluyordun?"
"Ben onun sevgilisiydim"
Çok şaşırmıştım. Her şeye rağmen bana inanıyordu.

Çok geçmeden kadın, Maisie'nin annesi, beni buldu ve kolumdan sürüklemeye başladı. Çadırların yanından bir meydana gidiyorduk. Meydana varınca orada bulunan bir çadıra girdik. Çadırda bir ihtiyar oturuyordu.
"Bilgemiz büyüğümüz bayan Teresa, benim kızım bugün kafasını vurarak düşmüş. Uyandığında delirmişti. Adının Vanessa olduğunu söylüyor. Onu hasta çadırına mı kapatacaksınız?"
Korkuyla kadına baktım. İhtiyar beni inceliyordu.
"O delirmiş. Onu yandaki çadıra kapat. Eğer deliliğine devam ederse kurban olarak sunarız. Delirenler bizleri kurtarmak için delirmeyi kabul etmiş kutsal kişilerdir. Zannımca biricik Maisie de bizler için kendini feda etmiş."
Kadın, Maisie'nin annesi, hüngür hüngür ağlamaya başladı. Aniden bana sarıldı.
" Ah Maisie benim koca yürekli kızım. Bizler için kendini feda ettiğin için teşekkür ederiz. "
Beni yandaki çadırın içine kapatıp gitti.
Çadırın içinde birçok kişi vardı. Hepsi göz altları morarmış, üzgün, umutsuz görünen insanlardı. Başlarında duran görevli bana:
" Hoş geldin koca yürekli fedakar! Sana ne kadar teşekkür etsek az kalır."
Ona hayretle baktım. Herkes resmen beni tertemiz delirmiş hesabına alıyordu. Korkmaya başlamıştım.

Beni giydirip elime meyve dalları tutuşturdular.
"Al bunlarla ne istersen yap. Vakit geçirirsin."

Meyve dallarını anlamsızca şekillendirdim. Sonradan yaptığım şey çok anlamsız gelmeye başladı.
Bir süre sonra bir ziyaretçim olduğunu söylediler.
"Merhaba Maisie, yani adın her neyse. Ben Noah"
İlk uyandığımda yanımda oturan adamdı bu. Yani Maisie'nin sevgilisi.

" Merhaba."
"Bak çok uzatmak istemiyorum. Seni buradan çıkarmam yıllarımızı alabilir. Gerekirse seni kaçırıp sana yardımcı olacağım."
O an çok sevindim.
"Çok teşekkür ederim Noah. Ben Maisie değilim ama hâlâ onun kalbini taşıyorum. Seni sevdiğini hissedebiliyorum. Sana güveniyorum."
Noah bana yumuşak bir bakış atıp yanımdan uzaklaştı.
Artık tek yapmam gereken ona güvenip çaresizce beklemekti...

Ruhsuz İntikam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin