1.BÖLÜM:METRO

4.8K 407 161
                                    


iyi okumalar dilerim.

Kitap okuyan insan unutmak ister. Çünkü gerçekler acı vericidir ve kitap bize acı gerçekleri unutturur...

Evden çıkmadan önce anneme söylemek için, mutfağa doğru bağırdım. "Annee, ben çıkıyorum!" Kapıyı açıp ayaklarıma siyah spor ayakkabılarımı geçirdim.
Ayağa kalkıp önüme gelen saçlarımı, elimin tersiyle ittirdim. Kapıyı arkamdan çekip, adımlarımı metro istasyonuna çevirdim. Sabah olduğu için çoğu insan dükanını yeni açıyordu. Her sabah aynı saatte kütüphaneye gider, akşama kadar kitap okurdum. Buydu çünkü benim ruhuma iyi gelen.

Dükkanını açmak üzere olan Fehmi Amcaya el salladım. O da gülümseyerek karşılık verdi. Küçük bir mahallede yaşıyordum. Her koşulda yanımızda olan bir sürü komşumuz vardı. Benimde en çok bu hoşuma gidiyordu.

Evimiz bizim mahallenin en lüks eviydi. Çok çocuklu bir aile içinde gayet güzeldi. Tam tamına dört tane koca abim vardı. İkide ablam. Aralarında en küçük bendim. En zekide benim olduğum söylenebilirdi.

Metro istasyonuna vardığımda, üç dakika sonra gelecek metroyu bekledim. Bu sırada çantamdan en sevdiğim kitabı çıkartmakla meşguldüm.
Kürk Mantolu Madonna

Metro geldiğinde, içeri girip bir koltuğa oturdum. İçerisi çok boşta değildi, çok dolu da. Çoğusu üniversite öğrencisiydi. Ya da lise son. Yaz tatilinde olmamıza rağmen metro hep öğrencilerle dolu olurdu. Sanırım Foça'nın öğrencileri çalışkandı.

Kulağıma kulaklığımı takıp, basit bir müzik açtım. Sonra kitabımı açıp okumaya başladım. Kitabı okurken sessizce fısıldadım. Bu en sevdiğim cümleydi.
“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı,gene aynı şekilde,fakat her şeyden habersiz,yaşayıp gidecektim. Sen bana,dün­yada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin...”

Kitabı sessiz sessiz okurken, arka taraftan gelen kavga sesleriyle yüzümü buruşturdum. Şimdi sırası mıydı yani? Gözlerim merakla arka tarafa iliştiğinde, iki erkeğin birbirine vurma çabalarını gördüm. Yanlarında ki arkadaşları onları tutuyordu.

Tekrar önüme dönmek için hareketlenmiştim ki, gözüm sol yan tarfımda oturan çocuğa kaydı. Bana bakıyordu. Bana baktığını görünce utandım ve gözlerimi ondan kaçırdım. Ama hâla bana bakıyordu. Bunu hissedebiliyordum. Gözlerim bir müddet sonra istemeden tekrar ona kaydı. Bu sefer bana bakmıyordu. Tüm dikkati önünde ki kitaptaydı. Gözlerim kitaba kaydı. Sonra heyecanla derin bir nefes aldım.
Kürk Mantolu Madonna

İçimden gelen cesaretle eşyalarımı alıp yanında ki boş koltuğa oturdum. Onun gözleride o sırada beni buldu. Sonra hafifçe gülümsedi. Tekrar önüne dönüp, kitabı okumaya devam etti. Yoksa oda mı ilacını kitaplarda arayan biriydi?

"Selam," dedim çekingen bir tavırla gülümseyerek. Bana cevap vermesini bekledim fakat oralı bile olmadı. Şuan kendimi rezil biri gibi hissetmiştim.

Karşıdan gelen kişiyi gördüğümde, dudaklarım yukarı doğru kıvıldı. Sera bana doğru gelip yanıma oturdu. Heyecanla yanaklarımı sıktı. "Naber, fıstık?" dedi gülüseyerek. "İyi Pancar'ım sen?" dedim ağzımı yayarak. Saçları pancar rengindeydi. Bu yüzden ona pancar derdim. O da bana vücut şeklimden dolayı, fıstık derdi. Ama bence gayet güzel bir vücudum vardı.

"Nereye?" dedi göz kırparak. Bunu söylerken gözleri bende değil yan tarafımda ki çocuktaydı. "Her zamanki yere," diyerek yanıtladım onu. Anlayışla başını salladı.

Metro bir an sallandı ve elimde ki kitap yere düştü. Sera düşmemem için beni kolumdan yakaladı. Doğrultuktan hemen sonra eğilerek kitabı alacaktım ki, kafam yanımda ki çocukla tokuştu. Ben acıyla geri çekilirken, o kitabı alıp bana verdi. Gözleri kitaptaydı. Bana dönerek gözlerini kırpıştırdı. Çok tatlı görünüyordu.
"1. Baskı mı?" dedi şaşırarak. Demek ki gerçekten kitaplarla ilgileniyordu "Evet," dedim oldukça kısık çıkan sesimle. "Çok güzel, inceleyebilir miyim?" dedi tatlı tatlı gülümseyerek. Kafamı salladım.

Sera'nın varlığı aklıma gelince, kafamı ona doğru çevirdim. Gülerek ağzına fermuar çeker gibi yaptı. Kaşlarımı çattım yaptığı harekete. Sonra yanımda ki çocuğu gösterip, baş parmağı ile işaret parmağını birleştirip salladı. Gözlerimi açabildiğim kadar açtım. "Sakın," dedim dudaklarımı oynatarak.

"Bakmama izin verdiğin için teşekkür ederim." dedi yanımda ki çocuk. Kafamı ona doğru çevirip başımı salladım rica ederim anlamında. Sonra metro durdu ve benim durağım olduğunu fark ettim. Çantamı alıp metrodan çıktım. Metronun camından gözüken Sera'ya gülümseyerek el salladım. Bana karşılık verdi.

Yolda yürürken kitabı çantama koyacaktım ki, kenarından gözüken sarı kart dikkatimi çekti. Kitabın o sayfasını açıp, baktım. Bu bir nottu. Ama daha önceden olduğunu zannetmiyordum.  Olsaydı bilirdim. Kağıdı açıp üzerinde yazanları okumaya başladım.

“Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi.”
Kürk Mantolu Madonna...
Kitabında aşk kokusu var küçük hanım...
                                                                    -Kuzey

Kuzey... Demek metroda ki çocuğun adı Kuzey'di...

***************************
Olur gibi oldu ama bilemedim. Neyse iyi bayramlar herkese:))))

KİTAPTAKİ AŞK KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin