Dealer
¿Taehyung
"Piç kurusu!" Atılan kaçıncı yumruktu sayamazken ardı arkası kesilmeyen darbeler beni sarsmaya devam ediyordu.
Yüzüme yediğim her yumruk artık canımı yakmaktan çok uzak geliyor, aklımda dönen tilkilerin daha da hızlanmasını sağlıyordu.
Tepkisiz kalmam, karşımda yumruk atmaktan ter içinde kalmış, patronu için ellerinin parçalanmasını önemsemeyen uzun boylu takım elbiseli adamı daha da deliye döndürüyordu.
"Patron seni yaşatır mı sanıyorsun?" Sinirle yüzüme vurmaya devam eden uzun boylu adam sandalyede oturan bedenime doğru eğilmiş alaylı laflarıyla canımı sıkmaya çalışıyor belki de kalkıp ona bir kaç yumruk sallamamı istiyordu.
Ancak oyun adaletsizdi. Ben saatlerdir sandalyeye bağlı bir şekilde oturup sayamadığım kadar yumruk yerken, o takım elbisesinin ceketini çıkarmış üzerinde ki beyaz gömleğin kan olmasını engellemek için ya da bana yumruklarını daha rahat geçirebilmek için kollarını sıvamıştı.
"Yeter!" Arkamda duyduğum yüksek ve bir o kadar da gür olan ses yorgunluktan gözlerimi kapatmamı sağlamıştı.
İşte asıl adamımız gelmişti.
Karşımda bana karşı aslan olan adam arkamda duyduğu efendisinin sesiyle adeta bir kediye dönüşmüş, kanlı ellerini birbirine değdirmemeye çalışarak önünde tutmuştu.
Bu görüntü ister istemez beni güldürmeye iterken dayanamayıp ağzımdan ufak bir kıkırtı kaçırmıştım.
Yoongi giydiği uzun paltosunu ve ayakkabısının zeminde çıkardığı sert sesleri umursamadan arkamdan önüme doğru geçerek uzun saçlarını ensesinde toplamıştı.
"Yeterince dayak yemiş gibi görünüyorsun ama davranışların tam tersi yönünde." Sesi kızgınlık duygusundan çok uzakken daha çok düşünür bir hali vardı.
"O halde elimdeki şeyi kullanmalıyım değil mi koca hırsız?" Bana yaptığı tabir yüzümü buruşturmamı sağlamıştı.
Karşımdaki iki adamın yüzlerini seçemezken yarım açık gözlerim bana asla yardımcı olmuyorlardı.
Yoongi elini paltosunun cebine attı, yavaşça telefonunu çekti ve çıkardı. Biraz oyalandıktan sonra telefonunun ekranını bana doğrultu ve bir video kaydı izletmeye başlattı.
Videoda Jennie'yi görmemle vücudum hızla dikleşti ve açabildiğim kadar gözlerimi açtım.
Jennie, elleri arkada bağlı, bacakları ise sandalyenin önünde sarmalanmış bir şekilde oturuyor ve yaşlarla dolu gözleri ağlamaktan kızarmış bir halde kameraya bakıyordu.
Bi' anda kameranın hemen dibinden gelen Yoongi'nin iğrenç gülüşleri, sandalyenin başında bekleyen 4 adamın kahkahaları Jennie'nin acı çığlıklarıyla bölündü.
" Lütfen ne istersen yaparım! Taehyung nerede?!"
Duyduğum şeyle ufak bir küfür mırıldandım. Vücudunda hiç bir yara olmasa da içten içe ne kadar acı çektiğini tahmin edebiliyordum. Tanrım, kim bilir ne kadar korkmuştu, benim için ne kadar endişelenmişti.
İzlediğim video kaydı bitti. Telefon böylelikle Yoongi'nin tekrar cebini boylarken daha izlediğim şeyin etkisini atlatamamış haldeydim.
"Jennie bana, seni rahat bırakmam karşılığında istediğimi yapacağını söyledi." Cebinin üzerinden telefona bir kaç kere patpatladı "Kanıtım da var."
Hızla sandalyemde tepinmeye başladım. Şu an o kadar sinirliydim ki bağlı olduğum tüm ipleri koparabilirdim. "Aramızdaki şeye onu karıştırma!" Yoongi'ye doğru haykırmamla beraber suratıma yumruğun inmesi bir oldu.
Ellerini iki yana doğru açtı "Seni rahat bırakır mıyım bilmem ama o güzel kızımızdan istiyeceğim şeyi çok iyi biliyorum." Ağızındaki yarım sırıtışla yüzüme eğilmiş bir şekilde damarıma dokunan ağır cümlelerini sıralamaya devam ediyordu.
"Sikeyim, eğer onun kılına zarar verirsen seni yaşatmam! Duydun mu yaşatmam seni!" Boğazımda gözüktüğüne emin olduğum damarlar ve acıyan boğazım tüm acizliğimi ortaya koyuyordu.
Bir kahkaha patlattı ve arkasını dönerek deponun kapısına ilerlemeye başladı.
Yapabileceğim şeyleri hesaba katmadan gitti.
Öylece gitti.
?
Oy ve yorum sınırı koyacağım artık🙃
15 oy 10 yorum
İleriye doğru arttırırız
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dealer
FanfictionJennie üvey abisi Taehyung'un döndürdüğü tüm pis işleri biliyordu. Dealer by beacheas