|BÖLÜM 5|

142 66 383
                                    

Benden hala bir cevap beklediğini fark ettim. Ter bastığını hissettim. Neden bu kadar korkuyordum ki? Bana ne yapabilir? En fazla bağırır hatta üstüme yürür. Ama şu an gereksiz yere geriliyorum. En iyisi salağa yatmak. "Demir neyden bahsediyorsun?" dediğimde gülmeye başladı. Ben gülünecek bir şey söylemedim. Niye gülüyordu? Acaba psikolojik sorunları mı vardı?

Anında ciddileşip üzerime doğru bir adım attı. Geriye doğru gitmek istiyorum ama sırtım duvara yaslı. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Düşündüğümden zeki olduğunu kabul ediyorum. Dün karanlık değildi ama arada mesafe vardı. Gördüğünü düşünmüyordum. Benim bir şekilde sıyrılmam lazım. Başımı iki yana sallayarak "Sen kafayı benimle bozdun." diyerek yana kaydım. Yan taraftan kaçmayı planlıyordum ki Demir elini kaldırıp oraya koyunca bütün plan altüst oldu.

Demir'e dönerek "Demir, sen iyice delirdin. Ben niye sizi gözetleyeyim?" diyerek diğer tarafa kaydım. Belki çaktırmadan gidebilirim. Ama diğer elini de oraya koydu. Ben buradan gitmek istiyorum. Kaçamayacaksam konuşacağım. Oflayarak Demir'e döndüm. Sırıtarak bana bakıyordu. "Keçi gerçeği söylemeden gidebileceğini düşünüyor musun?" Kaçmaya çalışmak aptallıktı. Başımı iki yana salladım.

Acaba gerçeği söylersem bana konuştuklarını söyler mi? Tabi ki hayır. Ama gitmem için pes etmem gerekiyor. "Dün akşamki bendim. Ama gerçekten ne konuştuğunuzu duymadım." Gerçeği söyledim. Niye hala çekilmiyor ki? Başını iki yana sallayarak "İyi bir yalancısın." dedi. İyi bir yalancı olduğumu biliyorum ama bu konuda yalan söylemiyorum. Derin bir nefes alıp "Demir, ben niye yalan söyleyeyim? Ayrıca artık çekilir misin? Nefes alamıyorum." Biraz daha böyle kalırsak bayılacağım.

Dilini damağına vurup "Sen gerçeği söylemeden çekilmeyeceğim. Bu sınıftan çıkmak istiyorsan gerçeği söyle." dediğinde ofladım. Bu niye bana inanmıyordu? Bir yalanımı falan da yakalamadı. Ne duymamdan korkuyor da yalan söylediğimi düşünüyor? "Demir, ben sana yalan söylemiyorum. İster inan ister inanma." Sesim sandığımdan da yüksek çıkmıştı. Demir kaşlarını çatarak geri çekildi.

Bir an önce buradan gitmek istiyorum. Bana inanmıyor olabilir ama benim de önemsediğim söylenemez. Yanından geçip gidecekken sert bir şekilde kolumu tutup kendine çekti. Kulağıma yaklaşarak "Eğer yalan söylüyorsan ve ben bunu öğrenirsem canını yakmaktan çekinmem. Anladın mı?" dedi fısıldayarak. Kolumu çok kötü sıkıyor. Kolumu çekmeye çalışıyorum ama nasıl tutuyorsa parmakları gram oynamadı. Parmak izinin çıktığına emindim.

Başımı aşağı yukarı salladım. Kolumu bırakınca ona son bir kez bakıp sınıftan çıktım. Kolum hala ağrıyordu. Koluma bakınca kızardığını gördüm. Kesin moraracaktı. Arkamda adım sesleri duyunca Demir'in de geldiğini anladım. Hocanın sınıfa girmek üzere olduğunu görünce derin bir nefes aldım. En azından geç kağıdı almakla uğraşmayacağım. Bir de hocaya laf anlatamazdım.

Hocanın beklediğini görünce gülümseyerek sınıfa girdim. Sırama giderken bizimkilerin bana baktığını gördüm. Dudaklarımı oynatıp "Sonra anlatırım." dedim. Beni başlarıyla onayladılar. Hemen başımı koyup uyumak istiyorum ama hoca kesin uyumama izin vermez.

Demir yanıma oturunca ona bakmamak için içimde büyük bir savaş verdim. Hoca yoklamayı alıp ders için kitabı ayarlarken hemen başımı kollarıma gömdüm. Umarım hoca beni görmez de rahat bir şekilde uyuyabilirim.

Koluma birinin değmesiyle kolumu çektim. Bu kişi hoca olamazdı. Çünkü sağımdan biri dokunuyor. Cansu derste olduğumuz için arkasına dönmez. Eğer iki saniye içinde uyumadıysam dersteyiz ki böyle bir ihtimal yok. O zaman geriye bir tek Demir kalıyordu.

Bir daha koluma dokunmasıyla başımı yavaşça kaldırdım. Hoca derse başlamış. O zaman bu niye beni uyandırıyor? Demir'e dönünce önüne baktığını gördüm. Bu çocuk beni delirtmeye çalışıyor. Derin bir nefes alarak başımı tekrar kollarıma gömdüm. Masa da hafif bir sallanma hissettim. "Keçi, kalk ders dinle!" dedi fısıltıyla. Omuzumu silkeledim.

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin