|BÖLÜM 17|

63 24 115
                                    

Hepinize merhabaa 🫶🏻
Canlarım nasılsınızz
Umarım beğendiğiniz bir bölüm olurr

En kötü yalanlardan biri, çocuklara söylenen yalandır. Çünkü onlar hemen inanırlar.

Küçükken hep babam gibi biri ile evlenmek istiyordum. Ama büyüdükçe onun gibi birini istemedim. Hatta onun gibi biri ile evleneceğime ölmeyi istedim. Ama hiçbir zaman annem gibi biri olmak istemedim. Çünkü annem bana daha az ilgi gösterdi. Babam gene az çok ilgi gösterdi. Ama çocuklara o kadar ilgi yetmez.

Bütün çocukluğum, onların birbirlerine olan aşkları ile geçerken bir anda her şey başımın üstüne yıkıldı. Annem babamı aldatıyordu. Ayşe diye birini tanımıyordu. Üç tane mesaj vardı. Mesajlarda ise;
Sevgicim bugünü tekrarlayalım.
Ama Furkan onlara gittiğinde gel.
Ayrıca daha uzun kal.

Kimdi bu? Babam kimlere gidecekti? Ne oluyordu? Gerçekten kafam karıştı. Annemin kıpırdadığını görünce hemen dışarı çıktım. Şaka mıydı bu? Annem de babam da birbirine çok aşıktı.

Aşağı inip suyumu alarak odama çıktım. Yatağa yatarak gördüklerimi sorgulamaya başladım. Bu adamın kim olduğunu nasıl bulacaktım? Babamın kimlere gittiğini nasıl öğreneceğim? Of! Bir çıkmaza girdim resmen.

Alarmla gözlerimi yavaşça açtım. Gene nasıl uyuyakalmışım? Telefonu elime alıp alarmı kapattım. Yarın okul yoktu. Sadece iki günlük de olsa tatile girecektik. Aklıma Demir gelince hemen telefona baktım. Arden yazmıştı.

Selin, Demir iyi merak etme. Gecenin beşi olduğu için aramak yerine yazıyorum. Şu an odaya alındı.

Sabah sabah aldığım en güzel haberdi. İyi olması beni gerçekten mutlu etmişti. Hemen Arden'e cevap verdim.

Çok sevindim. Haber verdiğin için çok teşekkür ederim.

Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra telefonuma bildirim sesi geldi.

Rica ederim;)

Gülümseyerek telefonu kapattım. Bu çocuk çok iyi biriydi. Demir ve arkadaşlarının yanında çok iyi kalıyordu. Gerçi diğerlerini çok tanımıyorum. Demir de kimi zaman çok iyi biri oluyordu. Off! Bunları anlamak çok zor.

Mehmet'in odasına gidince yatağın boş olduğunu gördüm. Neredeydi bu çocuk? Hızlı bir şekilde aşağı indim. Mutfağa da salona da baktım ama yoktu. Annemlere mesaj atmak zorundaydım. Hiç istemiyordum ama mecburdum.

Memo sizinle mi?

Çok gecikmeden cevap geldi.

Evet.

Bu kadardı. Kısa cevaplar veriyordu. Aslında üzülüyor muydum? Evet, üzülüyordum. Ama artık çok takmıyorum. Çünkü alıştım. Mutfaktaki pencereyi açıp kahvaltımı hazırlamaya başladım. Hızlıca kahvaltımı edip dışarı çıktım. Demirlerin evinin önünden geçerken içime bir hüzün doldu.

Demir'in başına gelen şeyler benim yüzümden gibi hissediyorum. Uzun zaman sonra bu kadar korkuyordum. Bu korkum yalnız kalacağım için mi yoksa vicdan azabı çektiğim için miydi? Biliyorum, ben hiçbir şey yapmamıştım ama gene de hiç iyi hissetmiyordum.

On dakika içinde okula varmıştım. Yarın cumartesi olduğu için çok mutluyum. Sonunda geç kalkabileceğim. Umarım akşamdan sabaha kadar biraz uyuyabilirim. Sınıfa girince benim oturduğum yerin yanında iki kişi vardı. Bir kız bir erkek konuşuyordu.

Sırama gidip çantamı astıktan sonra yanda duran kız "Senin yanında başka biri oturuyor mu?" Ona bakıp "Evet, oturuyor. Siz yeni mi geldiniz?" Aslında okula gelmeyecekti ama ben başkası otursun istemedim. Sonuçta Demir gelecek. Kız gülümseyerek "Evet, yeni geldik. Ben Beste, o da ikizim Berke. Sen?" Elini uzatınca önce eline bakıp sonra tekrar ona bakıp "Ben de Selin." Gülümseyip "Selin. Güzel isim. Bana bir yerden tanıdık geliyorsun?" Ben mi tanıdık geliyorum?

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin