Nasıl da yılları buldu,Bir mısra boyu maceran.
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik.
İki yitik hasret,
İki parça can...
Ahmed Arif
Hava iyice kararmış, kış geldiğinden dolayı sokaktan gelen geçenlerin sayısı azalmıştı. Dalgaların kıyıya vuran sesi, arada tek tük tokuşturulan kadehler, her biri kendi dünyasında olan insanlardan başka hiçbir şey yoktu.
Anason kokusu bastırmıştı ortalığı.
Özgür kadehlerini tekrar doldururken Beyhan, "Rakıyı böyle içmeyi senden öğrendim." Diye mırıldandı, bir yandan da kaçıncıya sardığını hatırlayamadığı sigarasını içiyordu. "Hatırlıyorsun değil mi o günü, dolma yapmıştın bana, sofra kurmuştun."
"Hatırlıyorum." Dedi Özgür yavaşça. Seninle ilgili olan her şeyi hatırlıyorum. "Doğum günündü, otuzuncu yaşın."
"Bunlar ne Özgür?" Dedi Beyhan, kapıyı iyice aralayıp Özgüre'e yol verirken. Özgür, elinde sayamayacağı kadar çok poşetle eve girdi, belli ki hummalı bir hazırlığa girişecekti.
"Alışveriş yaptım sevgilim, harika bir sofra kuracağım şimdi bize, rakı sofrası."
"Ne rakısı?" Diye sordu Beyhan Özgür'ün peşinden mutfağa girerken. Bir yandan da poşetlerin içine bakmaya çalışıyordu. Kavun, beyaz peynir, çeşit çeşit meze, rakı... Anlaşılan tüm marketi doldurmuştu.
"Sen rakı içmeyi sevmiyormuşsun ya, böyle içtikten sonra müptelası olacaksın. Aslında balık alacaktım ama sen sevmiyorsun diye almadım."
"Ne gerek vardı Allah aşkına?" Deyip duruyordu Beyhan hâlâ bakışları poşetlerde gezinirken.
"Ne demek, ne gerek vardı?" Özgür aniden arkasını dönmüş, Beyhan'ın küçük yüzünü avuçları arasına almıştı. "Benim biricik sevgilimin doğum günü, elim boş mu gelseydim?"
"Özgür'üm ya," dedi Beyhan yüzünde ince bir tebessümle. Çok severdi Özgür'üm demeyi, Özgür'ü kendisine ait hissetmeyi. İçten içe hep hatırlatırdı kendine 'Bu adam benim kocam.' Diye, Özgür bilmezdi ama çoğu gece, Özgür uykuya daldıktan sonra Beyhan yavaşça saçlarını okşar, yüzünü öper, Özgür'üm diye fısıldardı dolu dolu. "Çocuk muyum ben, ne gerek vardı bunlara?"
"Bak şimdi," Özgür yalandan bir sinirle kaşlarını çattı. "Sen niye sevmiyorsun doğum gününü kutlamayı?"
"Sevmediğimden değil de..." devamını getiremedi Beyhan, devamı yoktu çünkü. "Alışık değilim diyelim." Diye geçiştirdi hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖÇ MEVSİMİ| KISA HİKAYE
Romance*yetişkin içerik içerir* "Kirpik düşmüş yüzüne." Özgür işaret parmağıyla hafifçe dokunup dudağının hemen yanındaki kirpiği alırken bu sefer ikisi de birbirine bakıyordu. Hiç beklemedikleri bir andı. Beyhan yavaşça ayaklarının ucunda yükseldi, sağ el...