Yıkılmış bir krallık. Ortada kalmış kimsenin bilmediği bir bebek. Aynı zamanda krallığını ve ailesinin tek ve son varisi. Ailesini ve krallığını kurtaracak kişi varis.
"Isla, ben onu ağzıma bile dokundurmam!" diye bağırdı küçük kız. Isla eteğini düzeltti. Küçük kızın ne kadar da kraliçesine benzediğini düşündü.
"Sementa, eğer yemeğini yemezsen büyüyüp krallığının varisi olamazsın," dedi Isla. Sementa'nın yüzü asıldı. Ağzını kocaman açıp Isla'nın ağzına yemeği koymasını bekledi. Küçük Sementa çok yaramazdı. Isla bazen dayanamıyordu. Fakat Isla'nın kızı Olivia ile iyi anlaşıyorlardı. Olivia ile arada prenses gibi davranıp oynuyorlardı. Bu tabii ki Isla'nın işine geliyordu. Gelecekte nasıl davranmaları gerektiğini öğrenmekeri gerekirdi.
"Anne! Babam bize ormanda ders verecekmiş!" diyerek odaya girdi Olivia. Isla'nın kocası Conroy artık büyüdüklerini söyleyip Olivia ve Sementa'ya dövüş dersleri veriyordu. Halbüsemki Olivia 10 Sementa 9 yaşındaydı. Isla yavaşça kafasını sallayıp Sementanın son kaşığını da verdi. Sementa koşarak Olivia ile bahçeye çıktılar. Bu
Isla, Sementaya annelik etmişti. Sevgili kardeşi Emma bunu görse çok duygulanırdı.
Sementa üstüne bir kumaş pantolon ve üstüne de beyaz gömlek giymişti. Gömleğin üstünde ise pelerini vardı. Olivia da pelerin yoktu. Isla Sementa için sırf pelerin dikmişti. Küçük kızlar koşarak Conroy'un yanına gittiler. Conroy onlara yumruk atmayı öğretirken Isla onları tahta sandalyede oturmuş izliyordu.
Sementa çok fazla yapamıyordu hareketleri. Conroy ise ona karşı olumsuz sesler çıkarıyordu. Olivia ise her şeye uyum sağlayabilecek şekildeydi. Küçük kız yumrukları sertçe babasının avucunun içine geçiriyordu. Sementa tekrar Conroyun avuçlarına yumruk atmaya başladığında sürekli yanlış vuruyordu. Bu yüzden de küçük kız kafası yerde bir şekilde eve doğru yürüdü. Isla ona doğru bakarken Sementanın gözünden düşen bir damla yaşı gördü. Hemen küçük kuzeninin yanına koşan Olivia onunla beraber içeri girdi. Isla Conroy ile birbirlerine baktılar.
Olivia kızı odasına götürdü. Ona sarıldı. Sementa ağlamaya devam ederken Olivia geri çekilip elleri ile onun göz yaşlarını sildi.
"Sementa, ağlama. Sen bir varissin." Sementa kafasını kaldırıp ondan bir iki santim uzun ablasına baktı.
"Varisler ağlamaz mı?" diye sordu merakla. Olivia onun saçlarını sevdi.
"Varisler kimsenin önünde ağlamazlar. Sementa sen ağlarsan eğer herkes senin ağlak çıt kırıldım biri olduğunu sanacak. Sakın ağlama tamam mı? Eğer yapamıyorsan daha çok gayret et. Sen istediğin her şeyi elde edebilen bir insansın." Sementanın o turuncumsu gözlerine baktı. Onun sapsarı saçkarına baktı. Sementa ablasının beline küçük kollarını doladı.
"Ağlamayacağım. Ben istediğimi elde ederim!" dedi küçük kız. Olivia onu onaylayan sesler çıkardı.
"Evet! İşte bu Sementa! Harikasın!" Küçük kız ablasının ona olan tezahüratları ile daha da gaza geldi ve birden Conroy un avcuna ters dönüp saç tekme attı. Isla gurur ile Sementaya bakıyordu. Olivia Sementaya sarıldı. "Harikasın!" diye tekrarladı Olivia. Isla onlar için yaptığı pastayı masaya koydu ve dilimlere ayırıp tabaklara koydu. Küçük kızlar çığlık atıp koşarak masaya oturdular. Olivia ve Sementa hızla yiyecekken Isla onları uyardı.
"Kızlar, ne yapıyorduk?"
"Büyükleri bekliyorduk." Peçeteyi üstlerine koydular. Sonra ise dik ve asil bir şekilde oturdular. Isla gurur duyuyordu onlar ile. Conroy gülümsedi ve o da bir prens gibi oturdu.
9 sene sonra
Bu gün küçük kız Sementanın 18. yaş günüydü. Isla kocaman pasta yapmıştı. Sanki kraliyet partisi gibi de etrafı süslemişti. Sementa mükemmel bir elbise ile odasındaydı. Olivia da onun ile birlikteydi.
"Bugün babam ile dana edeceksin. Umarım bir gün gerçek bir prens ile dans edersin." Aynadan saçlarını düzelten Sementa Olivia ya göz devirdi.
"Yok ya, ben bana yeteceğimi düşünüyorum." Sementanın dediğine Olivia annesinin öğrettiği gibi uslüplü bir kahkaha attı.
"Halkın seni bir prens ile görmek isteyeceler. O zaman da dersin 'ben bana yeterim' diye," dedi Olivia ve bir kahkaha daha attı. Sementa saçını düzeltmeyi bitirince sinirli bir şekilde Olivia' ya döndü.
"Sakin olun varisim," diyerek kuzeninin önünde saygı ile eğildi. Sementa alayla güldü."Atın bunu zindana!" dedi gülerek. Olivia bu dediğine gözlerini büyülttü.
Isla o sırada kapıyı tıklatmıştı. "Her şey hazır varisim," dedi. Bugün Sementanın çalışanları gibi olacaklardı. Isla da öyle olmuştu. Olivia ile beraber aşağı indiler. Bahçede hafif bir ses tonunda şarkı çalıyordu. Conroy ise bir prens gibi giyinip süslenmişti. Conroy ve Sementa karşı karşıya geldiklerinde birbirlerinin önünde eğilerek selam verdiler. Sementa hafif tebessüm etti. Conroy, Sementanın ince belini tuttu. Diğer eli ile ise Sementanın o pürüzssüz elini tuttu. Şarkı ile berber uyumlu şekilde dans ediyorlardı.
Şarkı en sonunda bittiğinde Sementa ve Conroy tekrardan birbirlerine selam verdiler. Sementa, Islanın onun için hazırlanmış olan o masaya geçti. Isla pastasını getirdi. Sementanın pastası kesildi. Partinin sonlarına doğru Isla ve Conroy ona bir taç ve bir kutu ile geldiler.
Sementa heyecanlanmıştı. Heyecendan kalbi duracak gibiydi. Conroy, Sementayı selamladı. Sementanın elini zarif bir şekilde tuttu.
"Şans seninle olsun. Tanrı sizi korusun. Tanrı seni kutsasın." Yüzüğü taktıktan sonra elimin üzerini nazikçe öptüğünde elimde hafif karıncalanma olmuştu. Yüzük masmaviydi. İçime sanki böyle bir su gelip geçti. İçim rahatlamıştı. Sanki günlerdir yanıyordum vebu su beni kurtarmıştı. Isla elindeki taş ile önümde durdu. Önümde saygı ile eğildi. Bende hafif eğildim ve tacı kafama koymasını bekledim.
Isla tacı kafama koydu. Eli ile de bir yandan tutarken büyülü sözler söyledi. Sonra ise benim anlayacağım dilde konuştu."Tanrı sana yardımcı olsun. Yolunu kaybettiğinde hayvanlar ve doğa sana yardım etsin. Kanını akıtan herkes senin karşında eğilsin ve yalvarsın. Tanrı seni korusun. Kanını akıtan herkes senin karşında eğilsin ve yalvarsın. Tanrı seni korusun. Seni Emmanın güçleri ile kutsuyorum! Emmanın güçleri senindir! Robertın sesi aklında olsun! İstediğini almadan aileni kurtarma! Varisimiz!" Conroy, Isla ve Olivia varisimiz kelimesini beş kere daha tekrar etti.
Sementa~
Etrafımda rüzgar dönüyordu. Gözlerim kapandı. Birden bir ateş gözümün önüne düştü. Sağ tarafıma da birden su düştü. İkisi de korkunç şekildeydi. Birbirlerine doğru yaklaştılar. Birbirlerine dokundukları an aynı anda yok oldular.
Sıçrayarak uyandığımda yatağımda uzanıyordum. Olivia elimi tutmuştu. Belli ki uyanmamı bekliyorlardı. Yüzük hâlâ parmağımdayken tacım komodinin üstünseydi. Olivia heyecan ile bana sarıldı.
"Bana ne oldu Olivia?" diye sordum. Olivia geri çekilip saçlarımı okşarken konuştu.
"Sementa, ne oluğunu ben de bilmiyorum. Biz varisimiz dediğimiz an birden bayıldın. Annem bunun normal bir şey olduğunu söyledi." Odamdaki cama baktığımda sabah olmuştu çoktan.
Isla odaya girdi. Bizi bu halde görünce gülümsedi. Yanıma gelip sordu. "Nasılsın Sementa?" dediğinde gülümsedim. Oturur hale gelip konuştum.
"İyiyim." Kafasını salladı.
"Bu akşam yola çıkıyorsunuz. Çok dikkatli olun. Ormanın sizi yanıltmasına izin vermeyin. Olivia sana emanet. Tanrı sizi korusun!"
"İstediğimi elde edene kadar bana rahat yok Isla" dedim.
Vay canına. Cidden güzel bir hikaye beni bekliyor sanırım. Vote vermeyi unutmayın! 🙃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DETERMİNED-
ActionSementa, annesi Emma'nın intikamını almak için uğraşır. Savaşır ve annesini o lanet yerden kurtarır. Sementa aşık olmuştur. Annesinin nefret ettiği ailenin oğlu Crew'e....