Geç kaldığımızda acele ile yürümeye başladık. Salondan dumanların çıktığını görünce Olivia ya baktım. Omuz silkti. Askerler kapıyı açtığında bütün bakışlar bize döndü. Gözlerimi kısaca herkesin üstünde gezdirdiğim sırada burada o yolumu kesen prensin de olduğunu fark etmiştim. Umursamadan bize ayrılan masaya gittim. Yerlerde sis vardı. Güzel duruyordu açıkçası. Mavi içeceklerden bize de servis açıldığında gözler üzerimizden çekilmişti.
Mia ve Amelia yanımıza geldiğinde saygı ile birbirimize eğildik ve güldük.
"Ah, mükemmel gözüküyorsunuz!" dediğimde Amelia omzuma dokunup güldü.
"Aynaya bakmamışsın canım!" Güldüğümüzde bakışlar onların buraya gelmesiyle üstümüzde olmuştu.
"Biz misafirlere bakalım en iyisi," dedi Mia. Kafamı salladım. Onlar gittiğinden içeceğimden bir yudum aldım. Orman meyveliydi. Mükemmeldi!
Crew~
O geldiğinde gözlerimizkısa bir an kesişmişti. O masasına gitmişti. Bu kız kimdi? Ayrıca Mia ve Amelia ile şakalaşıyordu. Bu kız bir köylüye göre fazla güzeldi. Elindeki tek taş mavi yüzük ilgi çekici şekilde parlıyordu. Zarif tenine yüzük yakışmıştı.
Ah, Tanrım o asla sıradan biri değildi. Büyücü? Büyücü ise neden hiç görmedim ki?
"Crew, nereye daldın." Stewartın sesi ile ona döndüm.
"Hiç ya, düşünüyordum öyle." Stewart kafasını salladı. Benim baktığım o kıza baktı.
"Onlar...bence köylülerden değil. Büyücü desek, neden bu zamana kadar görmedik? Sanki birden yaratılmış gibiler!" Kafamı salladım.
"Araştıralım bu konuyu Stewart," dediğimde kafa salladı. Mia ve Amelia geri onların yanına döndüğünde Alex ve Axel de onların masasına gitti. Hepsi selamlaştılar. Bir süre sonra amelia ile Alex dans pistine çıktıklarında slow müzik çalıyordu. Mia ve Axel de çıktığında yavaş yavaş çiftler piste çıktı. O kızlar hâlâ orada duruyordu. Ellery onların yanına gittiğinde kaşlarım çatıldı. Ne?
Sementa~
Yanımıza bir prens geldiğinde ikimiz de onu selamladık. O da önümüzde eğildi. Geri normal halimize geldiğimizde prens konuştu.
"Selam," dediğinde ben de cevap verdim selam.
"Selam," dediğimde prens kendini tanıttı.
"Ben Ellery," dedi. Elini karnına götürüp önümde eğildi ve elini uzattı. "Benimle dans eder misiniz güzel bayan?"
"Sementa ben de," deyip devam ettim. "Ben bir prenses ve ya varis değilim. Neden dans etmek istiyorsunuz Prensim?" dediğimde bana alttan alttan baktı.
"Prenses olup olmamanız umrumda değil. Sadece benim ile dans etmenizi istiyorum." Elimdeki karıncalanmaya gözüm kaydı. 'onunla dans etmek sana kalmış. Gözler üzerinde olur' Uzatığı eli tuttum.
"Nasıl isterseniz Prensim," diyerek gülümsedim. Beni piste doğru götürürken Olivia sırıtıyordu. Onun hareketlerine uyum sağlıyordum. O ise bana gülümseyerek bakıyordu. Aptal! Bana aşık falan olma! Koyarım ağzına kepçe ile bir dene! Krallığımı zaten yıktınız! İntikam der susarım aslan parçası!
"Prensim?" Bana merakla bakarken konuştum. "O kadar varis içinde neden beni seçtiniz?" Beni döndürdü. Hızla kolunu arkaya tutup beni yere doğru sarkıttığında şaşkındım. Kulağı a yaklaştı.
"Çünkü ilgimi çektiniz hanımefendi." Beni geri kaldırdı. Hareketli müzik çaldığında benimle beraber bizim masamıza geldi. "Bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim hanımefendi." Elimi öptüğünde yüzüğüm kırmızı oldu. Bu onu fark etmemiş miydi yani?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DETERMİNED-
ActionSementa, annesi Emma'nın intikamını almak için uğraşır. Savaşır ve annesini o lanet yerden kurtarır. Sementa aşık olmuştur. Annesinin nefret ettiği ailenin oğlu Crew'e....