"Seninle neden nişanlanayım ki?" diye sordum.
"Benimle evlenirsen dokunulmazlığın olacak. Kraliçem olacaksın. Herkes senin karşında eğilecek. Herkes sana saygı duyacak. Sen de karşılığında bana aranızdaki ilişkiyi, nereden geldiğinizi falan anlatacaksın," dediğinde aslında güzel bir teklifti. Ama bunu zaten ben kendime yaptıracaktım. Kraliçesi olmama gerek yoktu.
"Ben..." dediğimde sözümü kesti.
"İstersen biraz düşün," dediği sırada ona döndüm ve sırıttım.
"İstemiyorum. Teklifini geri çeviriyorum Jones," dediğimde şaşırdı. "Ne o? Seni reddedemeyeceğimi mi sanıyordun?" dediğimde toparlandı. Gözlerini devirdi.
"O halde bana aranızdaki ilişkiyi anlatana kadar bu odada kalacağız." Bana yaklaştı. Üzerime eğilip yüzünü gösterdi. "Bu yüzden başka yüz görmeyeceksin kadın!" dedi. Gözlerimi devirip onu ittirdim.
"Bana katlanmak zordur Jones," dedim cama bakarken. Yanıma yaklaştı. Ellerini göğsünde birleştirip bana bakmaya başladı.
"Ben zoru başaranlardanım Kadın!" dedi gülerek.
"Benim bir adım var Jones," dedim. Omzunu kaldırıp indirdi. "Ben he ortama ayak uydurabilen bir insanım Jones, işin zor olacak." Güldü.
"Zoru başaranlardanım Kadın," dedi.
"Ağzına sıçı..." Ağzımı kapattı. Kaşlarını çatıp konuştu.
"Hem çok konuşuyorsun hem de çok küfür ediyorsun Kadın," dedi.
"Jumoöd benü bruk." Ağzımdaki elini çekiştirdim.
"Efendim canım?" dedi gıcık bir sesle.
"Amono koyom" dediğimde gözleri büyüdü. Ağzımı açtığında ona karşı hızlı bir metin çekmeye başladım. "Sen niye sürekli benim ağzımı kapatıyorsun ya? Prenseslere bunu yapmıyorsun bana mı yapıyorsun? Jonas doğru dur beni sinir etme! Ben sen değilim anladın mı! Ben insanın ağzından girer... Anladın sen," dediğimde gözleri kocaman olmuş bana bakıyordu.
"Bir de seni ilk gördüğümde hanımefendi bir kız sanmıştım." Omzumu kaldırıp indirdim.
"Kişiye göre değişir," dedim. "Ben yatacağım Jonas. Sana güvenmediğimden kapımı kilitliyorum." Arkamı dönüp odama girdim. Kendimi yatağa atıp uyumaya başladım. Sabah uyandığımda beni uyandıran bir kuş sesiydi. Crew sırıtarak elindeki papağanı gösterdi. Yataktan kalktım.
"Ulan ben odamın kapısını kilitlemiştim. Nasıl girdin lan?" dediğimde gözlerini devirdi.
Papağan dediklerimi tekrar ettiğinde sinirle papağana baktım. Crew kahkaha attı.
"Sana arkadaş getirdim," dedi. Gözlerimi devirdim. "Aynı sana benziyor. Hiç susmuyor." Sinirle kafesi elinden aldım.
"Jonas çık git odadan!"
"Çık git odadan. Çık git odadan. Çık git odadan." Papağan beni taklit ettiğinde Crewe sırıttım.
"Birazdan kahvaltı hazır olur." Elimle kışkışladığımda odadan çıktı. Yatağımın yanında duran komedine kafesi koydum. Banyoya gidip kısa duştan sonra yine pijamalarımı giyindim. Bu adam saygı hak etmiyordu. Saçımı yine dağınık topuz yaptım. Papağanı kafesten çıkarıp omzuma koydum.
"Adın ne bakalım senin?" diye sorduğumda papağan cevap verdi.
"David, David, David," dedi. Kafamı salladım. Kafamı çevirip onu öpecekken o beni öptü. Kahvaltı masasına geldiğimizde papağan için yiyecek bir şey aradım. Salatalık? Elime alıp ona verdim yemeye başladığında Crew masaya oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DETERMİNED-
ActionSementa, annesi Emma'nın intikamını almak için uğraşır. Savaşır ve annesini o lanet yerden kurtarır. Sementa aşık olmuştur. Annesinin nefret ettiği ailenin oğlu Crew'e....