5

1 2 0
                                    

  Sabah uyandığımda Olivia odada koşturuyordu. Bana baktı. Hemen yanıma geldi.

  "Sen...Crewla tartıştın mı?" dediğimde gözlerimi kırpıştırdım. "Gerizekalı!"

  "Ne oluyor Olivia?" diye sordum.

  "Adam bugün seninle konuşmak istiyor!"

  "Ne yapayım yani!" dedim. Olivia kafasına vurdu.

  "Hazırlan yarım saate aşağıda ol. Adam seni sarayında ağırlamak istediğini söyledi."

  "Onun emirlerine uymayacağım!"

  "Tabii ki uymayacaksın! Sadece gidip konuş. Eğer ille de sarayında kalmanı istiyorsa beni de getireceksin!" Kafamı salladım.

  Bana elbise fırlattığını onu arkamda duran komodne fırlattım. Siyah gömle ve dar deri pantolon giyindim. Üstüne de deri botlarımı giyindim. Saçımı açık bıraktım. Ben böyle seviyordum ne yapayım. Aşağı indiğimde Mia ve Amelia ile beraber kahvaltı yaptık.

  "Sem, eğer bir sıkıntı olursa bize haber etmeyi sakın unutma!" dediğinde kafamı salladım. Dışarı çıkıp atıma bindim ve pelerinimi örtündüm. Yanımda o prens bozuntusunun askerlerinden Stewart vardı.

  "Prensimize karşı saygı çerçevesini aşma sakın. Acımasız birisi olduğunu bil," dedi.

  "Saygı çerçevesinden çıkmazsa ben de çıkmam."

Kısa yolun sonunda saraya varmıştık. Beni bir salona çıkardılar. Stewart, Crewin yanında dikilirken ilerleyip Crewin karşısında duran o koltuğa oturdum. Crew beni süzdü.

  "Tam bir arsızsın." Dediği şey ile sinirlerim hoplarken alay ile sırıtttım.

  "Saygılı ol Crew," dedim.

  "Bana ne cürretle Crew dersin!" dediğinde omuz silktim.

  "Beni buraya fantazin için mi çağırdın." Ayağa kalktı.

  "Kadın sen ne diyorsun!" Tamam sabır çizgimi biraz aşmaktan bir sorun olmazdı.

  "Benim bir adım var Crew. Madem saygı ile hanımefendi demeyi bilmiyorsun, bari adım ile hitap et!"  Sinirli bağırışım Stewart'ı şaşırtmıştı. Crew kolumu tuttuğunda sıkmaya başladı. "Çek o elini prens bozuntusu!" Daha da sıktığın diğer elimle yüzüne yumruğumu geçirdim. Stewart kılıcına uzandığında Crew alay ile gülerken onu durdurdu.

  "Ah, senin gibi aptal Jesunlar. Benim senin gibi birisi olmadığımı öğrenmelisin Kadın!"

  "Bak Crew, beni sinir etmeye çalışıyorsun ve başarıyorsun da. Benden uzak dur anladın mı? Yoksa bundan fazlasını alırsın."

  Stewart yanıma geldi. Kolumdan tutup sürklemeye başladığında dubradan ters dönüp yüzne tekmemi attım.

  "Sizi uyardım. Benim ile uğraşma Crew. Kaybeden sen olursun." Saraydan ayrılacağım sırada altı yedi asker beni tuttu. Zindana koyduklarında bağırdım. "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" diye bağırdım. Hiç birinden ses gelmeyince duvara yaslanarak oturdum. Yüzüğüm ile oynamaya başladım. Yüzüğüm kahverengiydi. Kahverenginin anlamını sormayı unutmamak için aklıma yazdım.

  Bir süre sonra Crew için kapılar açıldı. Yanıma gelip bana baktı. "Acıyorum sana," dediğinde alayla güldüm.

  "Ben sana acıyorum asıl. Beni kendin tutamadın. Bu yüzden askerlerine tutturdun. Şimdi ise beni burada tutuyorsun çünkü seni mahvedeceğimi biliyorsun." Güldü.

  "Sen bana bir-" dediği sırada gözlerim ile Stewart ı işaret ettim. Anlı morarmıştı. Crew sinirle baktı.
"Askerlerime bir daha bir şey yaparsan seni yaşatmam."

 DETERMİNED-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin