😵😵
(Ame)
Türkiye işini de hallettiğimize göre artık kaça.. aman işte toplantı ne zamansa o saate kadar boşum.
Türk'ün ne tür bahanelere sığınmaya çalışacağını görmek istiyorum. Yüz yüze olmak daha eğlenceli olacaktır, ne de olsa bu sefer 'el atması gereken bir mutfak' olmayacak. Tek ilgilendiği ben olacağım, seviyorum bunu. İlgi merkezinde olan olmayı.Nato binasından çıkalı yaklaşık bir yarım saat olmuştu. Çoktan arabama atlayıp Kuzey Amerika binasının önünde park etmiştim. Benimki gibi çok ülkeli kıtalarda, binalar doğu-batı vs. olarak ayrılıyordu. Yoksa buranın kapısından içeri bakmazdım zaten.
Ne kadar gelmiş olsam bile arabada bir çeyrek saat daha kaldım, telefona bakıyordum. Arabadan çıkarken saat 1.06 p.m.di. Binanın kapısına doğru ilerleyip kartımı gösterip içeri girdim. 2 katlı bir binaydı burası, aşağısı tamanen salon ve mutfaktı, benim tarzıma uygun yapılmıştı. (Amerikan tarzı mutfak/salon)Aklıma Kanada'yı aramak gelse de sonra onun bana attığı mesajlar geldi. Bugün meşguldü, BM'nin binasında imzalaması gereken haltlar varmış. Ben de kendi odama çıktım. Bina bomboştu. Meksika hangi deliğe girmişse o da ortalıkta yoktu.
Üstüme daha rahat bir şeyler giyip BM'ye gitme kararı aldım. BM iki binadan oluşuyordu. Birisi resmi işlerin gerçekleştiği diğeri üye olan ülkelerin istediği zaman girip vakit geçirebileceği bir binaydı.
Kanada şu an bina 1'de olmalı... Söyleyeyim de işi bitince 2.ye gelsin bari. Biraz da orayı sömürelim. (Şaka)
(Tr)
Geç de olsa zar zor güzel bir kahaltı etmiştim. Saat çoktan 14.00'e vurmuştu. Tabii ben kahvaltımı yaparken Macar hıyarı da gelip katılmıştı, iyi olmuştu gerçi. Yalnız kahvaltı etmeyi sevmem ben.
Macar'ın getirdiği haberlere göre Amerika Beyciğim beni 5 dakika beklemiş. Adam zamanla insanileşiyor galiba, kalbimi eritti bunu duymak, şaka yapıyorum tabii ki amk. Almanya filan önermiştir. Canım Almanya'm, keşke bi de AB'ye alsa.
Bir başka haber ise Yunan'ın hayal kırıklığına uğramasıydı. Macar öyle bi anlattı ki bildiğin vicdan azabı çektim amk.
Yunan ve Bulgar AB'ye gitmişler, bi boklar filan varmış. Roman'ı ise görmemiş bizimki.Şu an ise binadan çıkıp bir-iki normal insan yüzü görmeyi planlıyordum. 17.00'ye 3 saat vardı daha. Ben de kafa dinlemek için dışarı çıkma kararı vermiştim.
Hava soğuğumsuydu, ben de üstüme uzun kollu bol bir siyah tişört giydim; altıma da bol bir lacivert pantalon. Sıcağa alışkın olduğum için dar kıyafetler beni resmen yakıyordu. Kazak bana şükret diyor gerçi.
Sadece Macar'a haber verip çıktım, diğerleri ne bok yerde yesinler. Sabahki ihanetlerini onlar unutsa ben unutmam.
Bahçede birkaç araba arasından kendimkini bulup içine yerleştim. Bildiğim kadarıyla Azer Kafkasya'daydı. Benim de orada toprağım olduğu için binaya giriş iznim vardı ama buna gerek olmaz sanırım. Azer'i kapıdan alsam yeter. Aman şimdi içeride Ermeni filan vardır, aksiyona gerek yok. Zaten sürem kısıtlı.
Arabayı bahçeden çıkarıp Kafkasya binasına doğru yol aldım. Baktım yol böyle gidilmiyor, bi "Sarı Çizmeli Mehmet Ağa" yapıştırdım. Bakın o zaman yarım saatlik yol nasıl 15 dakikada bitiyor.
-
Binanın girişine zorlanmadan girdim. Plakam tanıdık olduğu için sıkıntı olmadı. Arabayı park edecek yer ararken boş bir yer gözüme çarptı. Tam arabayı oraya sokuyordum ki karşımda biri belirdi. Ani fren yapmak zorunda kaldım, her kimse artık iki araba arasında olduğu için görmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tamu & Uçmağ | AmeTürk
أدب الهواة"Sorry Catherine, i don't seem to be in a mood for prayers tonight." (Deadly Yours) - Tamu & Uçmağ (Öz Türkçe): Cehennem & Cennet