her bitiş bir bitiştir

3 0 0
                                    

Her bitiş bir başlangıç falan değildir her bitiş bir bitiştir...

Aylar sonra deliksiz bir uyku çekmiştim, bunun etkisiyle de dinç uyandım. Saat daha çok erkendi, gün bile doğmamıştı ancak uykumu aldığım için daha fazla yatakta oyalanasım yoktu. Küçüklüğümden beri çok uyumayı sevmezdim, zaman kaybı gelirdi uyumak o yüzden az uyurdum ama kazadan beri neredeyse hiçe inmişti uyku. Sıcak yatağımı bırakıp banyoya geçtim aslında sadece elim yüzümü yıkayacaktım fakat ani bir kararla duşa girdim. Sıcak su bedenimden aşağı aktıkça sanki yorgunluğumu, umutsuzluğumu ve düşüncelerimi de götürüyordu. Uzun bir duşun ardından bornozuma sarılıp aşağı mutfağa indim. Kahve yapmak için su ısıttım ve annemin en çok sevdiği kupasını çıkardım, kahvemi ona hazırladım. Tam kupayı almış odama gidiyordum ki yine bir değişiklik yapmaya karar verdim. Kupayı tezgahın üstüne bırakıp odama çıktım. Hızlıca üzerime siyah bir tayt, kalın yünlü bir çorap ve koyu yeşil bir sweat geçirdim. Balkondan da sigara paketimi alıp tekrar mutfağa indim. Hala sıcak olan kahvemi de elime alıp mutfağın bahçeye açılan kapısından çıkıp verandaya geçtim. Annem de her sabah böyle yapardı.

Kahvem bittiğinde gün artık tamamen doğmuştu. Kalkıp odama gittim. Banyodaki işlerimi halledip makyaj masasının önüne geçtim. Süslenip, hazırlanıp dışarı çıkmayalı ne kadar olmuştu sahi?

6 ay...

Ne planlarımız vardı halbuki bu yaz için, çok eğlenecektik güya. En sevdiğim şeydi türkçe pop dinleyip, makyaj yapıp kız arkadaşlarımla bir kafede buluşup aynı şeyleri kırk kez konuşmak. Tam altı aydır evin bahçesinden öteye çıkmamıştım, ziyaretime gelen arkadaşlarım dışında insan yüzü görmemiştim. Yalnızlıktan nefret eden ben tamamen soyutlanmıştım insanlardan. 

Şimdi toparlanma vaktiydi, acımı yeterince yaşamıştım. Hala çok üzgün ve öfkeliyim. İçimdeki nefret intikamımı alana kadar dinmeyecek ama artık geri dönüş vakti. 

Okula giderek başlayacaktım hayata geri dönüşüme, geçen baharın son iki ayı gitmeyi bırakmıştım. Yani kazadan beri. Zaten okulu çok seven biri değildim hiçbir zaman istekle gittiğim bir yer olmamıştı benim için ama sınav yılımdı, çok çalışkan bir öğrenci de değildim ama ders ve sınavlara girmezsem sınıfta kalacaktım ve açıkçası hiç öyle bir niyetim yoktu. 

Yüzümü nemlendirip kapatıcı sürdüm, özellikle de göz altlarıma iyice bocaladım kapatıcıyı güçsüzlüğümü benden başkasının görmesini istemiyordum, zaten içten içe kendimden bile saklıyordum güçsüzlüğümü başkasına nasıl gösterecek cesaretim olacaktı? allık, rimel ve son olarak dudak nemlendiricisi sürüp makyajımı tamamladım. Saçlarımı düzleştirdim, üstüme lacivert bir sweat siyah bir eşofman giydim. Çantama bir kaç defter ve kalem koydum, okul kitaplarını almamıştım hala. Balkona çıkıp bir sigara yaktım yavaş yavaş onu içerken telefon rehberime girdim ve Gülhan teyzeyi aramaya başladım, ikinci çalmada açtı.

"Alo. Hazal kızım iyi misin bir şey mi oldu?" sesi telaşlıydı çünkü aylardır o aramadığı sürece hiç aramamıştım ve kadını sabahın köründe pat diye aramıştım, paniklemişti doğal olarak.

"Yok Gülhan teyze bir sorun yok merak etme. Şey demek için aramıştım..." durdum sigaramdan derin bir nefes çektim.

"Ben şimdi okula gidiyorum da Cemil amcayla sen eve gelebilir misiniz? diyecektim." dedim ve sustum. Bunları söylemek bile beni heyecanlandırmıştı. Birkaç saniye geçmeden Gülhan teyzeden bir sevinç nidası yükseldi.

"Ay Allahım sana şükürler olsun yarabbim. Bu günleri de gösterdin ya bana. Hele şükür be kızım ya. Geliriz tabi gelmez olur muyuz?"

"Tamam o zaman Gülhan Teyzecim öpüyorum tontiş yanaklarından ben şimdi okula gidiyorum akşam gelince görüşürüz zaten." 

OnsraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin