yalnızlık

0 0 0
                                    

Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır 

Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım 

Bu gece dağ başları kadar yalnızım 

Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından 

Dudaklarımda eski bir mektup türküsü

Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim

Gözlerim gözlerini arıyor durmadan 

Nerdesin?

                                                                       Atilla İlhan 

Sabaha karşı saat 04.32 

Ankara ayazı, kahvem ve sonsuz düşüncelerim. Kendimi en yalnız hissetmediğim anlar kendimle yalnız olduğum anlar...

Okuldayken, alışveriş merkezinde gezerken, arkadaşlarımla sohbet ederken. Tüm kalabalıklar içinde şu an olduğumdan daha yalnızım. Ailemi, kardeşimi, sevgilimi, kendimi art arda kaybedişimden sonra kendimi iyice toplumdan, insanlardan soyutlanmış hissediyorum. Ordayım ama değilim, bir şeylere gülüyorum ama ne söylendiğini bile bilmiyorum, çok kalabalığım ama tam tersine o çok kalabalıkta en fazla yalnızlığım. 

Konuşsam da anlaşılmayacağım hissi, içimde gitgide daha çok büyüyen boşluk bunlardan nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. 

"Kalk donmuşsun burada." Yerimde rahatsızlıkla kıpırdandım. Gözlerimi açtığımda çardakta uyuyordum. Evin bahçesinde gece otururken uyuya kalmıştım ve tüm vücudum ağrıyordu. Yattığım yerden doğruldum ve Emre konuşmaya başladı. 

"Kızım sen salak mısın? Ankara'da yaşıyoruz. Tüm geceyi burada geçirmen yetmezmiş gibi birde uyudun mu?" 

"Uyuya kalmışım o kadar da salak değilim herhalde. Her yerim tutulmuş zaten birde sen söylenme sabah sabah başımda dedem gibi." 

"Seni düşünüyorum sadece." Yüzü düşmüştü biraz bağırdığım için. Çocuk iyiliğimi düşünüyordu halbuki. 

"Kusura bakma. Haklısın." 

"Önemli değil. İçeri gir sıcak bir duş al hasta olacaksın garanti." 

"Tamam görüşürüz." Dedim ve arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım ama arkamdan adım sesleri gelince arkamı döndüm ve sen nereye ifadesiyle Emre'ye baktım. 

"Sana sıcak bir şeyler hazırlayacağım sadece." 

"Gerek y-" diyordum ki peş peşe üç kere hapşurdum. Sonrasında kafamı kaldırdığımda Emre'nin ben biliyordum böyle olacağını ifadeli yüzünü görünce vazgeçtim ve susup eve doğru yürümeye devam ettim. 

Eve girdikten sonra mutfaktaki eşyaların yerini gösterip duş almaya odama çıktım. Hızlı bir duşun ardından en kalın eşofman ve sweatimi giyip aşağı indim. Mutfağa girmeden istemsizce kapının kenarında durup onu izlemeye başladım. Üstündeki montu çıkarmış vücudunu saran bir tişörtle hoş görünüyordu ve benim için kahvaltı hazırlıyordu. Güzel bir yüzü ve düzgün bir fiziği vardı. Birden aklıma bir soru düştü ve içimde tutamadım. 

"Emre senin niye sevgilin yok?" 

Emre bana dönüp "Nerden biliyorsun olmadığını?" deyip göz kırptı ve çapkın bir gülümseme atıp tekrardan önüne döndü. Bende masaya oturup onun hazırladığı kahvaltılıklardan ağzıma bir şeyler atmaya başladım. Elinde iki kupa çayla masaya geldi birini benim birini de kendi önüne koyup sandalyeyi çekti ve oturdu. Bir süre hiç konuşmadan kahvaltımızı yaptık. Oluşan sessizlikten rahatsız olup konuşmaya başladım. 

OnsraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin