O anki triple kulağında zibilyon tane şarkı çalarken Seungmin koşarak yanına gelip omuzları çöken çocuğu çekiştirdi içeriye. "Kendine gel gerizekalı, odaya kadar nasıl taşıyayım seni!"
Omzuna sağlam bir tane geçirip Chan'ın irkilmesini sağladı. "Oha," dedi nerede olduğunun farkına varıp. "Beni odaya atıyorsun şu an."
"Kendine gelmişsin, belli."
Odaya girdiklerinde "Ne diye gitmedin ya, bu saatte dışarı salmazlar ki şimdi." diye söylendi Seungmin. "Doğruyu söylesen bir dert, söylemesen bir dert. Atılacağım buradan senin yüzünden."
Chan üzgünce pencereden baktı. Adam bütün kapıları kapatıp kilitlemişti, kapıların üzerinde de dikenli teller sarılı olduğu için kaçamazdı da. Seungmin "Neyse tamam," diyip iç çekti. "Jeongin'le kalıyorum zaten, sorun olmaz şimdilik."
"İstersen duş alabilirsin, kıyafet veririm sana. İstemiyorsan da sadece sus ve yarının olmasını bekle."
Chan sesini çıkarmadan kafasıyla onayladığında Seungmin'in telefonu çalmıştı. Seungmin'in konuşmasına izin vermeden konuşup kapatmıştı Jeongin. "Yatağımın yayları bozuk derken?"
Kendi kendine konuşup Jeongin'in yatağının önünde durdu. Örtüyü kaldırdığında yayların fırladığını gördü. Zaten çoğunlukla Hyunjin'in yanında kaldığı için idareye bildirmeyi ertlemişti. "Senin burada olduğunu nereden biliyor bu?" dedi düşünceyle.
O sırada hava çoktan kararmış, Chan tek başına karnının gurultusunu dinlemişti odada. Seungmin nihayet gelirken arakladığı yemeği kucağına bıraktı. "Çabuk ye, tabağı geri götürmem lazım."
"Ben evimi özledim."
"Onu peşime takılmadan önce düşünecektin paşam, sus şimdi."
"Berry yemeğini yemiş midir acaba?"
"Yemiş, demin Jeongin'i aradım. Minho'ya haber vermeyin, siz gidin eve dedim." dediğinde Chan'ın gözleri parlamıştı adeta. Yüzünde kocaman bir gülümseme belirirken "Teşekkür ederim." diye mırıldandı.
Seungmin kafasını sallayıp elini çenesine yasladı. "Bunların hepsi oyun oğlum." dedi sırıtarak. "Berry'i kaçırma planları yapmaya başladım bile. En çok beni sevecek, bak gör."
Kahkaha attı Chan. "Kızım beni bırakmaz bir kere."
"Göreceğiz."
"Seungmin."
Sessizce esneyip gözlerini kırpıştırdı Seungmin. "Hmm?"
Chan alnına düşen mor saçlarına ve kızaran yanaklarına dalıp gitmişti o sırada. Loş ışıkta bile böylesine güzel görünmesini garipsemişti. Derin bir nefes alacağı sırada göğsünü acıtan sancıyla "Ay!" diye bağırıp oturduğu yerden fırladı.
"Ne oldu?"
"Hiç," dedi anında yok olan acıyla. "Arada bir oluyor öyle."
"Manyak mıdır nedir." Mor saçlı olan söylenerek yerdeki tabağı aldığında "En iyisi duş alayım ben, terledim hep." dedi Chan. "Şu kapı mı?"
Anlamsız sorusuna karşı sessizce mırıldanıp odanın kapısına doğru ilerledi Seungmin. "Ben de şunu götürüp geleyim."
Saniyeler içinde mutfağa bırakmış ve odaya geri dönmüştü. Dolabından bulduğu en geniş tişörtü eline alıp inceledi. "O omuzları anca bu kurtarır." Yurdun kaloriferlerini kökledikleri için bir de şort çıkarmıştı. Pantolonla rahatsız olabilirdi.
Chan banyonun kapısından kafasını çıkardığında "Tişörtlerinden ödünç verebilir misin?" diye seslendi. Seungmin dolabının önünden çekilip elindeki kıyafetleri ona uzattı. Chan'ın geniş omzu ve ıslak saçları görüş açısına girerken fark etmeden incelemişti.
Teşekkür edip kapıyı kapattığında kaşlarını çattı. Ayakta dikildiğinin farkına varıp kendini sırtüstü yatağa atmış ve bugün olanları düşünmüştü. Mingyu'nun bilerek yaptığını biliyordu, bunca seneden sonra huyları değişmemişti. Gözünde daha ne kadar düşebilirdi bilmiyordu ama artık daha fazla onun yüzünü görmek istemiyordu.
Düşüncelere dalıp gitmişken banyodan çıkmıştı Chan. Saçlarını eliyle dağıtıp kurumasını beklemekten başka çaresi yoktu. Seungmin'i fark ederken uyuyup uyumadığını kontrol etmek için ona doğru eğildi. O anda saçlarından bir damla su Seungmin'in yüzüne geldi. Seungmin panikle gözlerini açıp onu ittirdiğinde Chan da korkmuştu.
"Ödümü kopardın lan."
"Asıl sen benim ödümü kopardın manyak, ne diye üzerime eğiliyorsun?"
"Uyudun mu diye bakıyordum."
Kaşları havalandı mor saçlının. "Sebep?"
"Öyle uyusaydın belin ağrırdı."
Seungmin bir şey demeyip bakışlarını ellerine indirdi. "Neyse, şu çekmecede kurutma makinesi var. Saçlarını kurut da hasta oldum deme sonra."
"Peki." diyip makineyi almış ve hızlıca kurutmuştu saçlarını. Aldığı gibi çekmeceye geri koyduğunda Seungmin'in yere serdiği battaniyeye baktı. "Bu ne?"
"Yatağın."
"Ciddi olamazsın."
"Yaylaları bozuk yatağa yat o zaman."
Seungmin'in ciddi tavrına bozulurken hızlıca onun yastığını kapmış "Bunu da ödünç alıyorum." demişti. "Yastıksız uyuyamam."
"Ya bana ne senin uykundan, versene yastığımı."
Chan onu takmadan yer yatağına uzanmış ve kafasını yasladığı yastığı sıkıca tutmuştu almasın diye. Seungmin oflayıp yatağına attı kendini.
"Yastık kılıfını mı değiştirdin sen?"
"Evet," dedi Seungmin, sorusunu garipseyerek. "Niye ki?"
"Belli." Chan yastığı son kez koklayıp bakışlarını tavana dikti. "Sen kokmuyor bu."
Dediği şeyden bir anlam çıkarmaya çalışırken yanakları alev almıştı. Ne diyordu bu aptal?
"Yastığım olmadan uyuyamıyorum, ver şunu artık."
"Olur." dedi Chan ona dönerken. "Yanında ben de gelirim ama."
"Defol."
"Emin misin?"
Chan'ın gevşek hareketlerine göz devirdi. "Hiç güvenmiyorum sana."
"Sen var ya beni çok kırıyorsun."
"Triplere girmeden önce bir düşün, Seungmin neden böyle diyor acaba diye?"
Chan dudaklarını birbirine bastırıp düşünürken "İyi," dedi Seungmin duvarın dibine gidip. "Yastığı şimdilik bana ver, ben uyuduktan sonra sen de gelirsin."
"Neyse," Chan yastığı ona uzattı. "Dediğin gibi olsun."
Dakikalar geçip giderken Chan yerden kalkıp Seungmin'e seslendi sessizce. "Uyudun mu?" dediğinde geri cevap almadı fakat Seungmin uyumamıştı, sırf çenesini kapatsın diye sesini çıkarmıyordu.
Chan uyuduğunu sanıp yatağa yavaşça girdiğinde arkasına dönük olan çocuğa çevirdi bakışlarını. Seungmin nefesini tutmuştu o sırada. Bedenleri arasında mesafe varken sadece yüzünü yaklaştırdı saçlarına.
İhtiyacı olan koku burnuna dolduğunda gözlerini huzurla kapattı. Onun kokusuyla arasında bir sır gibiydi bu. Seungmin'e söylemeyi aklından bile geçirmediği sır.
***
sacmalama enginn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mitski, seungchan
Roman pour Adolescentschan gittiği konserde yanlışlıkla öpüştüğü ve yüzünü bile göremeden kaçan kişiyi her yerde aramaya başlar.