𝐊I𝐍𝐆𝐃𝐎𝐌 𝐎𝐅 𝐄𝐋𝐄𝐌𝐄𝐍𝐓𝐒~ °HYUNLİX & MİNSUNG°

~Verilen Onaylar~

♪♫ Royalty- Egzod & Maestro Chives~

Uzun ve oldukça geniş toplantı salonunu garip bir sessizlik sarmalamıştı. Her köşesi sessizliğin verdiği durgunluğu taşıyordu. Sandalyelerine oturmuş her ruhun sevinç nidaları içten içe koparken her çift göz, durmadan yeni bir hedef belirliyordu kendine.

Büyük ve elmas avizelerin yere doğru uzunca indiği geniş odada altın sarısı ışık mevcuttu. Duvarlar yine aynı şekilde altın işlemelerle doluydu. Tavana doğru uzanan büyük pencereler, mükemmel bir manzara sunuyordu. Bu göz kamaştırıcı görüntünün ana noktası ise odanın ortasında bulunan oldukça büyük bir toplantı masasıydı..

Elementler Kurulu'nun önde gelen isimleri altın işlemeli kürsülerde otururken tüm Krallıkların Kral, Kraliçe, Prens ve Prenseslerin sırayla gelmelerini sabırla bekliyorlardı. Tüm Krallıklar dünyanın dört bir yanını kaplamışken merkezlerinde bulunan Elementler Kurulu, hepsine de oldukça uzak kalıyordu. Bu durum ise Soyluların oldukça yorgun olacağının göstergesiydi.

Zira bir hafta boyunca at arabası ile yolculuk yapmak epey zordu...

Sessiz odada küçük bir öksürükten başka ses yokken büyük kapıdan, başı önünde eğik bir şekilde giren muhafız, gür sesi ile tüm odada sesinin yankılanmasına izin verdi.

"Efendim, Toprak Krallığın'dan Kraliçe Lee Chun Hei, Oğulları Veliaht Prens Lee Minho ve Vezirleri Sin Minhyuk geldiler."

Muhafız, işini yapıp beklediğinde Elementler Kurulu'nun lideri Kim Jang Woo, ayağa kalkıp diğer üyelerin de kalkmasını bekledi. Herkes olduğu yerde ayaklanmışken sıkıntı dolu nefesler duyuldu ortamda.

"İçeri alın."

Tek bir cümle ile açılan büyük kapıdan adımını ilk atan Veliaht Prens Minho olmuştu. Yüz ifadesi kadar sert adımlar ile yürürken arkasından gelen Kraliçe daha nazik ama kendinden emin adımlar ile yürüyordu. Hemen arkalarında ise Vezirleri Minhyuk bulunuyordu.

Veliaht Prens, her zaman olduğu gibi duygusuz yüzünü sergilerken etkileyici yüz hatları daha da belirgindi. Giydiği kıyafet ise vücudunu sararken kalın baldırları gözler önündeydi... Gören herkesin içinden geçirdiği iki cümle olurdu.

O lanet duygusuz suratı nasıl bu kadar etkileyici?

O çok korkutucu...

Tüm kurul üyeleri tek tek önlerinde eğilirken Jang Woo yüzüne bir gülüş takınarak karşıladı Soylu aileyi.. Kraliçenin elini tutup nazikçe öptükten sonra elini bırakmadan yeniden doğruldu yerinde.

"Hoş geldiniz Leydi Chun Hei.. Bugün yine mükemmel görünüyorsunuz. Bu göz kamaştırıcı ortamda bile en dikkat çekici sizsiniz."

İltifat dolu cümlelere yalnızca gülümsemek ile yetinen Kraliçe, elini kurtarıp yerine yavaşça oturdu. Prens Minho ise kimsenin çehresine bakmadan hızla yerine kuruldu. Konuşmak, göz teması kurmak ve en berbat olan vücut temasından nefret ederdi.

"Hepiniz de şeref verdiniz... Diğer Krallıkların hükümdarları henüz gelmediler.. Biraz-"

Açılan büyük kapının tok sesi yeniden yankılandığında tüm gözler oraya toplanmıştı. Bir çift göz hariç...

"Efendim, Ateş Krallığından, Lord Hwang Hyunjin, Kraliçe Hwang Mari, Prenses Hwang Vien ve Vezirleri Bang Christopher Chan geldiler."

Aynı muhafız tekrar duyuru yapmak için yerini aldığında içeri almaları için emir verilmişti. Ve kapı yine büyük bir gürültü ile açıldığında Kraliçe Mari büyük bir endam ile içeriye adımlamış, topukluların çıkardığı seslerin verdiği özgüven ile gülümseyerek ve dik başıyla yürümeye devam etmişti.