Koşarken tenime çarpan rüzgar, saçlarımı geriye doğru atıyordu. Yaklaşık 1 saattir koşuyordum. Her yerimden ter akıyordu. Eve gidip duş almayı sonrasında ise proteinli bir kahvaltı yapmayı planlıyordum.
Son turumu da attıktan sonra eve doğru koşmaya başladım. Eve geldiğimde kapının önünde babam ve benim arabamın dışında başka bir araba daha vardı. Babamın kendi şirketi vardı, ortaklarından biri gelmiştir diye düşünerek eve girdim.
Eve girip yukarı çıkacaktım, birkaç adım attıktan sonra Bayan Smith ile karşılaştım.
"Hoş geldiniz küçük hanım."
"Hoş buldum Bayan Smith." dedim sevecen bir tavırla ve yanağına bir öpücük kondurdum.
Bayan Smith ben doğduğumdan beri burada çalışıyormuş babam öyle söylüyor. O da bizim aileden sayılırdı.
Odama çıkmak için merdivenlere adımladım.
Merdivenlerin başına geldiğimde merdivenlerin tepesinde sigara içen genç bir çocukla karşılaşmayı beklemiyordum.
Bu kimdi? Kendini ne sanıyordu ve bizim evde ne işi vardı?
Beni görünce olduğu yerden kalktı ve aşağı adımlamaya başladı. Yanıma vardığında yüzünde pis bir sırıtış belirdi ve baştan aşağı beni süzmeye başladı. Boyumun 1.73 olmasına rağmen ona bakmak için kafamı yukarı kaldırdım. Tanrım, boyu kaçtı bunun? En az 1.90 vardı.
Çatık kaşlarla kimsin der gibi bakıyordum.
"Demek Abigail sensin." dedi sırıtırken.
"Adımı nereden bildiğini sormayacağım, seninkini de merak etmiyorum. Evimde ne işin var?"
"Vay canına, gerçekten de babanın dediği kadar da hırçınmışssın."
"Hmm öyle miyim dersin? Daha ne kadar hırçın olduğumu görmedin. Görmek ister misin?"
Dedim ve cevap vermesine izin vermeden dudaklarına yaklaştım, o da ellerini belime yerleştirdi. Gözlerini kapatıp bana yaklaştığında dudağına bir yumruk yerleştirdim. Ufak bir sarsılsa da tepki vermedi.
Baş parmağıyla dudağından hafif akan sildi ve ağzına götürdü.
"Etkilendim açıkçası. Gerçi o kadar kasla bu kadar güçlü olmana şaşırmadım."
"Siktir git evimden."
"Hadi ama Abby. Beni gerçekten evimizden mi kovacaksın?"
"Ne saçmalıyorsun?"
"Yukarı çık da babacığın sana anlatsın güzelim."
"Bir daha bana güzelim dersen bir dahaki yumruğum dudağına değil testislerine olacak."
Omuz atarak yanından geçtim ve babamın yanına çıktım.
Orta yaşların biraz üstünde bir kadınla birlikte samimi bir şekilde oturup sohbet ediyorlardı. Boğazımı temizlememle ikisinin de yüzü bana döndü.
"Abby, minik turtam!" dediği şeyle kıkırdadım, kendimi bildim bileli bana hep minik turtam diye seslenirdi ve bu çok hoşuma giderdi.
"Babacığımm." dedim ve yanına koştum. Koca bir kucaklaşmanın ardından beni yanına oturttu.
"Abby. Seninle konuşmak istediğim bir şey var."
"Tabii konuşalım."
Ayağı kalktı ve onu takip etmeye başladım. En sonunda çalışma odasına girdiğimizde kapısını kapattı ve derin derin nefesler almaya başladı. Sanki konuşmakta zorlanıyormuş gibiydi. Ağzını açıyor bir şey diyecek gibi oluyor ve bir şey demeyerek ağzını tekrar kapatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
step brother.
General Fiction"Tenin, dudakların, her şeyin o kadar yasak ki... Yine de seni istiyorum ve sen hiç yardımcı olmuyorsun. Altımda kıvranırken, benim için ıslanırken nasıl durabilirim ki?" dedi elleri her yerime dokunurken. "Durmanı isteyen olmadı senden Billy. Seni...