10

3.2K 36 30
                                    

Bill'in attığı fotoğrafa tıkladığımda Ivy çıplak bir şekilde kucağında duruyordu. Sinirimden telefonu sıktığımda Hope bunu fark etmiş olacak ki telefonu elimden aldı. Şaşırdığını belli  eden bir ses çıkardı ağzından.

Toparlanıp mesajına cevap verdim.

Siz: kendisi minyatür şeyleri çok sever

Görüldü.

Yazdığım şeye anında bakıp görüldüde bırakmıştı. Ağlamaya gitmişti herhalde. Telefonu kenara atacakken Hope telefonu elimden kapıp yazdığım şeye baktı. Çok geçmeden kulağıma çokta nazik olmayan kahkahası doldu.

"Ne gülüyorsun?"

"Fena koymuşsun ona gülüyorum." dedi kahkahalarının arasından. Telefonumu geri verdiğinde yandan sessize aldım.

"Her zaman." diyip göz kırptım ve olduğum yerde kıvrandım. Çok uykum gelmişti, gözüm kendiliğinden kapanıyordu. En sonunda direnmemeye karar verip uykunun beni ele geçirmesine izin verdim.

Sabah olduğunda yerimde hareketlendim. Gözlerimi açtığımda hala aynı pozisyonda olduğumu gördüm. Etrafa baktığımda Hope üstümü örtüp kıvrandığım L koltuğun öbür ucunda uyuyakalmıştı. Salak kız beni örtüp kendi üstüne bir şey almamıştı. 

Yanımda duran telefonu elime aldım. Saat 12'ye gelmek üzereydi. Bu saate kadar nasıl uyuduğumu düşünüyordum. Normalde saat 7 olduğunda sanki alarm kurmuş gibi uyanırdım. Gelen bildirimlere bakarken her zamanki kişilerden olduğunu gördüm.

Sabahın 7'sinde 12 tane arama gelmişti. 12 aramanın tamamı da babamdandı. Her zamanki babam diye düşünecekken aynı saatte bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti.

Bilinmeyen Numara: az kaldı güzelim :)

Hangi sikik benimle dalga geçiyor diye düşünürken Hope'un sesi kulağıma doldu.

"Günaydın." dedi n'yi uzatarak. Sabah sabah bu enerjiyi nereden buluyordu anlamıyorum.

Soğuk bir tavırla günaydın dedim. Gelen mesaja cevap verip vermemek arasında kalmıştım. Çok düşünmeden mesaja cevap verdim.

Siz:  hangi sikiksin bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum

Siz: bir daha ulaşırsan doğduğuna pişman ederim seni

Cevap vermesine izin vermeden numarayı engelledim. Bilinmeyen numarayla yazan ergenlerle uğraşacak değildim.

Telefonu kenara fırlatıp bir süre tavanı izledim. Çok geçmeden Hope geldi ve tepemde dikildi.

"Hadi kalk kahvaltı hazırladım."

"Sabahları hemen yiyemiyorum biliyorsun."

"Ya hadi dedim. Uğraştım o kadar."

Yattığım yerden kalkıp üstümdeki örtüyü kenara attım. Telefonumu alıp ayağa kalktığımda Hope'un bana bakması için kafasını kaldırması bir olmuştu.

Yanağına öpücük kondurup evin kapısına yavaş adımlarla ilerledim. Kapıdan çıkacakken aynadan kendime baktım. Makyajım akmıştı ve saçlarım dağılmıştı. Elimle gelişigüzel saçlarımı düzelttikten sonra daha iyi görünüyordum.

step brother. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin