Salman Tin - Bir Yol Bulunur, Bir Son Bulunduysa
🌞🌏
Yüzüme vuran yakıcı güneş uyanmama neden olurken elimi gözüme siper ettim. Ne vardı yani hiçbir dış güç olmadan şöyle yıllarca uyusaydım?
"Miray, şu perdeyi kapat n'olur?" diye mırıldandım.
"Sen kapat Güneş, ben rahatsız olmuyorum." dedi uykulu bir sesle. Normalde benden saatler önce uyanan birisi olduğu için onu uyanık sanmıştım fakat o da hala uyuyordu. Dün çok yorulmuş olmalıydılar. Ben otele kutumu koymak için geldiğimde geriye dönmeye üşenip kendimi yatağa atmıştım. Kaçta geldiklerini bile bilmiyordum.
Oflayarak yataktan kalktım ve perdeyi kapatmak yerine daha da açtım. Uykum yeterince dağılmıştı. Telefonuma uzanıp saate baktığımdaysa on bire yaklaştığını görmüştüm. Tatili uyuyarak geçirecektik herhalde.
"Güneş hani kapatıyordun perdeyi?" dedi Miray yastığı kafasının altından alıp üzerine koydu.
"Kalk Miray, kalk. Çok acıktım ben, hem saat de on iki olmuş." On ikiye daha çok vardı ama birazcık abartıdan kimse zarar görmezdi. Kesin annem de böyle diyerek sabahları normalden yarım saat önce uyandırıyordu beni.
"Ne on ikisi ya? Saat daha altı, az önce baktım ben." dedi ve yastığı kafasının üzerinden alıp bana baktı. Gece makyajını silmeden uyumuştu, saçları da uyurken dağılmıştı. Oldukça komik görünüyordu.
"Neye gülüyorsun sen ya?" dedi yatakta doğrulurken.
"Gece kiminle savaştıysan mağlup olmuşsun sanırım." O anlamaz ifadelerle yüzüme bakmaya devam ederken elimle yüzünü işaret edip tekrar kahkaha atınca odadaki boy aynasına kafasını çevirdi.
"İnanamıyorum," diye bağırdı. "Bana n'olmuş, makyajı da çıkarmamışım. Hepinizden önce kırışacağım."
"Ciyaklama be, kalk hazırlan n'olur kahvaltıya inelim artık." Sesim gerçekten yalvarırcasına çıkıyordu, dün akşamüstünden beri hiçbir şey yememiştim.
"Ben duşa giriyorum o zaman, sen de diğerlerini uyandırırsın." diyerek kendini duşa atarken ben de telefonuma sarıldım.
Devrim'le Göksü aynı odada kalmak istemişti ama Beste 'İzmir'e dönerim yine de Mertcan'la aynı odada kalmam. Horluyor be bu.' dediği için Devrim'le Mertcan aynı odada kalıyordu. Ne diyeyim, ben Beste'nin yerinde olsam ben de aynılarını düşünürdüm. Zaman zaman Mertcan'ın bizde kaldığı oluyordu, salonda yattığında bile horlama sesini kendi odamdan duyabiliyordum.
Mertcan'ı iki kez aramama rağmen açmayınca Devrim'in üzerine tıkladım. Mertcan'ın aksine ilk çalışta açmıştı.
"Günaydın paşam, senin için zor bir gece geçmiş diye duydum." dedim alayla. Devrim gibi sinirli ve takıntılı birinin Mertcan'ın yanında uyuyabilmesi benim Brad Pitt'le tanışmam kadar imkansız.
"Ben değil bir hafta, bir saat daha bu gorilin horlamasına katlanamam Güneş. Ne yapın, edin beni başka odaya alın. Yarım saat bile uyuyamadım ya!" Benim bir şey söylememe kalmadan devam etti. "Şuna bak, iki kez alarm çaldı, iki kere telefonu çaldı ama beyefendide tık yok. Ölü gibi uyuyor vallahi dövmemek için zor duruyorum."
"Sakın Devrim, valla biliyorsun Mertcan'ı. On gün tribini çekeriz artık. Sen şimdi sakin ol, hazırlan ve gidip Göksuları uyandır. Biz de on dakikaya hazırlanıp çıkıyoruz, kahvaltıya inelim." dedim onun aksine oldukça sakince. Tam tahmin ettiğim gibi köpüyordu, en başta onunla Mertcan'ı aynı odaya koymak hataydı.
"Bu dağ ayısını kim uyandıracak?"
"Sen o işi bana bırak, geliyorum sizin odaya." deyip telefonu kapattım. Aklımdaki tilkiler Usain Bolt'la yarışabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ İZİ | texting
Roman pour AdolescentsBilinmeyen Numara: Ne ara böyle her hücreme dolabildin? (İletilemedi.) Bilinmeyen Numara: Ne zaman benim bile bilmediğim topraklarımı fethedebildin ha? (İletilemedi.) Bilinmeyen Numara: Bana hesap vermen gereken çok konu var. Güneş: Pardon? Güneş:...