Corgian- 1. Bölüm...
İyi okumalar...
Ormandaki yürüyüşümü neden çıplak ayakla yaptığım konusunda en ufak bir bilgim bile yoktu. Ayaklarıma batan dikenler canımı acıtıyordu. Yaptığım yanlıştı, bir prenses asla bu şekilde karanlık bir ormanda tek başına gezmemeliydi. Nereye kaybolmuştu bu Aria? Üzerimde neden geceliğim vardı? Her an önüme fırlayabilecek bir gera olasılığına karşın hep tetikteydim. Ses çıkarmamaya dikkat ederek ilerliyordum.
Daha sonra onu gördüm. Bir Anka Kuşu... Nefesimi tuttum. Beni duyup ürkmesini istemiyordum. Bir efsaneye göre Anka Kuşu'nun bir tek tüyü bir dilek hakkı anlamına gelirmiş. Oysa bırakın bir tüyünü kopartmak, onu görmek bile mucizedir. Ona biraz daha yaklaştım. Güzelliği karşısında büyülemiştim. Rengârenk tüylerindeki alevli kıvılcımlar ister istemez tekrar bakma isteği uyandırıyordu. Gözleri bir an bana kilitlendi. Hareketsizce bekledim. Uzun süre beni inceledi. Tüylerindeki alevler daha da canlı bir hal almıştı. Usulca kafasını indirdi. Beni izlemeyi kesince yavaşça ona yaklaştım. Tüyünü kopartmak için elimi uzattığım sırada arkamdan sesler gelmeye başladı. Hızla döndüğümde bana doğru koşan şövalyeler Anka Kuşu'nu kaçırmışlardı. Sinirle ayağa kalktım...
***
Yatağımdaki gül kokusu burnuma dolmaya başlamıştı. Bu demek oluyordu ki hizmetkârım Aria her sabah olduğu gibi yine en sevdiğim gülleri toplamış ve büyük yatağımın yanındaki masaya koymuştu. Elimi yumuşacık çarşafın üzerinde gezdirdim. Kulağıma Aria'nın yaptığı işlerin tıkırtıları geliyordu. Az sonra pencereden güneşin girmesini engelleyen kalın kırmızı perdeleri bir çırpıda açacak ve ben mecburen gözlerimi açacaktım. Yavaşça gözlerimi açtım... Ağzımdaki çamurumsu tadı bir an önce geçirmem gerekiyordu.
"Bana su ver." dedim yatakta doğrulmaya çalışırken. Hemen diğer odaya geçip bana su getirdi.
"Yine aynı rüyayı mı gördünüz prensesim?" dedi.
Evet, inanılmaz Corgian Krallık'ının prensesi neredeyse her sabah aynı rüya ile uyanıyordu. Rüyamda hep aynı ormanda dolaşıyordum ve bir Anka Kuşu görüyordum. Birçok kâhine rüyamın anlamını sorduk ve Anka Kuşu'nun olduğu rüyaların anlamsız olduğunu söylediler. Annem ise bu durumun geçici olduğuna inanıyor. Ama ben öyle düşünmüyorum.
Aria'nın getirdiği suyu içerken odamın kapısı vuruluyordu. Hızla yataktan kalkarken Aria'nın verdiği sabahlığı giydim. Ben pencerenin yanında beklerken Aria kapıyı araladı. Gelen iki muhafızdı. Aria kapının önünden çekildiğinde muhafızları içeri girdiler. Ellerini arkada birleştirip başlarını hafif eğerek selam verdikten sonra önde duranı konuşmaya başladı,
"Prensesim, hemen bizimle gelmeniz gerekiyor. Size bu kötü haberi vermek istemezdim ama söylemek zorundayım... Prensesim, anneniz Kraliçe Victoria bu sabah yatağında ölü bulundu. Lady Liva Kraliçenin odasında sizi bekliyor."
Ayaklarımın yerden kesildiğini hatırlıyorum. Aria kollarından tutarken ben kendimi kaybetmiş ağlıyordum. Nereden bilebilirdim ki ileride daha fazla acı çekebileceğimi. Artık annem yoktu. Yine uzakta o Anka Kuşu'nu görüyordum. Elimi uzattım tüyünü kopartmak için ama Aria'nın sesleri kulağıma geliyordu.
Gözlerimi açtığımda karşımdaydı. Hızla yatırılmış olduğum yataktan kalktım. Muhafızlar hala gitmemişlerdi. Koşarak odadan çıktım ve sarayın eski koridorlarında soluk soluğa koşuşturmaya başladım. Annemin odasının büyük kapısı açıktı. Nefes nefese kalmıştım. İçeri girdiğimde teyzem Liva annemin yatağının başında bekliyordu. Elindeki mendili ile gözyaşlarını siliyordu. Beni görünce yatağın başından ayrılıp bana doğru koşmaya başladı. Bense kapıda öylece bekliyordum. Boynuma sarılıp ağlamaya devam etti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CORGİAN
Fantasíaİnanılmaz Corgian Krallığına neler oluyor… Kraliçe Victoria esrarengiz bir şekilde yatağında ölü bulundu. Kraliçenin kız kardeşi Lady Liva, tahtın tek varisi olan Prenses Diana’nın tahta geçmemesi için direniyor. Prenses ise hala yas tutuyor. Halk o...