Elimde babamın defteriyle aşağı kata indim kafam hala doluydu ne olduğunu ne yapacağı mı bilmiyorum sadece neden ben demedende edemiyorum.
Odanın kapısının önüne geldiğimi fark etdiğimde kendime gelip odaya girdim, içeride kimse yoktu nerdeydiler acaba aslında olmamaları iyi bir şeydi elimdeki defteri açmadan yastığımın altına koyudum daha sonraysa yatağıma yatıp gözlerimi kapattım.
Ne kadardı uyuduğumu bilmiyordum gelen bir takım seslerle uyanmaya başlamıştım gözlerimi açıp etrafta gezdirdim bizimkiler odadaydılar ama harıl harıl bir şeyler hakkında konuşuyorlardı bu yüzdende benim uyandığımı daha görmemiştiler.
Yatağımdan kalkıp yanlarına gittim hepsi Jonginin çalışma masasının önünde toplanmış birşeylere bakıyordu, başımı uzatıp neye bu kadar dikkatle bakdıklarını merak edip inceledim.
"Off lanet olsun bize izin vermiyiceğini biliyordum ,neymiş biz yeni olduğumuz için hafta sonlarıda çalışmalıymışız...."
Mingyu neden bahs ediyordu başımı biraz daha eyip bilgisayara daha dikkatli bakmaya çalıştım, bu hafta sonu yarıyıldan önce verilen üç günlük tatilde hangi sınıfların evlerine gideceğinin listesiydi ve bilin bakalım Mingyunun sızlanmasının sebebi nedir tabi ki bizim bu listede ismimizin olmaması
"Bu adam hiçmi yorulmuyor kardeşim hayret birşey resmen şeytan kılıklı bir robot anasını satayım "
Ji hoonun sızlanmasıyla bir kahkaha patlattım benim sesimle hepsi bir anda bana baktı
Benimse derin kahkalarım gözyaşlarıyla birlikte yavaş yavaş sakinleşmeye başladı o kadar gülmüştüm ki yanımdakiler kesin bana deli gözüyle bakıcaktılar evet ortalıkta gülünücek bir şey yoktu sanki bir baheneyle gülmeye ihtiyacım olduğu gibi hissediyordum.
Ama bir terslik vardı çünkü gülen tek kişi bendim hepsi bana yüzlerindeki düz ifadeyle bakıyordu."İyimisin Kang hoon neden güldün ki bu kadar ?"
Jongin sorduğu soruya cevap bekliyormuş gibi yüzüme odaklandı, dudaklarımı bir birine bastırarak elimi enseme attım."Şey Ji hoonun bu benzetmesi çok komik geldi."
Gerçekten utanmıştım daha fazla burada durmamak için arkamı dönmüştüm ki kahkaha sesleri ile, tekrar onlara döndüm üçüde kendini yere atarak gülüyordu anlamsız gözlerle bir süre gülmeleri durana kadar onları izledim."G-gördünüz mü yüzünün halini nasıl da şaşırdı""
Mingyu gülüşlerinin arasından zorla bu kelimeyi söylemişti hepsine dil çıkarıp odadan çıktım,en son arkamdan bağırdıklarını duymuştum,koridorda ilerliyordum ki bizimkilerin yanıma vardıklarını gördüm,Mingyu kolunu omzuma atıp."Ya bizim çekirdek boylu kardeşimiz bizden küsmüş mü oy oy kıyamam."
Elerini yüzüme getirip dudaklarımı büzerek benimle dalga geçiyordu. karnına indirdiğim dirseğimle iniltiyle ayrıldı."Ne oldu sırık kardeşim galiba çok acıdı?"
Mingyu yere iki büklüm yatıp yalandan sızlanmaya başladı diğerleride bu haline gülüyordu."Aman tanrım kalp krizi geçiriyorum dalağım patlıyıcak ,imdat bu küçük çocuk beni dövüyor yardım edin."
Kendini öyle bir hale sokmuştu ki sanki gerçekten sert vurmuştum,belkide numara yapmıyordu karnına dirseğimi fazla sert vurmuştum hemen yanına eğilip kolundan tuttum ama birden gözlerini kapattı ve bayıldı gözlerim az kala yuvalarından çıkacaktı ne yaptım ben acaba dalağı filan patlar mı ki...
"İyimisin ben gerçekten şaka yapıyordum Mingyu aç gözlerini "
Jongin ve Ji hoonda gülüşlerini durdurup benle beraber telaşlanarak yanına gelidiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge (Düzenleniyor)
Teen FictionOkulun önününe geldiğimizde arabanın kapsını açarak aşağı indim.İçeri girmeden önce karşımda duran beş katlı binaya bakıp "KMA sen benim için sadece okul değil aynı zamanda savaş alanısın.Bu savaşı kayıp edip kazanacağımı zaman gösterecek." yong...