learn how to survive

321 20 3
                                    



Kötü olmanın kuralları vardır. Değişmeyen, her kötünün hikayesini oluşturan temeller. Beş, uzun ve sağlam direk sizi ayakta tutar.

Bir, nasıl yaşayacağını öğren. Daha bir bebekken, nasıl savaşılacağını, ne ile karşı karşıya kaldığını ve nasıl bu durumdan kurtulacağını bil. O çukurdan çık.

İki, büyü, ezik olan çocuk olarak büyü. Güçsüz olarak büyü, ölecek olan olarak büyü. Ki o çukurdan çıkabil.

Üç, aşık ol. En olmayacak kişiye, asla senin olmayacak kişiye aşık ol. Sevginin nasıl hissettirdiğini ilk o zaman öğren. Ve o zaman sevilmek istediğini fark et. Yeni çukuruna düş.

Dört, kötü ol. Sevgi için kötü ol, sevmediklerin yüzünden kötü ol, sevgisizliğin açtığı boşluk yüzünden kötü ol. Çukurunda daha da dibe bat.

Beş, öl. Kahraman olarak öl. Her şeyi geride bırakıp, sevdiğin için öl. Seni kıran ama yine de affettiğinin uğuruna öl. Kötü olan olarak öl. Öl ki çık çukurdan. Öl ki bitsin. Öl ki iyi bir kötü ol.

Öl ki seni sevmeyene sevdir kendini.

~

Regulus...

Kafamda bir müzik çalıp duruyordu. Ne olduğunu, sözlerini hatırlayamıyordum. Güzel bir melodisi vardı, romantikti.

Evimizde ses olmazdı. Bazen bağırış çağırış, bazen de çığlıklar. Ama onun dışında, yani kavgalarımız dışında ses olmazdı. Sanki kimse yaşamıyormuşçasına ölüm sessizliği olurdu evde. Herkesin ne yaptığı duyulurdu o yüzden.

Sadece bir saniyelik unutmuştum bunu.  Mutfaktaydım, çay hazırlıyordum kendime. Kafamdaki şarkıyı mırıldanıyordum. Ve bir anda bir ses duydum.

"Kapa çeneni!" Annemdi. Asası bana doğrultulmuş, gözlerini sonuna kadar açarak bana bakıyordu. Delirdiğini düşünüyordum bazen. En ufak şeylere bile sinirden patlıyordu.

Ellerim arkamda birleşti, başım aşağı eğildi. Artık otomatikti bu. Herhangi kötü olan bir durumdaysak eğer bu şekilde dururduk. İtaat edercesine.

"Özür dilerim, efendim."

"Bana öyle küstahça 'edendim' mi diyorsun?" diye bağırdı. Biliyordum bunun nereye varacağını. Canı sıkılmıştı işte, bahane arıyordu.

"Onu kast etmemiştim, efen-"

"Crucio." Diye sadece fısıldadı. Küçük bir sesti. Ardından gelen asanın sesine zıttı.

Sadece on iki yaşındaydım.
Ama ben buna alıştırılmıştım.
Bir süre sonra hepsine özlem duymaya başladım.
Artık kendim yapmaya başlamıştım.

.

Ailem benimle gurur duyuyor olmalı.

how to be 'the villian' | jegulusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin