"Harry, emin değilim.."
"Lütfen Reg." dedi Harry adamın gözlerinin içine bakarak. Bilmeliydi, bilmek zorundaymış gibi hissediyordu.
"Bunu sana anlatamam, ben, bunu yapamam."
"O zaman bana göster." dedi Regulus'un masasının yanındaki düşünsele bakarak.
"Geçmişten kurtulmalısın Harry, geçmişe geri dönmeni istemiyorum." Harry inatla kaşlarını çattığında Regulus derin bir nefes alıp ayağı kalktı ve düşünseline ilerledi, Harry de onunla birlikte kalkıp yanına ilerlerken kalbi şiddetle atıyordu.
Draco ile kaldığı odadan Draco uyur uyumaz gizlice kaçmış ve Regulus'un ofisine gelmişti.
"Bunun geçmişte kaldığını ve bir daha tekrarlanmayacağını hatırla, Harry." Harry düşünselin dumanlanmaya başlamasıyla kafasını eğdi.
"Sen gelmiyor musun, Reg?" Regulus başını başka tarafa çevirip yutkundu.
"Tekrar görmek isteyeceğim bir manzara değil." dedi sessizce. Harry soyutlandığını hissetti, etrafındaki mekan değişti ve artık oradaydı, yerde cansızca yatan bedenine bakıyordu. Harry donakaldı bir süre, bu...
Kendini ölü bir şekilde yatarken izlemek, iç burkucuydu.
Bunu kendisi yapmıştı, asası hala elinde duruyordu.
İşte, büyücülük dünyasının yaşayan çocuğu.
"Harry, ben geldim! Sana pasta aldım, sonra... hediyelerim de var ve mumlarım!" Hermione'nin neşeli sesi kalbini sızlattı, yüzü buruştu huzursuzlukla.
Gözlerinin dolduğunu hissetti.
"Harry? Orada mısın?" merdivenlerden ayak sesleri duydu, kalbi atışlarını kaçırdı.
"Bugün doğum günün olduğunu unuttuğumu sanıyorsan büyük yanılı-" odaya giren cadı, yerde gördüğü arkadaşıyla önce şokla dondu, sonra tüm evde, belki de mahallede yankılanacak bir çığlıkla titreyerek geriye yalpaladı ve sertçe düştü.
Titreyen bedeniyle çığlık çığlığa bağırıp ağlarken Harry odanın köşesine çöktü gözlerinden akan yaşlarla, arkadaşının acı ve ıstırap dolu çığlıkları kalbini acıyla sarstı. Hermione inanamdı, değildi, bu sahne gerçek değildi. Evet, bu sadece aptal bir böcürttü ve onunla oynuyordu. Deli gibi titreyen elleriyle asasına uzandı ve şiddetle sallayıp bağırdı.
"RİDDİKULUS!" hiçbir şey olmadığında hıçkırıkları yükseldi, kalbi korku ve ıstırapla sıkılıyordu, sanki bir el kalbini sımsıkı sıkıyordu, o kadar sıkıydı ki nefes almak işkence gibiydi. İnce parmakların sıkıca tuttuğu asa daha şiddetli sallandı, "RİDDİKULUS! RİDDİKULUS RİDDİKULUS!" Harry yüzünü kapatıp daha şiddetli ağladı.
"Hayır! Gerçek değil! Değil hayır değil! Harry!" asa bir kenara fırlatıldı, çağının en güçlü cadısı, dizleri ve elleri üzerinde ilerleyip tüm çaresizliğiyle cansız bedeni titreyen kollarıyla tutup uyanması için sarstı ama olmadı.
Arkadaşı kucağında cansızca yatmaya devam etti. Hermione hissettiği yıkım, acı ve inanamamazlıkla sızlandı ve arkadaşının yanağına dokundu.
"Harry, Harry yapamazsın..." Hermione şiddetle hıçkırdı. "Lütfen, uyan, bunu bana yapmış olamazsın, Harry!" Hermione cansız bedeni göğsüne bastırdı ve büyük bir çığlık dudaklarından koptu.
"HARRY UYAAAAN!"
...........
Harry Potter'ın cenazesi kalabalık değildi. Cenazede Weasleyler, Grangerlar, Malfoylar ve birkaç küçük aile vardı sadece. Harry Luna'nın Neville'e sarılıp ağlarkenki görüntüsünde sarsıldı ve başını çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In La Kesh | Tomarry
FantasiO kahraman olmak istemiyordu, o sadece sıcak bir aile ve huzurlu bir yaşam istiyordu. Harry insanları kurtarmıştı ama kahraman olduğuna inanmıyordu, kendisini kurtaramadığı bu acı bataklığında hiç de kahraman gibi hissetmiyordu. "Düşünürsen yapamaz...