🙇🏻🍮
ikinci bölümbir hafta sonunda üstünde önlükle duruyordu. ilk sırada ikinci tezgahta, titremeye başlayan ellerini gizleme dürtüsüyle üstündeki sweatin bilek kısmından ellerini geçirmişti.
şefler içeri girerken alkışlamaya başlayanlarla ellerini sweatten çıkartıp kesik kesik alıdığı nefeslerle alkışlamaya devam etti.
kadroya girmek istiyordu, çok istiyordu.
şefler masanın arkasında beklerken ortalarında ki katsuki dirseklerini masaya koymuş ellerini çenesine yaslamış doğrudan izukuya bakıyordu.
"hoşgeldin–iz." katsuki doğrulup kendini toparlarken heyecanlı hissediyordu. ilk defa yaptığı yemekten memnun olduğunda hissettiği heyecandı bu.
"kuralları biliyorsunuz zaten ama yeniden açıklayalım. ilk önce biz size bir yemek vereceğiz, bu yemeği en iyi yapanlar ikinci tura geçecek. ikinci turda yine size bir malzeme verilecek malzemenin ön planda olduğu bir yemek yapılacak... şimdi bu senenin ilk kadroya gireni kim olacak?"
kameralar izukuya döndüğünde dişlediği dudağını serbest bırakmış, yutkunmuştu. kendisini berbat hissediyordu. gözlerini tüm stüdyoda gezdirmişti ama üstüne üstüne geliyor gibiydi.
saatten tok bir ses geldiğinde korkuyla başını çevirdi, kırk beş dakikanın üzerinde durmuştu. titreyen ellerini önlüğün arkasına götürdü. arkasındaki tezgahtakiler kendi aralarında konuşuyordu. "nasıl titriyor baksana? kesin elenir bu."
"torpil diyor herkes valla."
"susun. kendi aranızda konuşmayı bırakın yemeği söylüyoruz." katsuki beklediğinden sert çıkan sesiyle boğazını temizleyip önündeki masada üzeri kapalı yemeği açtı.
"tiramisu. ilk yemeğimiz."
mina gülümseyip "ağzımız tatlansın istedik." demişti. izuku bildiği yemeği gördüğü için biraz olsun rahat hissetmişti.
malzemeleri alıp başlarlarken katsuki aralarda dolaşıyordu. arkada olsa bile izukuya bakmaya çalışıyordu ama boyu kısa olduğu için tam gözükmüyordu. "şefim. bu böyle mi olacaktı."
"yanlış yapıyorsun. daha önce yaptın mı?"
"hayır."
"ıslat altını." teşekkür eden yarışmacıyı es geçip en öne yürümeye başladı, ilerledikçe saçlarını görmeye başlamıştı.
yeşil saçlarının boyası akmıştı. su yeşili gibi duruyordu ama bu hali bile çok güzeldi. "neden yeşil?" tezgaha yaslanırken ona dönen kamerayı eliyle kış kış hareketi yapmıştı. "soy ismimden dolayı." dedi izuku.
"ismin çok güzel."
"t-teşekkürler."
"torpille geldiğini düşünmüyorsun değil mi?"
"hayır. siz evet demesenizde geçmiştim."
"evet aferin sana. güzelce yap." izuku başını sallarken katsuki o kadar çok saçlarına dokunmak istiyordu ki zorlukla geri çıktı. çillerden nefret ederdi ama o kadar hoşuna gitmişti ki hepsini tek tek öpebilirdi.
son on dakikaya girdiklerinde izuku tezgahı topluyordu. yemeği bitiren ilk kişiydi.
sonunda bittiğinde şefler sırayla tadım için geliyorlardı. ilk önce katsuki başlamıştı. izuku'nun yaptığını çok merak ediyordu ama mina çok göze battığına dair uzun bir konuşma yapmıştı. uzun süreli- liseden beri- bir arkadaşlıkları vardı ve bu süreç boyunca mina hep annesi gibi davranırdı. ne yaparsa uyarır doğrusunu gösterirdi, lisede sürekli küfür eden agresif katsuki'nin değişmesinin büyük bir kısmı mina sayesindeydi, bir de hazırladığı slaytlar. katsuki mina'nın her olaya slayt hazırlamasını çok seviyordu.
arka sıraların tatlılarına baktıktan sonra somurtarak masanın arkasına geçmişti. mark izuku'nun tiramisusundan büyük bir ısırık aldığında kıstığı gözleri ile onu izliyordu.
mina da tadımı yaptığında kendi aralarında konuşmuşlardı. "serena, izuku, hinata. benim tattıklarım arasında kontrol etmenizi istiyorum." mark elindeki kartları masaya vurup düzeltti, simetri takıntısı vardı ve birinin diğerinin üzerinde olması rahatsız ediyordu.
katsuki keyifle serena'nın tatlısına bakıp hak ettiği puanı verdikten sonra yanındaki izuku'nun tatlısına bakmak için tatlı kaşığı aldı. büyük bir kısmını yerken izuku vereceği tepkiyi bekliyordu. ellerini önde birleştirmişti, bir hafta öncesinden çıkarttığı simli ojenin simleri hâlâ tırnaklarındaydı ve yasak olup olmadığını bilmediği için gerilmişti. biraz da utanıyordu, yanakları pembeleşmişti.
katsuki bir kaşık daha alıp kremadan da yedi. gülümseyip izukunun saçlarını karıştırdıktan sonra hinata'nın yanına ilerledi.
önceden zorundalıktan stüdyoya geliyor gibi hissetse de sabah erkenden uyanmış spora gitmiş, kahvaltı bile yapmıştı. gerçekten izukudan hoşlanıyordu.
mina öne çıkıp kağıttaki isimleri okudu. "sırasız bir şekilde en güzel yapanlar. izuku, hinata, yagi, sho, sasuke, hisoka. bunlar ikinci tura geçenler, geriye kalanlar..." yanlışlarını, neden olmadığını söyledikten sonra arkaya gitmelerini söylemişti. onlar arkaya giderlerken çekim arası verilmişti.
izuku bu zamana kadar olduğu gibi yine dışlanıyordu. büyük gözleri, uzun kirpikleri, dolgun sayılabilecek dudakları ve bembeyaz teni ile feminen duruyordu ve bunun yüzünden çocukluğundan beri zorbalıkla karşı karşıyaydı, söylemedikleri hakaret etmedikleri küfür kalmamıştı ona. ama yine de her zaman onlara iyi davranmış kimseye en ufak bir kötülük bile yapmamıştı. yarım saat önce tiramisunun altı için ne yapılacağını soran arkasından konuşan çocuğa konuştuğunu bildiği halde tarifi vermişti, sayesinde tekrar yarışacaktı ama dışlamaya devam ediyordu.
kapattığı gözlerini açıp cebindeki titreyen telefona baktı. arayan arkadaşını meşgule aldıktan sonra rastgele bir dizi açıp kendine çektiği dizlerine çenesini yaslayıp oturduğu yerde sırtını duvara yasladı. soğuk fayans yüzünden hasta olacağını bilse de çağrılana kadar oradan kalkmadı.
💗
izukum ya 🥺
simli her seyy 💘💗🥺🥺😋💝💝💝💞💓💖🌟💖💗🌟😋💘✨💖💓💗💗💞🥺💘💗🥺🌷💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
masterchef ୨୧ bakudeku
Fanfiction[🧑🏼🍳🌸🧑🏻🍳] [bakudeku] japonya'nın bir numaralı şefi katsuki ve yarışmaya büyük hayallerle gelen izuku.