Yavaş adımlar koridorda duyuluyordu, adam usulca odanın kapısına gelince durdu. Elini kapının koluna doğru yöneltti, tuttu ve aşağıya doğru iterek kapıyı açtı. Kapıyı iterken kendiside içeriye yavaş adımlarla girdi, ranzanın alt tarafında yatan çocuğa doğru bakmaya başladı. Bıkkın gözleriyle çocuğa bakmaya devam ediyordu, çocuğun yanına geldi ve üstündeki battaniyeyi tutup yere attı, "Hadi uyan Reinar!"
"Ah, 5 dakika daha!"
"Bunun 3 dakikası bile olamaz! Okula geç kalıyorsunuz, hadi!!"
Bunun üzerine yatağından kalkıp, ayaklarını yere doğru bastırdı Reinar. Uykulu gözlerle karşısındaki adama bakıyordu, "Yasu uyandı mı?"
"Hayır, uyanmadı. Sen uyandırırsın onu, sizi aşağıda bekliyor olacağım."
Reinar bunun üzerine kafasını usulca eğdi, o sırada yanındaki adam yavaş adımlarla odadan çıkarken arkasından kapıyı kapatıp aşağıya indi. Reinar ayağa dikildi ve kollarını havaya doğru dikti, büyük bir esnemeden sonra üstündeki yatakta yatan Yasu'ya döndü, "YASU! UYAN HADİ!!"
Yasu duvara doğru döndü, uyumaya devam ediyordu. Reinar buna sinirlenerek Yasu'nun yanına çıktı. Eline tükürdü ve Yasu'ya tokat attı. "AH!! ACIDI!!" diye bağırmaya başladı Yasu. Elini yanağına doğru getirdi, Reinar'ın vurduğu yere bastırmaya başladı elini. Reinar sıkkın gözleriyle Yasu'ya baktı, "O kadar hızlı vurmadım abartma!"
"Ne demek 'Vurmadım.'! ŞUAN AÇIDAN ÖLÜYORUM ANLASANA!!".
"Neden vuruyorsun kıza Reinar! Bu kaçıncı oluyor?" dedi Yasu'nun kızaran yerine yara bandı yapıştıran kadın. Reinar yengesi ne baktı ve omuzlarını silkti, "Uyanmıyordu!" Lafa dayıları daldı, "Her neyse, Yasu birşey yoksa gidelim hadi. Geç kalıyorsunuz." Yasu ayağının yanındaki çantasını omzuna geçirip ayağa kalktı, "Tamam, gidelim. Görüşürüz yenge!" diyerek yengesinin yanağını öptü Yasu. Reinar ve dayısının arkasından koşarak gitmeye başlarken, yengesinin arkasından yüzü düşmüştü, "Annelerini ve babalarını hiç mi merak etmiyorlar.." Diyerek ayağa kalktı, kapının yanında ayakkabılarını giyen iki yeğenine baktı. İkisinin hiç birşeyden haberi olmayıp, hayatlarına devam etmesi ona garip gelmişti.. Yani, haberleri yoksa böyle davranmaları çok normal değil miydi?
.
"Dayı, birşey sorabilir miyim?" dedi Yasu dayısına bakarak. Dayısı araba kullanırken hala önüne bakıyordu, arkasına bakmadan Yasu'ya seslendi, "Tabii sorabilirsin Yasu." dedi sevinçli bir sesle. Yasu ilk sormaya utandı, ama artık konuyu açmıştı. Yani konu değiştirmeye çalışsa, yine her türlü söylemek zorundaydı. "Annemle babam.." diyerek kafasını eğdi Yasu, Reinar gözlerini önündeki aynağa doğru yöneltti, ayna Yasu'yu gösterdiği için aynadan Yasu'yu görmek çok rahattı. Birşey demeden bakmaya devam ederken dayıları derin nefes verdi. Yengelerinin yanında bu konuyu açmadıklarını, ve asla açmayacaklarını da hepsi iyi biliyordu. Dayısı hala önüne bakmaya devam ediyordu, "Devam et Yasu."
Yasu bunun üzerine yutkundu, ellerini sıkmaya başladı. Derin nefes verdi, "Yengemin yanında söyleyemedim ama, annem ile babam nereye gitti de, bizi size bıraktırlar?" Bunun üzerine Reinar gözlerini dayısına çevirdi, bunun cevabını Yasu kadar merak ettiği bakışlarından belli olabilirdi. Dayıları kırmızı ışığın yandığını görünce frene basıp arabayı durdurdu. Gözlerini Yasu'ya çevirdi, "Hala da bende bilmiyorum,ama sanırım.." diyince Reinar araya daldı, "Sanırım ne?"
Dayısı kafasını Reinar'a çevirdi ve bir süre konuşmadı, "Ölmüş olabilirler.." Yasu bunun üzerine kendini arkaya doğru bıraktı, "Bu sözlerden bıktım usandım! Annemler nereye gitti, başka bir evrene mi!"
"Sakin ol Yasu!" diyerek bağırmaya başladı Reinar. Sinirli gözlerle Yasu'ya baktı, susması cidden iyi olurdu. Yanlarındaki dayıları, bahsettikleri annesinin abisiydi. Bu duruma tanıklık ettiği için onun duyguları da kırılabilirdi. Yasu bunun farkına varıp korkmuş gözlerle dayısına baktı. Yaptığından pişman olan Yasu, ellerini dayısını omzuna getirdi, "Ö.. Özür dilerim dayı, öyle demek istememiştim.. "Dayıları yeşil ışığın yandığını farkedince gaza bastı. Bir yandan kulağı Reinar ve Yasu daydı, "Sorun yok, annenizi özlediniz biliyorum.. Reinar'ın dediği gibi biraz sakin olmalısın Yasu. Lütfen." Yasu bunun üzerine kendisini geriye doğru serbest bıraktı, yanındaki çantasını kucağına alıp sarılmaya başladı. Kafasını çanta sayesinde saklamıştı. Ne konuşacak gibi görünüyor, nede ağlayacak gibi görünüyordu. Reinar puflayarak Yasu'ya döndü, "Depresyona gir.."
"Depresyona girdiğim falan yok! Saçma sapan şeyler uydurmayı kes 'Reinar.'!" diyerek bağırdı Yasu. Reinar bunun üzerine kızmaya başladı, "Bana abi demeni kaç defa söyleyeceğim?" diyince Yasu sol cam kenarına doğru süründü. Reinar tam birşey diyecek iken dayısı ona kararlı gözlerle baktı. Reinar nefes vererek geriye çekildi ve sustu...
"Bunlardan bıktım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzündeki Papatya
Teen FictionAnnesi ile babası nedensizce ortadan kaybolduğu için dayılarında kalan iki kardeşin, büyümesi ile birlikte ellerine geçen mektuplar ile hayatları değişiyor. Ellerine geçen bu mektuplar, hayatlarında ki birçok eksiklikleri tamamlayacak gibi görünüyor...