"Ne?" diye ses geldi arkadan. Yengeleri önlerine geçti Yasu'nun elindeki mektubu alıp kendisi okumaya başladı. "Ne demek kabul edilmedi! Bunlar ne dediğinin farkındalar mı?" Reinar boş gözlerle yengesine baktı, "Ah, boşver yenge. Dünyanın sonu değil ya!"
"Ama bu Yasu için önemliydi!" diyerek karşılık verdi yengesi. O sırada gözler Yasu'ya döndü, Yasu yengesini elindeki mektubu aldı ve yeniden okumaya başladı. Yasu kafasını kaldırıp abisine baktı, "Abi benimle gelir misin?" Reinar ilk başta anlamamış gözlerle baktı, "Eh peki.." İki kardeş yukarıya doğru merdivenlerden çıktı. Kapıyı kapatma sesi gelince yengelerinin yüzü düştü. Bunu farkeden kocası ona baktı, "Noldu hayatım?"".. İkisi ölmemiştir, değil mi?" diyince kocasının da yüzü asıldı. Bu soruyu hiç beklemiyordu. Asıl neden bu soru? Derin nefes verdi önüne doğru bakmaya başladı, "Hiç umudum kalmamış gibi mi görünüyorum?" diyince karısı ona doğru baktı, "Ne? Hayır! Yasu ve Reinar çok merak ediyorlar.. Onlara doğru düzgün bir cevap vermek istiyorum!" Kocası yine derin nefes aldı, "Eh.. Peki. Okulun müdürüyle konuşacağım." Eşi bunu duyunca sevinçten kocasına sarıldı, "Aww~ En iyi dayı sen olabilirsin!" Kocası bunu duyunca hafif bir tebessümle eşine baktı. Alnına bir öpücük kondurdu ve gülümsemeye devam etti.
.
"Ee ne diyeceksin Yasu?" dedi Reinar. Yasu Reinar'ın elindeki mektubu alıp açtı. Mektubun içinde başka bir not vardı, onu aldı ve Reinar'ın yüzüne fırlattı. Reinar yüzündeki notu alıp kızgın gözlerle kardeşine baktı, "Bu şimdi ne oluyor Yasu!" Yasu okul çantasına eşyalar doldururken bağırmaya başladı, "Konuşma, sadece oku!" Reinar bunun üzerine puflayarak notu okumaya başladı. Okurken gözleri yavaşca büyüyordu, "Ha? Ama kabul etmediklerini söylememişler miydi?! Bu notta ne böyle!" Yasu kendi kağıdını aldı ve bakmaya devam etti, "Aaaağh~ Hayallerim gerçek oluyor! Hem müze hem güçler! Bundan en güzeli olamazdı!"
"Güç mü? Ne gücü!" diye şaşırdı Reinar. Yasu sinirli ifade ile abisine baktı, "Biz bunları Yıldırım Koleji'ne gönderdik abi! Hiç mi duymadın?" Reinar kafasını sağa sola salladı, Yasu bunu görünce hayal kırıklığına uğradı, "Abimin herşeyi bildiğini zannederdim! Ama neyse, güçlerle ilgili birşey bilmiyor. Normal yani!" Reinar kızarak kardeşine bakmaya devam etti, "Dalga geçme! Ve bu çanta ne için?" Yasu duraksayıp abisine döndü, "Yıldırım Koleji'ne kabul edilmedik mi! Yarın oraya gitmemiz lazım!"
"HA?! NE! NEDEN BUNU ÖNCEDEN SÖYLEMEDİN!"
"NASIL SÖYLEMEMİ BEKLİYORSUN!".
"Aww, küçük şekerlerim koleje beleşe gidiyorlar! Şuan sevinçten bayılabilirim!"
"Ah, abartma yenge! Sanki beyinsiz olduğumuzu söylüyor gibisin..!"
"Abi abartma! Yengem sadece heyecanlı o yüzden böyle davranıyor! Hem bu şehrin en iyi Kolejlerinden biri! O yüzden değerini bilmelisin!"
"Sen sus Yasu!"
"Yoo!"
"Ah, kavgayı kesin! Hadi arabaya!" diyerek bağırdı dayıları. Yasu yengesinin yanağından öperek kapıya doğru ilerledi. Ayakkabılarını giydi ve hemen arabaya koştu. Reinar ve dayısıda arkasından arabaya yetişmişlerdi. Herkes arabaya bindiğinde dayıları arabayı çalıştırmıştı bile..
"OKUL ÇOK GÜZEL GÖZÜKÜYOOR!" diye bağırdı Yasu, dayısı arabayla giderken. Reinar Yasu'ya bıkkın gözlerle baktı, "Biraz sessiz olamaz mısın?" Yasu gülerek, "Hehe, hayır." Reinar önüne döndü, "Şaşırmadım." Yasu ve Reinar okulun bahçesine girdiklerinde bağırma seslerini duymuşlardı, Yasu sesin geldiği yöne bakınca iki tane kızın kavga ettiklerini gördüler. Yasu kızlara yaklaştı, Reinar Yasu'nun uzaklaştığını görünce duraksadı. Yasu'nun kızlara doğru yaklaştığını görünce arkasından geldi. İkisi bir süre kavga eden kızları dinledi,
"BANA NEDEN KÖPEK DİYON PİÇ!"
"SENDE NİYE BANA PİÇ DİYON KÖPE-"
"NOLUYO LAN BURDA!" diyerek araya daldı Yasu. İki kız ilk şaşırmış gözlerle baktı, aralarından birisi konuşmaya başladı, "HİNATA BANA PİÇ DİYOR İŞTE!"
"SENDE BANA KÖPEK DİYON MK!""İkinizde susun!" Hinata meraklı gözlerle, "Niye?" diyerek sordu. Yasu piç gülüşüyle, "Hepimiz malız!" Öteki kızın bir kaşı oynadı, "Dur.. Sen çok dürüstsün.. Ben seni Yasu'ya benzettim.." Hinata kıza baktı, "Bende."
"Ben zaten Yasu'yum." dedi şaşkın gözlerle Yasu. Hinata yanındaki kıza baktı, "Lan.. Laura sakin ol.."
"SEN NERLERDESİN MK?!"
"SAKİN OL BE!"
Laura bir an duraksayıp Yasu'nun yanındaki çocuğa baktı, "Bu kim? Reinar mı!" Reinar kafasını oynattı ve hafif utandı, "Eh.. Evet."
"AMAN NE GÜZEL! SENDEN BİR KURTULAMADIK ZATEN!"
"SEN ONU KENDİNE DE BE!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzündeki Papatya
Novela JuvenilAnnesi ile babası nedensizce ortadan kaybolduğu için dayılarında kalan iki kardeşin, büyümesi ile birlikte ellerine geçen mektuplar ile hayatları değişiyor. Ellerine geçen bu mektuplar, hayatlarında ki birçok eksiklikleri tamamlayacak gibi görünüyor...