Bu bölümü"Yaşlı amca-İstanbul Beyefendisi"dinleyerek okumanızı öneririm
İyi eğlenceler.
☄
Sabah erkenden uyanmış tüm işlerimi halletmiş ve soluğu yeni açılan sanat galerisinde almıştım.Dün olan olaylardan sonra en azından birazda olsa kafam dağılır diye düşünmüştüm.
Mekanın huzurlu ve ferah bir havası vardı.Duvarlarında bir sürü sanat eseri sergilenmişti.Hepsi başka bir şeyi anlattıyor.Dünyanın farklı konularına değiniyor,farklı duygular hissettiriyordu ama hepsi aynı konu adı altında bütünleşiyordu;Sanat
Annemin en ilgili olduğu konuydu;Sanat
Hep bana sanattın kaç dala ayrıldığını anlattırdı.Elinden geldiğince sanat galerisi gezdiğini çok net hatırlıyordum.Annem gerçekten sanattın her dalıyla ilgiliydi.Sanattı seviyordu ve beni de peşinde sürüklemekten hiç gocunmuyordu.Annem her gittiğimiz sanat galerisinde istisnasız her tablonun anlamını bana hiç bıkmadan anlamadığımı bildiği halde anlattıyordu.Ben de en sonunda kendimi sanattın içinde bulmuştum.Sanattı seviyordum içinde olmak beni huzurlu hissettiriyordu.Acılarımı şarkılarıma dökmeyi,dertlerimi insanlara müzik sayesinde aktarabilmeyi,benimle aynı acıyı yaşamış birinin şarkımda kendini bulup dinlemesini seviyordum.Bunlar olmasa muhtemelen bunca linçe katlanmaz ve çoktan şarkıcılık mesleğini bırakmış olurdum.
Kafamdaki düşünceler git gide çoğalırken düşünmeyi bıraktım ve önümdeki tabloyu incelemeye başladım.Resimde küçük bir çocuk vardı kaldırımda oturmuş minik elleriyle kulaklarını kapatmıştı.Gri renkte olan bulutlar üstündeydi.Yağmur yağıyordu.Resmi bir kez daha detaylıca inceledim resimde kullanılan renklere baktım ve bir sonuca vardım.
Bunu yapan ressam kararsızdı çünkü çoğunlukla gri renk kullanmıştı.Ordaki küçük çocuk oydu bir şeyler yaşamıştı.İlkte küçük çocuğun ağladığını düşündüm ama hayır,bulutlar küçük çocuk yerine ağlıyordu.
Bunu yapan ressam belki de kimsesizdi o gün tek başına kalmıştı ama ne yaşadıysa ona rağmen güçlü duruyor,ağlamıyordu.Onun yerine bulutlar ağlıyor küçük çocuğun güçlü durmasına yardım ediyordu.
Ardından başka bir tablonun önüne geçtim ve incelemeye başladım.Resimde bir kadın vardı.Akşam vakti evinin önünde battaniyeyi üstüne örtmüş oturuyordu.Elinde bir mektup tuttuyordu.Resimde çoğunlukla sarı renk kullanılmıştı.Bu kadın birini özlüyordu çünkü sarı renk özlem demekti.
Başka bir tablonun önüne doğru adımlaya başladım.Bu sefer ki tabloda bir insan yoktu.Bir sokak veya bir şehir yoktu sadece Ay vardı.Ayın ışığı hiçbir şeyle kapatılmamıştı.Ay tüm ışıltısıyla gökyüzünde duruyor resmi inceleyenlere güzel bir manzara sunuyordu.
Bir süre sonra tanıdık bir ses arkamdan konuşarak bana doğru gelmeye başladı.
"Resmimi beğenmişe benziyorsun."
Gelen kişi Aybarstı.
"Güzel olmuş"diye mırıldandım."ama aklıma bir şey takıldı neden tatlı bir şehir gülen insanlar çizmek yerine sadece gökyüzündeki Ayı çizdin?"
Dediklerimi dinlerken ilk önce kaşları çatıldı ardından yüzüne hafif bir gülümseme kondurdu ve konuşmaya başladı.
"Dediğin gibi güzel bir şehir veya bir sürü bina çizebilirdim ama zaten bunların hepsini hayatlarımızda yeterince görüyoruz.Onun yerine şehrimizdeki ışıklarla güzelliğini örttüğümüz Ayı resmetmek istedim.Ayrıca Ayın ışığını seviyorum bence bu bile onu resmetmem için bir neden olabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şarkılar Sana Ait
Teen FictionGeçmişin acılarını şarkılarına döken bir kadın ve ona şarkılarını armağan eden bir adam... ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Üzgünüm,sevgili Ay ve yıldızlar ama onun gözleri sizin ışığınızdan daha parlak."