2. Bölüm

777 51 62
                                    

Sabah geldikleri restoranda hava çoktan kararmaya yüz tutmuş gibi gözüküyordu. Bu kadar saat boyunca sadece şen şakrak eğlenip muhabbet etmişlerdi. Hiç biriside açıkçası sıkılmış gibi de gözükmüyordu.

" Senin çocuğun var mı?" Diye sordu meraklı bir tavırla Mertens. İcardi bu soruya karşı gülümseyip bakışlarını aşağa doğru kaçırdı.

" Yok."

Mertens gülerek içkiden bir yudum alıp geriye doğru yaslandı. O masada İcardi hariç herkes Mertens' in artık bu klasikleşmiş sorusundan sonra ne geleceğini biliyordu.

" Kıskan, benim sarı civcicim var." Dedi oldukça ironik ve komik bir tonda.

İcardi bakışlarını Mertens' e doğru çevirip kısık bir sesle güldü. Mertens' de ona aynı tepkiyle karşılık verdi. Muslera' nın bakışları o sırada Kerem' i bulmuş kaşları çatılmıştı. Kerem elindeki içki kadehiyle bir süre oynadıktan sonra bir kaç yudum alıp masaya geri bıraktı.

" Kerem sen iyi misin?" Diye sordu pek iyi olmayan türkçesiyle, Muslera.

Kerem bakışlarını Muslera' ya doğru çevirdi.

" İyiyim, abi. Niye sordun?"

Muslera, Kerem' i içindeki şüpheyle baştan aşağa süzdü. Kafasını bir şeylerin kurcaladığı açıkça belliydi.

" Kardeşim normalde içki içmezsin hatta nefret bile edersin."

Kerem kendini gülümsemeye zorladı.

" Abi arada bir de olsa kafa dağıtmak için gerekli şimdi."

Muslera ona son bir bakış atıp daha fazla konuyu uzatmamaya karar verdi

" İyi bakalım öyle olsun."

İcardi konuştukları şeyi anlamasa bile bir sorun olduğunu açıkça farketmişti. Yanında oturan Zaniolo ile konuşurken bakışlarını Kerem' in üzerinde dolaştırdı bir süre. Gözü sürekli telefonunun üzerinde geziniyordu. Sanki birisinden arama ya da mesaj bekliyor gibiydi.

Gözlerinin telefon ekranından çekip geriye doğru yaslandı, Kerem. Şüphelendiği şeylerin doğru çıkmasından o kadar korkuyordu ki o konuyu daha fazla eşelemek istemiyordu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra bakışlarını masadaki yüzlerde bir süre gezdirdi ve onu bir kaç dakikadır kısa kısa bakışlar atıp izleyen mavilerle buluşturdu gözlerini.

Kerem bu adamın gözlerine her baktığında içini garip bir his alıp götürüyordu. Onunla ilerleyen zamanlarda kesinlikle daha fazla yakınlaşacaklarından emindi.

Mavi gözlerin içerisindeyken bakışları, küçük ama samimi bir gülümseme sundu. İcardi bu gülümsemeyi gördüğünde aynı şekilde kibarlıkla karşılık verdi. Kerem daha fazla uzatmadan bu anlamsız bakışmayı sonlandırdı.

Kerem eline telefonunu aldı ve ilk önce şifreyi girip direkt olarak mesajlar kısmına girdi. Altay' a attığı mesajlar yirmiyi geçmesine rağmen hâla daha ondan tek bir mesaj bile alamamıştı. Sabahtan beri bir insanın ne işi olabilirdi? Son bir ' Neredesin?' mesajı atarak tekefonu kapatıp masaya geri bıraktı.

Kerem fazla darlayıp darlamadığını düşünüyordu içtenlikle. Sabahtan beri tek bir mesaj bile atmıyordu ve Altay onun gerçekten endişelenmesine sebep oluyordu. Kerem gergince alt dudağını ısırıyor, kafasında düşünceler onu oldukça zor bir duruma sokuyordu. En sonunda telefonundan bildirim gelince bir hızla telefonu elinin arasına geri yerleştirdi. Şifreyi girip tekrardan mesajlar kısmına tıkladı.


Kerem:

Neredesin?

Altay:

Evdeyim.

O kadar mesajdan sonra gerçekten diyeceği tek şey bu muydu? En azından güvende, diye düşünüyordu Kerem.

Kerem:

İyi misin?

Altay:

Kerem iyiyim ama sonra konuşalım 

Arda' la birlikte oyun oynuyoruz.


Altay yine her zaman ki gibi Arda' la birlikteydi ve o yine her zaman ki gibi onun için endişelenmişti. Masanın üzerindeki elini sinir ve kırgınlık karışımı bir duyguyla sıktı.

Kerem:

Tamam.

Telefonu sertçe kapatıp masanın üzerine tekrardan bıraktı. Tahmin ettiği şeyin doğruluğu gün geçtikçe çoğalıyordu ve bu şuana kadar en nefret ettiği duygular arasına girebilirdi.

Sadece bir kez daha bunun doğru olmadığını dilemekten başka bir çare gelmedi aklına.

Guerra Por Amor // Kerem Aktürkoğlu • Mauro İcardiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin