Burdan çıkmam lazımdı. Telefonum kırılmıştı.
Salonun ortasında bir süre öylece bekledim. Beynim sanki çalışmıyordu. Bir anda bulunduğun salonda personel odası olduğu aklıma geldi. Hızlıca etrafıma bakındım. Nerdeydi...
Sonunda beyaz çelik bir kapı gördüm. Önündeki enkazları zar zor kaldırarak kapıyı açtım. Etrafıma bakındım ve kamera odası yazan bir oda gördüm. Bir umutla oraya girdim ama hiçbir kamera çalışmıyordu. En azından yiyecek veya çıkış kapısı bulabilirim diye umutlandım.
Girebileceğim tüm odalara girdim ve sonunda acil çıkış yazan bir kapı buldum. Kapıyı ittirdim son kalan gücümle.
Ve sonunda dışardaydım. Yağmur yağıyordu. Dışarısı içerisinin aksine hiç sakin değildi. Bir sürü polis arabası vardı. Birkaç kişi yerde ağlıyordu, etraf yaralılara doluydu. Yerde birkaç ölü vardı. Kimse umursamıyordu.
Bir tane polisin yanına gittim. Koluna dokunduğum gibi adam bana dönerek "Görmüyor musun çocuk!? Halletmem gereken işler var ailenin yanına git." Kalbime bir hançer saplanmıştı. Ailem yoktu. O sırada polisin telsizinden bir kişi konuşmaya başladı. "Meydanda bir bomba daha patladı amirim. Yaklaşık 34 ölü 18 yaralı var." Polis küfrederek arabasına bindi ve yavaş yavaş gözden kayboldu.
New York şuan savaş alanıydı. Yürümeye başladım. Eve gidecektim.
Ne kadar sürdüğünü bilmiyorum ama artık evdeydim. Kapıyı açtım. Annemin salondan bana seslenmesini bekledim ama kimse seslenmedi.Kıyafetlerim sırılsıklamdı. Saate baktım. 23.56. Koltuğa uzandım. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum.
Elime kumandayı alıp haberleri açtım. Her yerde aynı haber vardı. Sergide canlı bomba. Ölü sayısı her dakika artıyordu. O ölülerin arasında annem ve Betty de vardı. Daha sonra gözlerim yavaş yavaş kapandı.....
Uyandığımda saat 04.16 idi. Karnım artık yemek ye diye bana yalvarıyordu resmen. Tam koltuktan kalktığım sırada cebimden kolye düştü. Annemin yakut kolyesi. Elime aldım ve incelemeye başladım. Şuana kadar hiç fark etmemiştim bu kolyeyi. Kırmızı renkteydi, çok güzel ve ihtişamlı görünüyordu. Boynums taktım. Annem kimseye gösterme demişti ama o yüzden yeniden çıkardım ve bir gazete kağıdına sarıp çantamın içine koydum. Onu yanından asla ayırmıyıcaktım.
Ama aklıma takılan bir şey vardı. Bu kolye gerçekten alamayacağımız kadar pahalıydı. Annem bunu nasıl alabilmişti?
Sonunda mutfağa gidebilmiştim. Tezgahın üstünde annemin yarım bıraktığı kahvesi duruyordu. Kafamı çevirdiğimde ise bozuk olan çekmecemizi gördüm. Tamir edersem annem çok sevindirdi. Çekmecenin sorunu açılmamasıydı. Alet çantasına gittim ve adını bilmediğim bir şeyi alıp çekmeceyi zorlamaya başladım. Tek odağım çekmeceydi. En son elim zedelendiğinde farkına vardım. Annem bu çekmecenin tamir edildiğini asla göremiyicekti.
Bir anda gözümden yaşlar süzülmeye başladı. Yere çöktüm. Başımı ellerimin arasına alıp saçlarımı çekiştirmeye başladım. Yok olmak istiyordum.
Kapının tıklanmasıyla ayağa kalktım. Kapı deliğinden baktığımda kapıcımız olduğunu gördüm. Elinde gazeteler vardı. Nefesimi tutmuştum, evde olduğumu anlamasını istemiyordum. Kapıcı kimse kapıyı açmıyınca gazeteyi kapının önüne bıraktı ve merdivenlerden aşağıya doğru indi.
Bir süre gitmesini bekleyip kapıyı açtım ve gazeteyi aldım. New York Times gazetesiydi ve sayfanın başında kocaman " SERGİDE HASAR GÖREN VEYA KAYBOLAN EŞYALAR"
Bir sürü sanat eserine zarar gelmişti. Ve gözüme bir şey takıldı. Onca tablonun içinde farklı olan tek bir şey vardı. Oğlunu Yiyen Satürn ile aynı salonda sergileniyordu. Yakut kolye.
Hemen altındaki açıklamayı okudum. MS 1450. VII. Charles (22 Şubat 1403-22 Temmuz 1461) tarafından yaptırılmıştı. Fiyatı 978 milyon dolardı. Milyon dolar. Koşarak çantamı aldım ve içindeki kolyeyi çıkardım. Gazetede ki resmin yanına koydum. Bu kolye aynı kolyeydi. Bu da neydi böyle. Ben istemeden ne yapmıştım. Üstelik bu kolye kayıp eserler arasındaydı.
Şimdi mahvolmuştum.
......
Selamm. Napıyorsunuz?
Lütfen bölümleri sevdiyseniz oy verebilir misiniz? Yorum da yaparsanız çok sevinirim. Biliyorum konu çok sarpa sardı ve toparlayamıyorum imdaatt
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUBY -Sope-
General FictionJung Hoseok New York'ta annesiyle yaşayan , sorunlu bir babaya sahip 15 yaşında bir çocuktur. Bir gün annesini bir olayda kaybeder ve babasının yanına gönderilir. Ve orda hem kalbini hem de annesinin ona verdiği kıymetli bir eşyayı çalan biriyle ka...