Ormanın ortasında, kimsenin uğramadığı yerde Jimin'in kendi elleriyle yaptığı ahşap ev vardı. Bu evi antrenman yaptığında veya kafasını dinlemek istediğinde kullanıyordu. Burayı kimse bilmediğinden oldukça kullanışlıydı kendisine göre.
Evin ön tarafına kurduğu çeşitli araçlar ve parkur, her daim zinde olması için bir araçtı.
Şimdi ise 1 saatini geçirdiği kum torbasının yanından ayrılmış ve eline geçirdiği eldivenleri bir köşeye atmıştı. Kurduğu hamağa oturarak geriye yaslanmış, tepede yerini koruyan güneşe dikmişti gözlerini. Gözünü alan güneş yüzünden gözlerini kapatmış, bir süre öylece durup kuşların cıvıltısını dinlemişti.
Liderliğe geçme süresi yaklaştıkça üzerine yüklenen ağırlıklar da katlanarak artıyordu.
Jimin'in babası 50 yaşına girdiği zaman liderliği Jimin'e devredecekti. Jimin o zaman geldiğinde 28 yaşında olacaktı. Şuan ise 24 yaşındaydı ve çok bir zaman kalmamıştı ona göre. Sonuç olarak 19 yıldır bunun için eğitiliyordu ve 19'un yanında 4 yıl oldukça kısa geliyordu.
Jimin düşüncelere daldığı sırada arkasında duyduğu hışırtı sesleriyle gözlerini aralamıştı. Pençelerini çıkarıp dişlerini sivrilttiğinde hemen atağa geçmemiş, doğru zamanı beklemeye başlamıştı.
Gitgide yakınına gelen adımlarla zamanın geldiğinde anlamış, hamakta geriye dönerek arkadaki bedenin üzerine atlatmıştı. Tam yakalayacağı sırada önündeki beden insanüstü bir hızla elinden kaçmıştı.
Jimin, birkaç adım ilerisinde duran bedene hırlayarak yeniden atağa geçtiğinde, karşısındaki beden de aynı oranla geri çekilmişti.
"Sakin ol kurtçuk. Seni yemeyeceğim."
"Topraklarımda ne işin var?"
Jimin tanımadığı fakat vampir olduğu belli olan bedene karşı konuştuğunda sırıtmıştı uzun beden.
"Sana neden hesap vermek zorundayım?"
Jimin 'Sen ciddi misin?' bakışı attığında Jungkook sırıtışını silmiş, sahici bir gülümseme vermişti karşısındaki bedene. Jimin her ne kadar kendini tanımıyor olsa da onun için işler öyle değildi.
"Gezintiye çıkmıştım ve seni yalnız görünce gelmek istedim. Uzaktan sakin birine benziyordun, böyle vahşi olduğunu tahmin edemedim."
Yalan. Elbette ki biliyordu. Jimin'in kendi hakkında bilmediklerini bile biliyordu.
"Özellikle düşmanın olan bir ırkın sınırlarına gezinti için girmek oldukça şüpheli değil mi? Buna inanacağımı düşündün mü?"
"İnanıp inanmamak sana kalmış. Sadece seninle tanışmak istedim. Ben Jungkook."
Jungkook elini uzatarak bir karşılık beklerken Jimin ise düz bakışlarla bakıyordu.
"Bir an önce sınırımızdan çık. Sakın bir daha da girmeye kalkma. Bu seferlik yasağı çiğnemeni görmezden geliyorum fakat bir daha olursa konseye bildirmekten çekinmem."
Jimin kararlılıkla konuştuğunda Jungkook Jimin'e doğru yaklaşmıştı. Jimin, kendisine yaklaşan bedeni dikkatle izlerken ani atak yaparsa neler yapacağını düşünmüştü birkaç saniye içerisinde. O birkaç saniye içinde ise 5 farklı senaryo kurup savunmasını ve saldırısını nasıl yapacağına karar vermişti bile.
"Bir adım daha atarsan savaş başlattığını varsayacağım."
Jimin'in tehditkâr sözlerine aldırmadan iyice yaklaşmıştı Jungkook Jimin'e. Jimin'in sivri pençeleri göğsüne temas ettiğinde adımlarını durdurmuş, Jimin'in yüzüne bakmaya başlamıştı. Jimin ise onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyor, yine de tek bir hareketini bile kaçırmıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
surprise couple | jikook
Fiksi PenggemarTüm Kurt Klanı sakinleri, geleceğin lideri Alfa Park Jimin'in güzel ve saygın bir omegayla evleneceğini düşünüyordu. Ama hiç kimse, en güçlü klan olan Vampir Klanı'nın lideri Safkan Vampir Jeon Jungkook'u 'eşim' diye karşılarına getireceğini tahmin...