"taeyang, sana.... yaklaşmak istiyorum..."
"hmmh..."
"daha da yakın..."
"pekâlâ... işte böyle...bu çok iyi..."
"tanrım..."
"daha hızlı...olabilir mi?"
"tabii ki, tabii ki... bu yeterince sert değil benim için."
"tamamdır.. ah.."
"siz.. ne yapıyorsunuz?"
"ah, selam cheri. bak, artık iki kişilik masaj koltuğumuz var."
"... bu nereden çıktı?"
"yandaki ofisin artık ihtiyacı yokmuş. satmak için çıkarıyorlardı. bize verebileceklerini söyledim."
"ikinizin de epeydir ağrıları vardı ya, çalışmaktan. artık iyi olur."
"eh, evet... doğru..."
"..."
"o, neden öyle tuhaf davrandı?"
"bilmiyorum."
****
"kira."
"hmm?"
"teşekkür ederim."
"teşekküre gerek yok yahu, üst rafları silmek benim için zor zaten, sırf sana kolaylık olsun diye vermedim."
"ondan değil."
"...?"
"bu işte çalışmak, bana kendimi gerçekten daha iyi hissettirdi."
"ah..."
"hoş, benim için yaptığın her şeyle kendimi daha iyi hissediyor, benliğime yeniden kavuşuyorum. çoktandır griye döndüğünü sandığım bu dünyada, her bir adımınla renkleniyor bir köşe. sayende yağmurun tadını, güneşin sıcaklığını, ayın verdiği güveni hatırlıyorum."
"taeyang.."
"doğrusu benim yaşama tutunma nedenim sensin. biliyorum, kızdıracak bu cümle seni. çünkü sen hep istersin ki, ben kendim için ayakta durayım, kendimi kendim için seveyim, hakkımı savunayım, tıpkı senin yaptığın gibi. ama hayır, kira, herkes senin gibi, gördüğü çaresiz kedileri sokaktan kurtaracak kadar şefkatli, sevdiğiyle uğraşana haddini bildirecek kadar güçlü değil."
"..."
"kimisi o kedidir, kurtarılmayı, belki acılarının dinmesi için ölmeyi bekleyen. bir veterinerin kendisini bulması umudu bile kalan enerjisini harcayabileceği bir şey olmayan kedi yavrusu için, en acısız ölümü dilemek daha tasarrufludur sevgili kira."
"..."
"o nedenle, yağmurun dinmesi ya da acımasız insanların üstüme basıp geçmemesi için korunma yöntemleri ararken ben, senin beni o kedi yavrun gibi evine almanın, sıcak bir yuvayı anımsatmanın değerini, dolayısıyla teşekkürümü tam olarak anlayabilmen mümkün değil. öyleyse izin ver, sana teşekkürümü edebilmenin birkaç yüz yolunu daha bulayım."
"..."
"eh... yüz ifaden normal şartlarda iyiye işaret olmasa da, edebiyat mezunu yanım sözlerimle güçlü olan bir etki bıraktığım için gururlu."
"yalnızca kafenin temizliğini yapacağımızı zanneden ben, şu sözleri işitmeyi nereden hak ettim bilmiyorum."
"..."
"yüzümü yıkayıp gelsem iyi olur."
"öperek de durdurabilirim gözyaşlarını."
****
"ah, uzun bir gündü... ben çıkıyorum, gençler."
"bekle, cheri. taeyang'ı gördün mü?"
"oh, hayır? seninle sanıyordum."
"..."
"..."
"selamlar."
"... tanrım...."
"taeyang, sen...."
"..."
"bunu yine o mu yaptı?"
"cidden, önemi yok kira."
"neden oraya gittin?"
"ben.. gelmezsem, kötü şeyler olacağını söyledi. üzgünüm..."
"taeyang..."
"sanırım gerçekten de tam anlamıyla mutlu olmayı hak etmiyorum."
"ne?"
"..."
"şu akan gözyaşlarının nasıl ödümü kopardığını, kendinle ilgili böyle düşünmenin beni nasıl kahrettiğini keşke bilebilseydin. işte o zaman asla bu lafı etmezdin."
"kira..."
"ben.. ne yapabilirim ki? her yolu denemiş biri için, iletişim kurmamız başka nasıl sağlanır ki?"
"ben bir yolunu biliyorum."
"...?"
***
sonraki bölüm size bir sürprizim var hehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kayalıklar, choi taeyang
Fanfictiongenç kira, kayalıklarda intihar etmeye çalışan taeyang'a hayatı sevmeyi öğretir. tw: [üstü kapalı da olsa] intihara teşebbüs çağrışımları içerir