Sizden SEVDA KUŞUN KIRIK KANADINDA için çokça oy ve yorum istiyorum eğer kafamdaki sınırı geçerseniz bölüm çabucak gelir. Hazır sayılır size kalmış balkuşları. Pamuk eller yıldıza klavyelerde kelimeler dökmeye bekliyorum bakk.
🦋
Yağmur taneleri bedenime bir kamçı gibi iniyordu. İçimi her çektiğim solukta bir girdap var oluyordu ruhumda. Kokusu garipti güven veriyordu sanki.
Kokusu garipti kaçtığım her şey onda vücut bulmuş gibiydi.
Yine kolları arasındaydım. Beni kanatları altına almadan önce üç kez sormuştu. Kırık kanatlarımın kanı onun dağ estiren kanatlarına bulaşmıştı.
Beyaz uzun gecelik bütün bedenimi sarmış, yapışmıştı. Bacağımın arasından sızan kan berrak damlalara bulaşmıştı.
Dikişlerin bedenimden ayrılışını hissetmiştim. Her attığım adımda ,her nefes alışımda göğsümde bir ihtilal ve derin bir acı var oluyordu.
Fakat o gözlerimin içi dışında hiçbir noktama bakmamıştı. Ne bedenimi ikinci bir deri gibi sarıp yapışan bedenimi belli eden geceliğe ne de sıyrılan bacaklarıma.
İşte o zaman onun kanatları altına girip beni taşıyabileceğinden emin olmuştum. Fakat işte o korku o bilinmezlik beni hep çepeçevreyliyordu.
Bir insanın güvenini ,inancını çaldığınızda derin okyanuslarda yaralı ,kopmuş yüzgeçleriyle yüzmesini bekleyemezdiniz.
Kadın olmak sineye çekmek demek değildi ,kadın olmak acılarınla savaşıp bir Anka kuşu gibi yeniden var olmaktır. Acısı altında sınmak ,pısmak değildi. İlkinde de susmadım susturuldum, sonrası zaten berbattı. Şimdi yine aynı olacaktı.
Kopmuş yüzgeçleri olan bir balıktan yüzmesini beklerdiniz ama boğulurdu balık, yem olurdu katillerine...
Ben benim katillerimle her koşulda savaşacaktım.
Beni abim katletmişti şimdi bir başka yabancının kollarında taşınıp bir odaya götürülmek bana masum gelmiyordu. Kendi kanım bana en büyük çelmeyi takan ,lav çukurlarına atandı.
Kucağındayken boğazında bir yumru var gibi üst üste birkaç kez yutkunmuştu. Belki de ben onun boğazına takılan kılçıktım, yırtıcı bir kılçık. Bana beni incitmekten korkar gibi bakıyordu.
O zaman kalbim binlerce parçaya savruluyor gibi oluyordu.
Garipti işte kendi kanım bana en büyük acıları yaşatandı. Yabancı güven kokan bir adam ise o çelmeleri çarmıha germek isteyendi.
Uyuyup uyandığım her an yanımdaydı. Gözlerinin yeşili kadar temiz bakıyordu bana.
O gün dışarıdan geldiğimizde saçlarıma havlu sarmış bedenime de havlu sarıp battaniyeler sermişti üstüme.
Kalorifer kazanına sayısızca odun atıp gelmişti. Dışarı da delice yağmur yağıyordu fakat o her saate bir o yağmura rağmen dışarı çıkıp evin ısınması için ıslanıyordu.
Bacağıma dikiş atılırken odadan çıkmamış fakat sırtı dönük şekilde beyaz oymalı kapının önünde acılı seslerimi dinlemişti. Acıma şahit bir adamdı...
Aradan kaç gün geçmişti bilmiyorum zayıflayan bünyem aldığı soğuk algınlığıyla iyice bitap düşmüştü. O anlarda bile hep yanımdaydı.
Başıma konulan soğuk tülbentler tadını alamadığım şifa diye diye içirdiği çorbalar vardı. Benim zaman kavramım yoktu ama zamanımı kapsayan bir Şahin vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA KUŞUN KIRIK KANADINDA
General FictionBir eski zaman hikayesidir. Yetişkin içerik! Yaş farkı içerir! Sevda Kuşun Kırık Kanadın'da adında yazılmış ilk ve tek kitaptır! Çalıntı ve benzeri kitap durumunda hukuki sürece başvurulacaktır!