Geldikk lütfen yüz oyu geçelim yüz yorumu da bende erkenden gelecek bölümü atayım. Düşüncelerinizi, duygularınızı benimle paylaşın.
İyi okumalar dilerim.🕊
Zaman ağarmıştı usulca. Sesi ruha iyi gelen bir aziz gibi bedenimi uyuşturup uykuya daldırmıştı, kara zor bir aralıkta. Gözlerimi araladığımda gün güneşe sırtını dönmüştü. Kara düşüncelerde rıhtıma vurmuş sancı veriyordu zihnime.
İnsan kendi zalimiyle çocuk yaşında tanıştığında hepten öksüz, yetim kalıyordu. Bazen kendi gölgemle savaşır bazen de kendi gölgem yoldaşım olurdu.
Sev ,tanı sevmezsen bile sev hayatı! Adım at hayatın içine derdi babam. Adım atmazsan kötürüm kalır, çürürsün. Sevgi öyle güzeldir ki hasta bir insanı iyileştirir kızım derdi fakat bazen sevgi de iyileştirmez insanı.
İçi ağdalıdır ,içi kurum bağlamıştır arındıramazsın kirini pasını.
Hele sevgiyle büyümemiş insanlar dünyanın başına gelmiş en kötü hastalıktır.
Vebadır ,kötü huylu bir tümördür. Başı okşanmamış her insan eksik bir ruhtur. Bazıları yarım kalmışlığıyla beslenir bazıları da masumların kanıyla.
Ben masum muydum? Masumdum. Muhakeme etmek kendim için zordu ama masumdum. Kimseye bir kötülüğüm dahi dokunmamıştı ama dokunulan hep ben olmuştum.
Şimdi hiç tanımadığım bir adamın evinde sessizce başımı koyduğum yastıkta saatlerdir göz yaşı döküyordum. Temizlenmek istiyordum.
Delice etim kan bağlayana kadar keselenmek ve bana sırtını çevirmiş hayata ben tekme atmak istiyordum. Kimse kimseye karşılığı olmadan bu kadar yardım etmezdi.
Bana abim bile yardım etmemiş bir gayya kuyusuna atmıştı. Çırpınmamı gördükçe elini uzatmamıştı. Üstüme daha çok odun atmıştı. Yanarken yakmıştı...
Neredeydi bilmiyorum. Bana anlattığı anısından sonra yatağa yatmama yardımcı olmuş üstümü sıkıca örtmüş ,gözlerime bir şeylerden emin olmak ister gibi bakıp çıkmıştı.
Gün çoktan ağarmıştı, öğle ışıkları yatağa saçlarım gibi dağılmıştı. İlaçlarım için gelecekti biliyordum o yüzden gözlerimde ki yaşları silip ağlak halime son vermek istedim ama şöyle bir gerçek vardı ki kapalı kapılar ardında tek kaldığımda içimde bir kıyamet kopuyor, kopan noktalarda boynuma dolanıyor gözlerimden feveran olarak dökülüyordu.
Yattığım yataktan kalkıp lavaboya gitmeliydim ,kasıklarımda gezinen bir ağrı vardı ve asıl gerçek aynaya bakmak istiyordum. Ağrılarımı dinlersen sonu gelmezdi.
Bana her baktığında nasıl bir insan gördüğünü görmek istiyordum.
Zorda olsa ayağa kalkıp odanın içindeki kapalı kapıya ilerledim. Hayal meyal hatırladığım puslu bir an onun o odadan elinde su dolu bir kapla çıktığını görmüştüm. Telaşla anlıma koyduğu bezleri. O kadar büyük bir çiftlikti ki şu masallarda anlatılan her şeylerden vardı.
Panjurları bile. İşlemelerle dolu beyaz kapıyı araladığımda filmlerde olan klozetli bir banyo beni karşıladı. Ev masallardaki bir prenses için bile masaldı.
Üstümdeki uzun geceliği sıyırdığımda tam bir vahamet senaryosuyla karşı karşıya kaldım. Karnım ,kasıklarım mosmordu. Morlukların renkleri yeni yeni açılıyordu ama durum çok kötüydü. Elimin tersiyle bile dokunduğumda bir inilti döküldü dudaklarımdan.
Benim karnım ağrımasında kimin ağrısındı? Baldırımın yarısını kaplayan pansuman bantları vardı. Yer yer çürümeye yüz tutmuş morluklar vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA KUŞUN KIRIK KANADINDA
General FictionBir eski zaman hikayesidir. Yetişkin içerik! Yaş farkı içerir! Sevda Kuşun Kırık Kanadın'da adında yazılmış ilk ve tek kitaptır! Çalıntı ve benzeri kitap durumunda hukuki sürece başvurulacaktır!