Tesadüflere inanır mısın?
Bir insanın hayatı bir anda değişir mi? Ya da düzelteyim, 'Bir insanın hayatı bir anda altüst olur mu?'
Benim oldu. Benim hayatım altüst olmakla kalmadı benim hayatım bitti!"Sana son kez söyliyecem: Gitmeliyiz! Geliyor musun yoksa bu cesetle ve her yanı kanla kaplı olan evdemi kalacaksın?"
Ne yapmalıyım bilmiyorum. Annemi kendi ellerimle öldürdüm bunu ben yaptım.. Annemi öldürdüm! Ve karşımda bir yabancı burada hiçbir şey yaşanmamış gibi ellerini bana uzatarak beni buradan götürmek istiyor. Bu adam kim, Onunla gitmeli miyim?
Tüm bunlar kafamda dönerken göz yaşlarım ve titreyişim düşünmemi engelleyip duruyordu ama Lina! Hava aydınlanmaya başladı eğer burada kalırsam başım belaya girer ve Lina tek başına kalır.
"Sanırım bu sessizliğin gelmeme kararı. Sen bilirsin ben gidiyorum."
Daha cümlesini bitirmeden ayağa kalktığı gibi arkasını dönüp kapıya doğru yürümeye başladı.
- Hayır hayır! Dur lütfen bende geleceğim.
Dediğimde arkası dönük bir şekilde geniş omuzlarının üstünden bana döndüğünde göz göze geldik. Keskin çenesi ile dik burna bir anlığına olsa bile göz gezdiremeden yapamadım.
"Geliyor musun yoksa bana bakmaya devam mı edeceksin?"
- Be.. ben, ben tek değilim.
"..."
- Lina kardeşim, onuda almalıyız.
"Nerede?"
- Üst katta.
İkimizde merdivenlere yöneldik ama ben yürüyemeyecek kadar yorgundum. O dördüncü basamağa çıkarken ben hala birinci merdivenlerde korkuluklara tutunarak yürümeye çalışıyordum ki bunun farkına varmış olmalı, arkasına dönüp:
"Yardım ister misin?" Dediğinde biraz garipsemedim değil.
"Sadece yaralısın onun için sordum."
- Hıı!
Bu benim düşüncelerimimi okuyor.
- Teşekkür ederim gerek yok.
Yukarı çıktığımızda Lina'nın kapısının önünde durduk. Anahtarı cebimden çıkartarak kapıyı açtım. Lina uyuyordu, sanırım bugün bir anlığına olsa bile en huzur duyduğum andı, ne zaman içime kötü bir his düşse ya da berbat bir gün geçirsem sessizce Lina'nın odasına gelip onu rahatsız etmeyecek bir şekilde onun yatağının bir köşesine kıvrılıp onu uyurken izliyorum. Bu benim huzurlu bir şekilde nefes aldığım tek zaman olurdu.
- Onu uyandırmak istemiyorum.
"Sorun değil onu ben alırım."
Sessizce Lina'ya yaklaştı kulağında hala takılı olan kulaklığını hafif bir şekilde çıkartıp onu kucağına aldıktan sonra odadan dışarı çıkarken ben hala kapıda onu izliyordum.
"Sanırım beni fazlasıyla beğendin, bizimle geliyor musun?"Biraz gereksiz bir yüz ifadeyle baktıktan sonra
- Babam ve bu ev ne olacak?
"Ben hallederim."
- Sen kimsin, ve benim annem nerede?
Bir kaç saniye beni bakışlarıyla ifadesiz yargıladıktan sonra arkasını dönüp merdivenlerden hafifçe inmeye başladı. Bende biraz arkasından baktıktan sonra onu takip ettim. Evden çıktığımızda akşam üşendiğim için tüm eşyalarımı çantamla birlikte kapıda duran dolaba koymuştum. O evden dışarı çıktığında bende dolaptaki çantamı ve Lina ile montlarımızı alıp evin kapısını kapatıp onları takip ettim . Dışarı çıktığımızda hava aydınlanmıştı ama güneş hala gözükmüyordu.
"Araba şurada git arka kapıyı aç."
Cevap veremeyecek kadar yorgun olduğum için kafamı onaylarcasına sallayıp bahsettiği arabanın arka kapısını açıp şoförün arka koltuğuna oturdum ve Lina'yı bana vermesi için kollarımı açtım. Lina'yı bana verip şoför koltuğuna geçti arabayı çalıştırdıktan sonra hiç tanımadığım birisiyle sonu belli olmayan bir yolculuğa çoktan çıkmıştık.08.28
"Abla! Nereye gidiyoruz?"
"Abla!"
- Hıı! Ne, ne oldu?
Lina'nın yanağıma dokunmasıyla haykırmam bir oldu.
"Abla özür dilerim korkutmak istemedim."
- Bebeğim korkmadım sorun yok. iyi misin sen?
"Evet. Annem nerede, ve bu abi kim bizi nereye götürüyor?
Lina'nın sorduğu bu soruya gözlerim dikiz aynasından onun okyanusu andıran gözleriyle buluştu, Ağzım açık bir şekilde ne diyeceğimi bilmiyordum.
- Annemiz dün seni korkuttuğu için özür dilemek amacıyla bize tatil yapma hakkı tanıdı. Abla kardeş birlikte.
"Ama okul varken annem asla izin vermez ki."
- Okulu sen dert etme annem bize haftalık izin aldı.
Lina'ya daha ne kadar yalan söyleyeceğim ve annemizi öldürdüğümü nasıl anlatacam bilmiyorum.
Sanırım Lina'da çok yorgun olduğu için tekrar mayışmaya başlayıp uykuya daldı bunu fırsat bilip onunla biraz konuşabilirdim.
- Sen kimsin?
"Ahin."
- Kimsin derken ismini kastetmedim!
- Benim evimde ne yapıyordun, orada ne işin vardı?
"Tesadüf."
- Kafamı buluyorsun benimle?
"Tesadüflere inanmaz mısın?"
- ...
- Babam hala orada.
- Annemde bir anda kayboldu.
"..."
- Neden cevap vermiyorsun? Anneme ne yaptın
"Anneni sen öldürdün, ben bir şey yapmadım!"
Dediği anda olduğum yerde buz kesildim ve gözümden yaşlar akmaya başladı.
- Be.. Ben yapmadım o kadın benim annem değildi..
"O senin annendi."
Bana neden bu kadar acımasızca davranıyordu?
- Bize neden yardım ediyorsun ki nereye gidersem gideyim polisler beni bulacak.
"Kimse seni bulmaz."
- Nasıl?
Tam cevap verecekken telefonum titredi arayan Melisa'ydı.
Kısık bir sesle:
- Kahretsin şimdi ne yapacam!
Derken kafamı kaldırdığımda onun bana hala aynadan baktığını gördüm bende bir süreliğine ona bakıp daha sonrasında ikimizde kafalarımızı çevirdik. Gözlerim ağlamaktan dolayı hala şişikti ve yanıyordu biraz acısı diner diye kafamı kapının camına dayayarak gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANOYA
General FictionMeray kendi ölümünü kendi eliyle yazıp tüm kainatı lanetlemiş bir melekti. Bunun üzerine ölüm kabilesinden olan Ahin bu laneti tüm kainat üzerinden yok etmekle görevli olan ölüm meleğiydi. Ama Ahin ile Meray'ın geçmişleri onların peşlerini bırakabil...