4

23 8 0
                                    

.

.

.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.











Dinlenmek istediğinde
Yalnızlığa gömüldüğünde
Birlikte olsan bile
Anılar seni zehirlediğinde
Ve birini çağırdığında
Senin müziğin olacağım








Hâlâ tek başınayım. Sadece ben varım bir de sorunlarım. Ve ha bir de düşüncelerim, düşüncelerim her sorunun peşinden gelen bir kuyruk gibiydi. Bir sorun, bir hata, bir yanlışlık ortaya çıkardı ve onu en olmayacak düşünceler takip ederdi.

Mesela tam da yanımda Jungkook ile nereye olduğunu bilmeden yürüdüğüm şu anda düşüncelerimin bedenimi ürpermesi gibi.

Neydi bu?

Neyin içindeydim?

Kimdi, bana bunu kim yapmak istiyordu?

Mesajı okuyup kafeden şemsiyemi almadan  çıkmamın ve Jungkook'un masada bıraktığım şemsiyeyle nefes nefese yanıma ulaşmasının üzerinden on üç dakika geçmişti. Bunu biliyordum çünkü yeni bir mesajın gelme ihtimali beni hep telefonuma bakmaya itiyordu.

Jungkook, ikimizin üzerine  tuttuğum şemsiyemi elimden alıp kendisi tuttu.
Şemsiyenin aniden elimden çekilmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp soru dolu gözlerimi ona yönelttim.

"Ne yapıyorsun? "

"Şemsiyeyi sadece kendine tutuyorsun. Burada sırılsıklam oldum. Hem de şemsiyenin altına sığmak için eğilip iki büklüm olmam gerekiyor."

Alnına düşen ıslak saçı kenara itti.

"Neden iki metreymişsin gibi konuşuyorsun?"

"Ben uzun olduğumu söyledim mi? Senin şemsiyeyi tuttuğun yükseklik bana alçak geliyorsa demek ki sen kısasın."

Kaşlarım hayretle havaya kalkarak ona baktım.  "Hiç de bile."

Her yer ıslaktı. Yağmur, durmak şöyle dursun, gitgide şiddetini arttırıyordu. Jungkook'un şemsiyeyi sıkı sıkı kavramış eli soğuktan kızarmıştı. Saçlarının bir kısmı hâlâ biraz ıslaktı. Minik minik yağmur damlaları sırtındaki siyah deri ceketin üzerine tutunmuş, sanki düşmemek için direniyordu. Islak toprak kokusu havaya saçılıyor, süzülüyor, yükseliyor, her bir noktaya yayılıyordu. Dün gece saçlarımı yıkadığıım naneli şampuanın kokusu saçlarım ıslanınca bir kere daha tazeleniyordu. Hırkamın ceplerine sokuşturduğum elim, cebin dibindeki bu sabahtan kalma buruşturulmuş çikolata ambalajına değip hışırtılar çıkarıyordu.

How I Met YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin