6

40 7 9
                                    

Yine dışarıda yağmur yağıyor
Böyle anlar bana seni düşündürüyor
Uyuyamıyorum
Belki de olması gereken budur









Yalnızca pişman olmak bir hatayı unutturabilir mi?

Elebtte hayır.

Belki pişmanlık hatayı affettirir ama onu unutturmaz. Çünkü yüreğiniz hatayı affetse de akıl hiçbir yanlışı unutmaz. Yine tekrarlanacağından endişe duyar.

"Hye Ji, yanlış yapıyorsun."

Dosyayı önümden çekip kalemi elimden aldı.

"Yanlış yere yazıyorsun. Sana öbür tarafa yazmanı söylemiştim."

Biraz inceleyip tükenmez kalemle yazdığım için silinmeyeceğini fark ederek bana kaşlarını çatarak baktı. "Şuna bak. Ödevimizi mahvettin!"

"Üzgünüm, Jungkook." Dedim mahçupça. "İsteyerek yapmadım."

Yanlış yerine yazdığım sayfayı iki eliyle tutup karşısına alarak birazcık inceledi.

"İsteyerek yapmadığını biliyorum." Sayfayı önüne bırakıp bana onda daha önce görmediğim bir ciddiyetle yüzüme bakarak sesli bir nefes verdi.

"Zaten bunun için kızıyorum ya!" "Bilinçli olarak yapsaydın beni sinir etmek için yaptığını düşünürdüm. Ama şimdi öyle dalgınsın ki ne yaptığını farkında bile değilsin."

Bir şey diyemedim. Başımı eğip kucağımdaki ellerimle oynamaya başladım.

"Lütfen bana kızma ama sence de bunu kafana çok takmıyor musun?" Dedi yusyuvarlak açtığı gözleriyle yüzüme  bakarken.  "Olan oldu artık. Sen elinden gelen her şeyi yaptın. Otobüsün, yurdun kamera görüntülerine bile baktın. Daha başka ne yapılabilir ki?"

" Daha önce de bunları düşünmüştüm ama laptopta sınav yerine geçecek olanlar gibi önemli ödevlerin olabileceğini düşünüp bu üzüntünü doğal karşıladım. Ama sonra sana gelen mesajların hep yazmakla ilgili bir şeylerden bahsettiğini görünce herhalde okul dergisi için ara ara yazdığın o makalelerden bahsediyor dedim. Herkes çok beğeniyor diye biri kıskanıp böyle bir şeye kalkışmış diye düşündüm."

Biraz bekleyip devam etti.

"Ama buna bu kadar uzun bir süre üzülecek biri değilsin."

Jungkook bunları anlatırken bir sürü şey aklımdan, gözümün önünden gelip geçiyordu. Bana bakıyordu. Bir şey söylememi ya da en azından bir fikir belirtmemi bekliyordu. Ama yaptığım tek şey öylece masanın üzerinde birleştirdiği bembeyaz, büyük elllerine bakmaktı.

Tam da şu anda sanki birden bire aklımda bir kıvılcım yandı ve bir yerlerde yitip gitmiş bir anı gözlerimin önünde bitiverdi. Geriye gittim. Öyle çok da geriye gitmedim. Yakın bir zamana, laptopumu kaybettiğim güne. Uykuya dalmak üzereyken, uyku beni yanına çağırıyorken otobüste başımı yasladığım o omzu hatırladım. Uyuduğum uykunun hiç bölünmeden sürüşünü anımsadım. Ve o bembeyaz eller gözümün önünde canlandı. Beyaz, uzun, kemikli eller. Ve bir de güneş şeklindeki gümüş yüzük. Ben bu yüzüğü daha önce de görmüştüm. Hatırlıyordum. Bu gümüş, parlak yüzüğü bu beyaz elde baßka bir yerlerde, başka bir anıda gördüğümü biliyordum. Sahi neden daha önce bu yüzüğü hiç anımsayamadım? Bu anımı kayıp mı ettim?

How I Met YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin